Customise Consent Preferences

We use cookies to help you navigate efficiently and perform certain functions. You will find detailed information about all cookies under each consent category below.

The cookies that are categorised as "Necessary" are stored on your browser as they are essential for enabling the basic functionalities of the site. ... 

Always Active

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

No cookies to display.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

No cookies to display.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

No cookies to display.

Performance cookies are used to understand and analyse the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

No cookies to display.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customised advertisements based on the pages you visited previously and to analyse the effectiveness of the ad campaigns.

No cookies to display.

Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

Yeni Bir Yıl, Yine Yeni Hayaller ve Umutlar – Salime Kaman yazdı…

Kimseye kirli ayaklarıyla beynimde gezme fırsatı vermem…
-Mahatma Gandi

 Heyecanla dolu yürekler!

Tüm insanlığın yaşam alanlarına yansıyacak, yeni yeni hayaller, yeni yeni umutlarla doldurmak istiyorum yeni yılı!

Hayal etmek insana umut verir, güçlendirir. Hayal, bir insanın iç dünyasıdır. Yapmak istediği şeyler, umutları, bütün benliğidir. Hayaller aslında gelecekle ilgili planlarımızı da içinde barındırır. Hayal gücü geniş olan bir insan, her şeyi yapabilir. Hayal kurmayı bilmeyen bir insan, nasıl yaşayacağını da bilmiyordur.

Çok uzaklardayım ama hayallerim, umutlarım hep benimle. Onları hiçbir yerde bırakamam bırakmam.

Kızımın evinde, bizim için hazırladığı odadayım. Yağmurlu bir sabah. Ormana bakan pencere önündeyim. Onlarca yüzlerce ağaçlar, çırılçıplak sanki birbirlerini ısıtmak güçlendirmek için dalları ile sarmalamış, kucaklamış birbirini. Derinliklerden gelen su sesi. Pencereye doğru uzanan birkaç ihtişamlı, görkemli bir görünüme sahip çınar ağacı ve dallarına uzun yaprak sapları ile tutunmuş düşmekle kalmak arasında tüy gibi titreyen kuru yapraklar, uzun saplarıyla bir sağa bir sola sallanan çınar kozalakları. Üzerine düşen yağmur damlaları ile göz alıcı pırlantalar sanki!

Algılama açısından asıl olan görece nitelikteki parlaklıkları, görmenin algılamanın bir parçası olduğu güçlü bağı düşünmeden edemiyorum.

Şu an her şeyi unutuyorum. Anın sihirli huzuru içime doluyor. Ne geçmişe üzülüyorum ne de gelecekten korkuyorum. Umutlarımla özgürleşiyorum. Düşüncelerimle geldim buralara. Yarında yine düşüncelerimin beni götüreceği yerde olacağım.

Umutlarımın, hayallerimin yeşermesini istiyorum, tıpkı Çukurova da toprağa düşen tohumlar gibi!

Yeni yılda; toprakla buluşan tüm tohumlar yeşersin istiyorum. Kuruyup yok olmasını istemiyorum tohumların, ağaçların, derelerin, ırmakların, tüm doğal zenginliklerin. İnsan yaşamını etkileyecek tüm olumsuzluklar yok olsun.

Anlamlı ve coşkulu hayatlarla bezensin dünya. Kişinin bilinçli seçimiyle taşıdığı sorumlulukları olsun. Özgür, kendi özünden gelen istekle yaşanan hayatlar olsun dört bir yanımızda.

Hayata umut penceresinden bakan, bakarken de hayattan istediklerini alan bir toplumda yaşlanmak daha doğrusu dünyada görmek istediğin tüm değişikliklerin içinde olmak kısacası değişikliğin kendisi olmak çok mu zor?

Hayır.

Tüm algılamalarım, enerji dalgalarımla yoğunlaşırken, varlığıma dokunuyorum.

Ne görmek gerek bazen ne de duymak. Kalbe de sormak gerek sorularımızı. Beynimizin yargılaması da önemli tabii ki! Analizler yapıyorum. Bazen tümden geliyorum, bazen de tüme gidiyorum. Nasıl mı?

Tümdengelimde elde olan bilgileri çözümleyici bir yöntem gözüyle inceliyorum. Tümdengelim genel ilkelerden hareket ederek tek tek olaylar hakkında bir yargıya ulaşma yoludur. Genelden özele/ tikele giden akıl yürütme biçimidir. Bu tür akıl yürütme yeni bir bilgi vermez, sadece öncülleri açık hale getirir ve tikel hakkında bilgi verir.

