Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

Tülin Kaynak: ‘Çeşitli Gruplarca Yönlendirilen Bir Sanat Düzeni Var’

Sevgili okur, yirmi beş yıldan uzun süredir sanatın resim disipliniyle kendini ifade eden, yapıtlarıyla sanatseverlere düşleme, düşünme teklifi getiren, pek çok kez solo ve karma sergilerle sanat mekânlarında yer alan Sevgili Tülin Kaynak’la söyleşimize hoş geldiniz.

Söyleşi: Sibel Sicimoğlu

  • Tülin Hanım, yeniden merhabalar; Sizi çalışmak çok keyifliydi, akıcı, heyecan verici bir yaşam, özgün, keşfe davet eder nitelikte güzel işler… Satır aralarında saklı heyecanlarınız, hüznünüz, sevinçleriniz ve çok daha ötesi . Bu noktaya geleceğim ama şimdi şöyle başlayalım: Wenda Koyuncu şöyle yazmış sizin resimlerinizi okurken: “Resmin nasıl gelişeceğini, neyi anlatacağını önceden kestirmenin imkansız olduğu hissini veren sanatçı lirik anlatımı kendiliğinden açığa çıkarmaktadır. Bu sebeple resimlerinde spontan ve yaratıcı etkiler açık bir şekilde yakalanabilmektedir.” Bu saptamadan yola çıkalım Yaratıcı Sanat sizce nedir? Yaratım süreci nasıl işler? Picasso’nun dediği gibi “içinde zeka olan yaratım mıdır?”

Yaratmak yoktan var etmek diye düşünüyorum. Yaratıcı sanat ise olmayanı sanat yoluyla ortaya koymak… Ancak, son sergimin adı olan ‘Derinlikler’de şunu söylemek istedim: İçimizde var olanı sanat yoluyla ortaya koyuyoruz. Bu yaratmak mı? Yoktan var etmek mümkün değil insan için. Yaratmak sözünün fazla rahat kullanıldığını düşünüyorum. Buna var olanı ortaya çıkarmak diyelim mi? Bu bir süreç içinde gerçekleşiyor. İnsanın beynini zorlayarak içindekileri ortaya koyması. Evet, bu bir süreçtir ama senelerin birikiminin ortaya çıkması. Derinlere cesaretle inmek ve var olan fakat gözükmeyeni ortaya çıkarabilmek. Renkle, duyguyla yaşanmışlıkları ortaya koyarak. Ben genetiğimizde tüm yaşanmışlıkların bilgi birikimi olarak bulunduğuna inanıyorum. Picasso zekadan bahsediyor. Zekâ; öğrenmek, öğrenmekten yararlanabilmek, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulma yeteneğidir. Zekâ söz konusu olduğunda öğrenme davranışı da devreye  girdiği için yaratımdan bahsedilebilir mi? Bilgilerden yararlanmak yaratım olabilir mi? Yeni durumlara uyabilme ve çözüm yollarını buna dayanarak bulmak yaratım olabilir mi? Bizler / en azından kendi adıma içimizde var olanı ortaya koymaya çalışıyoruz. Bugünkü anlayış ile yaratıcılık evrene aittir kanımca.

”İzleyiciyi düşünsel olarak serbest bırakmaktan yanayım.”

  • Peki, var olanı ortaya koymak diyelim; bu süreçte de bağımsız / özgür olmak istiyorsunuz. Sanat eğitimi alırken Hocanız Mehmet Güleryüz ile özgürlük anlayışınıza dair bir anınız var. Dilerseniz bu anınızdan da söz edersiniz fakat şu var; izleyiciden de yapıtlarınızı izlerken sizinkine benzer bir özgürlük anlayışı talebiniz olabilir mi? Yoksa kendiliğinden mi oluşuyor bu ortak anlayış? Zira siz NY, Paris, Tokyo hatta Pakistan / Lyallpur gibi kentlerde sergiler açmış farklı izleyici algılarının beğenisini kazanmış, eleştirmenlerin ilgisini çekmiş, bir manada sanatın evrensel dilini yakalamış bir sanatçısınız. Şu özgürlük meselesini azıcık açalım ne dersiniz?

Hayatımız gelenekler, kurallar, kanunlar bütünü ve düzen ile sınırlı. Özgürlüğü sınırsızlık anlamında aldığımız zaman “bence” bu ancak soyut sanatla mümkün olabiliyor. Soyut sanatla yaptığınız eserde engelleme yok fakat özgürlük var. Örneğin resimlerimde isim yoktur. İzleyiciyi bütünüyle düşünsel olarak serbest bırakmaktan yanayım. Resimde ne görüyorsa odur. Hepimiz farklı yapılardayız. yönlendirme yapmak, özgürlüğü kısıtlar. Resimlerimin hayale ve düşünceye yol açtığı kanısındayım. Hiçbir şey insanın hayal gücü kadar özgür değildir. Einstein’ın bir deyişini severim: ‘Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Hayal gücü ise her yere.’ Hayatımızda yeterince mantık olduğundan sanatla bu tür kalıplardan çıkmanın güzel olduğu düşüncesindeyim. Ve derine inişe özgürlük yardım ediyor.

  • Başkaca sanat disiplinlerinde de örneğin mozaik sanatı; yapıtlarınız olduğunu biliyorum. Üstelik sizin eserinizle pek çok kez karşılaşmış ancak size ait olduğunu bilmeyenlerin olduğunu / olabileceğini de biliyorum. Bahsedelim mi?

Mozaikte konu belirlenir daha sonra yapım aşaması olur. Resim ve mozaik eserlerimde taklit yoktur. Esinlenmenin de  olmadığı kanısındayım. 2011 yılında  mozaik çalışmalarım yoğun oldu. Ancak dilediğim  malzemeyi bulabilmek için tüm şehri dolaşıp doğal taşlar aradım. Çok az sayıda kalmış ayna ustası bulup renkli camlar arkasına sır döktürttüm. Ve granitle de çalıştım. 2013 yılında Uluslararası Gaziantep Mozaik yarışmasına katılıp 2. lik ödülü aldım. 2014 yılında İstanbul Selamiçeşme Özgürlük Parkı ana kapısına 2 x 5 m. mozaik duvar enstalasyonunu yaptım. Kadıköy Belediye başkanı tarafından açılışı yapılan yapıtım halen kullanılmakta. Kapı tümüyle doğal taşlardan yapılmıştır. Yine soyut çalıştığım eserlerden oluşan mozaiklerimi sipariş üzerine yapıyorum.

  • Ne kadar değerli çalışmalar, nasıl adanmış bir yaşam. Bilelim istiyorum Tülin Hanım, hayatımıza anlam katan başkaca işlerinizi de. UNICEF’den dem vuralım mı biraz? Bağışlarınızı dile getirelim, o anlardaki heyecanlarınızı, coşkunuzu dinleyelim sizden, bizlerin de kalbine bu güzelim tohumlar serpilsin, hadi!

Hapishanelerdeki mahkum kadınlarla birlikte kalan çocuklarına çok üzülüyordum. 4 sene önce İlgili derneklerini buldum. Hapishane içinde Ana Okulu yapılıyormuş. Çocuklarsa dış dünyayı görmedikleri için figüratif resimlerin hapishane dışı yaşama gönderme yaparak onları üzebileceğini düşünerek hayal güçlerini özgürce kullanabilmeleri umuduyla kimi çalışmalarımdan/resimlerimden gönderdim. Devlet çocuk yuvalarına da yine bu düşünce ile gönderdiğim resimlerim var. Çeşme Alper Çizgenakat Devlet Hastahanesinin giriş holüne 5 m. lik bir resim yaptım. Hastahane çocuk servisine onlara moral verebileceğimi düşündüğüm resimlerimi verdim. Unicef yararına 2017 yılında Taksim Cumhuriyet Galerisinde kişisel sergim oldu. Resim satışından ücret almadım. Bu böyle gidebilir. Fakat bunları söylemek bana zor geliyor. Gizli olunca güzel… Çocukluğumdan beri empati kurarak yaşarım.

”Çeşitli gruplar tarafından yönlendirilen bir sanat düzeni var”

  • Tüm bu yaptıklarınız okununca / bilinince belki başka genç sanat insanlarına da moral verir. Belki yol açar bu yüzden bilinmesi değerli. Peki, bir başka konuya geçelim; sanat ve izleyici. İzleyiciden bir beklentiniz var mı? Örneğin hayal etmelerini mi bekliyorsunuz? Yoksa Seramik üstadı Prof. Güngör Güner Hocamızın benzeri bir soruma verdiği cevap gibi “Bunca yokluğun olduğu bu coğrafyada izleyiciden hiçbir şey beklemiyorum” demişti. Siz bu konuda ne noktadasınız? Ve soru içinde soru olsun; genel olarak Türkiye’deki sanat izleyicisi ile özel olarak koleksiyonerlerinizle ilişkilerinizi nasıl besliyorsunuz? 

İzleyiciden nasıl beklentim olabilir. Resimlerim onlara hayal kurdursun, umut versin ve minik mutlu anlar yaşatsın bu en güzeli… Kişilikler farklı izleyici ister düşünsün ister hayal kursun… Hayal kurmak da düşünce ile mümkün olmuyor mu? İsteğimiz özgürlük olunca resme bakan izleyiciyi şartlandırmamak gerek diye düşünüyorum. Hocamızın düşüncesinde doğruluk payı var. Halkımızın çoğu yokluklar içinde.. Ortamlarından kısa bir süre için bile olsa çıkarmak sanatçı için önemli. Acılar zaten var ben minik mutlu anlar yaratmak ve bir süre için bile olsa onların farklı bir dünyaya girmelerini sağlamak amacındayım. Sanat izleyicisi ve koleksiyonerler ile ilişkim sosyal medya ve sergiler vasıtası ile oluyor. İlgilenenler benim çalışmalarımı bu ortamlarda izliyor. Dünyada işleyen bir sanat düzeni var. Çeşitli gruplar tarafından yönlendiriliyor. İçine girmek her sanatçı için kolay değil. Resim yapmak benim hayatım. Umut hepimizin içinde…

  • “Umut hepimizin içinde”. Peki umudu düşman bellemek pek de mümkün değil bizim coğrafyamızda. Şimdi nasıl olmalı da ‘umut garibin ekmeği’ ezberi büsbütün bozulmalı. Umut aksiyon sürecinin bir parçası olabilmeli; şunu kastediyorum. Sanatta finans ve zaman, sanatçı / genç sanatçı bu ikisini yönetebilmeyi nerede öğrenebilir. Nasıl davranırsa bu ikisini, finansı ve zamanı kontrol de ederek bağımsızlığına  / görece dahi olsa sahip çıkabilir. Şunun için  çok önemsiyorum cevabınızı; Akademiden mezun olmak sanatçı aday adayı olduğunuza delalet, süreç uzun, zorlu ve muazzam donanım ve alt yapı gerektiriyor. Saydığım iki unsurun kontrol edilebilmesi hayatlarını kolaylaştırır. Kolaylaşmalı mı? Neden olmasın! Evet, Sanatta Finans ve Zaman yönetimi, neler söylemek istersiniz Tülin Hanım? 

Finans ve zamanı kontrol etmek kişilerin öncelik sırasına göre değişir. Toplu bir formül çıkarmak mümkün değil. Karakterlerin farklı oluşu ile bu farklılık gösterir. İnsanların severek yapacakları iş için nelerden vazgeçeceklerine bağlıdır.

  • Söyleşimizin sonuna yaklaşıyoruz. İki sanat insanı, Emre Zeytinoğlu ve Wenda Koyuncu birbirlerinden bağımsız olarak sizinle ilgili yazarken ortak bir betimleme kullanmışlar. Kandinsky ile Schönberg’in mektuplaşmalarından alıntıyla “derine, derine daha derine”. Siz kendisiyle cesaretle yüzleşebilenlerden, kendine yolculuğu sevenlerdensiniz öyle anlaşılıyor. Son söz olarak neler söylemek istersiniz?

Yolculuğum bitmedi. Sürüyor. Gidebildiğim yere kadar. Çok teşekkür ederim. Sizinle sohbet çok güzeldi.

  • Tülin Hanım söyleşimizi büyük keyifle sürdürdük ve sonlandırdık. Zaman ayırdığınız, derinlikli yanıtlarla sizi tanımamıza alan açtığınız için biz teşekkür ederiz.

Show Comments (0) Hide Comments (0)
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments