Sümer tabletlerinde, Alevi deyişlerinde, Mezopotamya ve Anadolu’da ki diğer öğretilerde tüm yollar evrene çıkar.
Alevilerin sekahüm sırrı dedikleri ve binlerce yıldır deyişlerin içinde gizlenerek gelen büyük sır esasında ışığın ya da kozmik deyimle enerjinin yolculuğudur.
(*)Sekahüm sırrı olarak adlandırılan bu inanışa göre, insan evrimleşmesini bir başka gezegende tamamladıktan sonra, kendisini öz ve suret olarak yeryüzündeki insansı varlığa genetik yolla transfer etmiş, onun içine yerleşmiş ve yeryüzüne inmiştir.
Alevi inanışında insan varlığının iki evresi vardır. Birinci evrede insan bedenleşmemiş bir enerjidir, ışıktır. İkinci evrede insan devriye yolu ile evrimleşerek vücut bulmuş ve cisim olarak ortaya çıkmıştır.
Dermani‘ye kulak verelim;
ta ezelden kandildeki nurdayım
binde bir can eremedi bu sırra…
Sekahüm sırrının farklı bir yorumlaması ise şu şekildedir:
(**) Dünyamızdan çok önceleri oluşmuş, yeşil kandil dedikleri bir gezegen vardır. Bu yeşil gezegenin gelişmiş insanları 40 kişi olarak dünyamıza gelirler. Bunlara kırklar denir. Bu kırklar, dünyada yaşayan canlılardan kendi organizmalarına çok yakın bir canlı topluluğu seçerler. Seçtikleri topluluk canlıların en gelişmiş olanıdır.. Yani bizim atalarımızdır. Kırklar, gökte bulunan uzay araçlarına bu topluluğu taşırlar ve gen transferi yapar. Gen transferi kan yolu ile yapılır. Gen transferinden sonra Kırklar semah dönerler. Bu dünyada dönülen ilk semahtır ve adı Kırklar semahıdır.
Bir güneş olden bir güneşe atıldım
Toz oldum yeryüzüne saçıldım
Bir zamanlar gerçek idim gerçekle birlikte kaldım
İçime ateş düştü yandım da geldim
Şah Hatayi
Büyük patlama ya da bilimsel adıyla bing bang ışığın başlangıcıdır.
Alevilerin, benim her izlediğimde tüylerimi diken diken eden semah ritüelinin maksadı eli gökyüzüne açmak olarak algılansa da tam olarak bu değildir.
Semahın temsil ettiği düşünce işte bu gizemli deyişlerde gizlidir.
Semah gezegenlerin güneş etrafında dönüşünü temsil eder. Ve ne muhteşem bir dönüştür o. Ne kutsal bir dönüş…
Binlerce yıl büyük özenle saklanmış, gizemli yolculuğu temsil eder…
Sümerolog Zecharia Sitchin, Sümer tabletlerinden alıntılar ile yazdığı kitabı, ”Enki’nin Kayıp Kitabı’nda” Alevilerin kadim düşünceleri ile benzer şeyler yazar.
(***)445.000 yıl kadar önce başka bir gezegenin astronotları altın aramak amacıyla Dünya’ya geldiler. Dünya’nın denizlerinden birine iniş yapıp kıyıya çıktılar ve Eridu’yu, ”Uzaklardaki Yuva” yı kurdular. Zaman içinde, bu ilk yerleşim bir uçuş kontrol merkezi, bir uzay limanı, madencilik operasyonları ve hatta Mars’ta kurulan bir ara istasyon birlikte tam bir Dünya Misyonuna dönüştü.
İş gücü açısından az sayıda olan astronotlar, İlkel İşçiler – Homo Sapiens – oluşturmak için genetik mühendislik uyguladılar.
Alevi deyişlerinde geçen Ali ve Muhammed bir semboldür. Ali Güneşi temsil eder. Hala bazı Alevi köylerinde güneş doğarken Ali doğuyor denilmektedir. Şafak vakti alevi yaşlıları avuçlarını yeni doğan güneş ile doldurup bunu yüzlerine sürerler. Bu ritüel on binlerce yılın silinmeyen izleridir.
Dersim yöresindeki Alevilerin bir kısmı için Muhammed Güneşi, Ali ayı temsil eder.
İslam dünyasında kandil yoktur. Kandil olmadığı gibi haliyle kandil kutlama da yoktur.
Ancak biz Anadolu’nun kadim halklarında bu inanış gerçek anlamı ile unutulmuş olsa da bir şekilde korunmuştur.. Çünkü inançlarımıza ne kadar baskı yapmış olsalar, bizi asimile etmeye çalışmış olsalar da içimizde sakladıklarımızı silememişlerdir.
Alevilik inancı Kayıp Mu Kıtasından ve öncesinden beri devam eden 70 bin yıldan fazla süredir yeryüzünde oluşan bir inancın ürünüdür.
Ateşe tapanlar, güneşe tapanlar hep ışığa giden yolu arayanlardır.
Daha önce yazmıştım. Bizim Doğu Karadeniz’de aleviler büyük bir değişime zorlanmıştır. İnançlarını koruyabilen bir azınlık kalmıştır. Ancak hayat öyle gariptir ki, ne kadar uzaklaştırsalar da inandıklarımızdan kozmik bir güç bizi durmadan ona doğru mıknatıs gibi çeker. Tarihin ve takip ettiğimiz izlerin bize öğrettiklerine göre Bizim ocağımız Kürtün‘de ki ‘Abdal Musa Ocağı’dır.
Hacı Bektaş‘da bulunan Güvenç Abdal‘ın sandukasının üzerinde Mu Kıtasının imparatorluk arması vardır.
Kandil geceleri kandil oluruz
Kandilin içinde fitil oluruz
Hakkı göstermeye delil oluruz
Fakat kör olanlar görmez bu hali
Harabi
Kandil geceleri, uzayın derinliklerinden gelen ve devam eden kutsal bir yolculuğun devamıdır.
Kandil simidi nedense bana hep Satürn gezegenini hatırlatır
Kandiliniz kutlu olsun kozmik yolcular…
Devam Eder…
Ulaş Karakaya
(*) Alevilik araştırma dergisi sayı 2
(**) Alevilik araştırma dergisi sayı 2
(***)Enki’nin Kayıp Kitabı Zecheria Schin