Tümevarım ise, genel önermelere geçmek için izlenen düşünme yoludur. Diğer bir deyişle özelden genele, tikelden tümele ulaşmaktır. Tekil olandan, özel olandan genel olana giden, tek tek olgulardan genel önermelere varan yöntemdir. Önemli bir yoldur.

Özellikle bu iki yöntem arasındaki bağlılık ve her ikisinin de birlikte kullanılması diyalektik mantıkla gerçekleşmiştir. Karşıtlıklar içinde ilerleyerek ve bu karşıtlıkları geçersizleştirerek sonuca varmaya çalışan mantıksal düşünme yoludur. Hayatımın her aşamasında sık sık kullandığım yöntemlerdendir bunlar. Hata riski sıfırdır. Benim için zor olmadı hiç. Mutlu ve başarılı bir yaşamla buluşmamı sağladı hep.

Yaşam öyle bir duygu ki, siz ona yol açarsınız o da bize yol açar. İçimizde ki tarafsızlığı keşfedip hayata yalnız bir insan gibi değil, insanlık adına bakmak, bakarken de keşifler yapmak gerek.

Tıpkı, Fransız Filozof Rene Descartes’in dediği gibi “Hiçbir şey keşfedilemeyecek kadar uzak olamaz”

Soyut ve somut hayallerle büyüsün çocuklarımız. Hayallerinde canlandırdıkları ile kendilerini keşfeden geleceğinin güneş gibi parıldayan ve ışık saçtığını düşünen gençler. Hedeflerine ulaşmak için kendiliğinden zorlanmadan ve istekle çaba harcayan insanlar. Önlerine çıkan engelleri aşmayı kendileri bulacaklar bahanelerin arkasına saklanmadan.

Kendilerine tek soruları olmalı her zaman. Şu an ilerlemek için ne yapabilirim? Cevap tek.

Modern Psikolojinin ve Matematiğin kurucusu Rene Descartes’in mimarı olduğu söz gibi, “Düşünüyorum Öyleyse Varım” diyerek, kendimize ilişkin bilgimizin sahip olduğumuz ilk ve en kesin bilgi olduğunu ve her şeyden kuşku duysak bile kendimizin varlığından asla kuşku duyamayacağımızı ifade eder.

Rene Descartes düşünme niteliğini, çok geniş bir anlamda yani ruhun bütün niteliklerini kapsayacak bir biçimde kullanmıştır. Descartes’e göre ben, kuşku duyan, idrak eden, ret ya da kabul eden, isteyen, istemeyen ve aynı zamanda hayal eden ve duyulara sahip olan bir varlıktır.

İşte bu varlık, sorumluluk duygusu ile farkındalığını geliştirir. Farkında olmamak bir tür sorumluluktan kaçmaktır. Sorumluluk almayan insanda farkındalık da olmaz. Yaşamında, sorumluluk almayan insan kendisinin gerçekten özgür olup olmadığının farkında olamaz, çünkü bu konuda bir bilinç geliştiremez ve o insanda, birine ait olma duygusu ağır basar. Ancak böyle insanlarda yani sorumluluk almayan insanlar bunun da pek farkında olmaz olamaz. Dolayısıyla kendi yaşamını yönlendirecek gücü olduğuna da inanamaz.

Bu nedenle hayallerim, umutlarım ‘2020’ de, yeni yılda insanların düşünme niteliğini çok geniş bir anlamda yani ruhun bütün niteliklerini kapsayacak bir biçimde kullanmalarıdır.

Kişisel bütünlük içinde olan insanlarla birlikte, inandığın değerler ve ilkelerle ahenk içinde yaşamak. Baktığımızda duyduğumuz, duyduğumuzda gördüğünüz ve tüm bunların birleşimi önce beyne sonra kalbe sorulması, özümlememizi sağlar. Bu özümseme bize bir hayat sunar. Bu hayat/yaşam, anlamlı bir hayat anlamlı bir yaşamdır. Tıpkı bir ayna gibidir hayat. Biz ona gülümseriz, o da bize. Anlamlı bir yaşam da hepimize güç verir. Bu güç fiziki anlamda bir güç değildir. Boyun eğmeyen bir güçtür.

Yazımı Mahatma Gandi’nin önemli bir sözü ile bitirmek istiyorum:
Güç fiziki kapasiteden değil, boyun eğmeyen iradeden gelir.

Ya sizce?

SALİME KAMAN
Ressam- Sanat Eleştirmeni
Arkansas, Aralık 2019

Show Comments (0) Hide Comments (0)
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest


0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments