Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

Teoman: Sanat, Felsefe ve İnsan Ruhuna Yolculuk

Sayın Bay Rock Yıldızı: Teoman ile Yaratıcılık, Sanat ve Hayat Üzerine

Teoman, Türk rock müziğinin en etkileyici isimlerinden biri olarak, sanatı ve kişiliğiyle yıllardır geniş bir hayran kitlesine ilham veriyor. “Sayın Bay Rock Yıldızı” başlığıyla gerçekleştirdiğimiz bu röportajda, sanatçının derin düşünce tarzını, müziğini ve yaratıcı süreçlerini daha yakından keşfetme fırsatı bulduk.

Teoman, sahnede tanrısal bir görüntü sergilerken, magazin dünyasında serseri bir imaja sahip olarak bilinir. Kendi deyimiyle, “İnsan bir harmandır” diyen sanatçı, çocukluğundan başlayarak hayatının farklı dönemlerinde kendini nasıl yarattığını ve değiştirdiğini paylaşıyor.

Teoman ve Son Albümü: “Ben, Zargana, Deus Ex Machina”

Estetik ve içsel bir ifade ile yola çıktığı son albümü “Ben, Zargana, Deus Ex Machina“, Teoman’ın müzikal yolculuğunda önemli bir dönüm noktası. Röportajda, yaratıcı süreçlerine dair içten cevaplar sunarken, kendini tekrar etmekten sıkıldığını, ancak yeni ilhamlar bulma çabasının devam ettiğini dile getiriyor.

Albümdeki parçalar, hem duygusal derinlikleri hem de hayata dair gözlemleriyle dinleyicilere farklı bir yolculuk sunuyor. Teoman, müzikte estetik bir bütünlük sağlamak için disiplin ve özgürlüğü nasıl birleştirdiğini açıkça ifade ediyor.

Gençlere Öneriler ve Hayata Dokunmanın Önemi

Teoman, röportajımızda gençlere öğütlerde bulunurken hayata dokunmanın ve içsel dünyalarına odaklanmanın önemini vurguluyor. Sanatçının, “Egzersiz yapın ve düşüncelerin hakikatle bağlantısız olduğunu hatırlayın” sözü, onun hayata dair derin felsefesini özetler nitelikte. Kendi deneyimlerinden yola çıkarak, fiziksel sağlığın ve zihinsel farkındalığın sanatçı kimliği üzerindeki etkilerine değiniyor.

Teoman’ın Sanat ve Yaratıcılığa Bakışı

Teoman, yaratıcı süreçlerinde monotonluktan kaçındığını ve her zaman yeni bir ilham arayışı içinde olduğunu belirtiyor. “Sanat, değişimin ve yenilik arayışının bir yansımasıdır” diyen sanatçı, kendi içsel dönüşümlerini müziğiyle nasıl birleştirdiğini anlatıyor. Bu süreçte, özgünlük ve samimiyet onun için vazgeçilmez değerler.

Röportajdan Alıntılar:

  • “İnsan bir harmandır, geçmişimiz ve geleceğimizle sürekli değişiriz.”
  • “Egzersiz yapın; düşünceler, hakikatin bir aynası değildir.”
  • “Müzik benim için estetik ve içsel bir yolculuk.”

Teoman’ın Hayranlarıyla Bağı

Teoman, sahnedeki karizmatik duruşuyla hayranlarıyla güçlü bir bağ kuruyor. Röportajda, dinleyicileriyle olan bu bağı korumanın ve onlara sürekli yeni bir şeyler sunmanın sanatı için ne kadar önemli olduğunun altını çiziyor.

Teoman: 'İnsanlar İçin Körün Fili Tarifi Gibiyimdir.'

KitaptanSanattan.com / Elif Doruk

  • Sahnede güçlü ve tanrısal bir görüntü sergilerken, magazin röportajlarınızda serseri bir kişilik olarak tanınıyorsunuz. Aynı zamanda yazdığınız şarkı sözlerinizden de ne kadar duygusal, derinlikli, düşünceli ve kişisel konulara değindiğinizi görüyoruz. Bu farklı yönleri bir araya getirirken hangi Teoman’ın en gerçek veya en doğru olduğunu düşünüyorsunuz?

“İnsan bir harman.” En azından ben öyle biriyim. Çocukluğum ve ilk gençlik dönemim odamda ve yalnız geçti. İnsan kendini yaratma sürecinde (kendini bulma meselesine inanmam ben, kendimizi yaratırız) birçok şeyden etkilendim ve birçok şeye özendim. Annesiyle yaşayan yalnız biriydim. Sonraları Boğaziçi Üniversitesi’nde sosyoloji okurken birdenbire o yalnız çocuk, sahnede rock yıldızı oldu. Karmakarışık bir kişilik yaratmış oldum böylece. Ve uzun yıllar boyu sürecek, birbirinden farklı kişilikleri aynı anda yaşadım hayatımda. Rock yıldızlığının serserilik taraflarını da çok sevdim ben. Daha doğrusu başkaları tarafından serseri olarak adlandırılan, benimse özgürlük olarak adlandırdığım taraflarımı. Saygınlık aramayan, dilenmeyen yönünü…
Gerçek Teoman diye bir şey yok. Bir tür kurgu o. Birbirine zıt özellikleri de taşıyan ben; ortama göre hangi tarafım uygunsa onu çıkarıyorum içimden. Yanlış Teoman’ı, yanlış ortamlarda çıkarırsam problem oluyor. Buna dikkat edemiyorum her zaman.

‘Ben, insanlar için körün fili tarifi gibiyimdir.’

  • Çok fazla kitap okuduğunuzu, bu okumaların hayat deneyiminizle birlikte sorgulayıcı düşünce tarzınızı zenginleştirdiğini biliyoruz. Sizi bu kadar çok okumaya iten ana neden nedir? Okuduğunuz en etkileyici kitap hayatınıza nasıl bir perspektif kattı veya sizi nasıl etkiledi? Ayrıca bu kadar fazla araştırma ve öğrenme hevesine sahip olmanızın ardındaki motivasyon nedir?

Beni okumaya iten neden ortamımdı. 70’li yıllarda ben okumaya aşık olduğumda Türkiye’de televizyon bile yoktu. Okumayı öğrenir öğrenmez kitap kurdu oldum. Hala da okuyorum. Alışkanlığım değişmedi. Şu an bir kafedeyim ve laptopumun haricinde üç kitap var önümde.
Yakın zamanda kendime aşırı bilgi yüklediğimi düşündüm ve okuma sürelerimi bilinçli olarak kısıtladım. Zıt oluşları nedeniyle kitaplardan ve hayattan aldığım, aynı zamanda geçmişimden gelen bilgiler hayatımı her zaman kolaylaştırmadı. Okuduklarıma çok uzun zamandır şüphe ile yaklaşıyorum. Geçmişteki gerçeklik kodlarım, bugünümü karşılamıyor. Ne zaman öleceğimizi bilmiyoruz ama ben o zamana kadar kendimi geliştirmek, değiştirmek ve rafine etmekle uğraşacağım. Bunu insanlar için değil, kendim için yapıyorum. Zaten kafamın içindeki çok az şeyi paylaşırım ben insanlarla. Kendimle konuşurum içimde çoğu zaman. Ben, insanlar için körün fili tarifi gibiyimdir. Herkes başka bir özelliğimi bilir. Bütünümü ben bile tam olarak bilemem. Yaşam sürecinde kendimi ve hayatı anlamaya çalışıyorum. Bütün işim budur.
İnsanları tanımak çok kolay benim için. Beş dakikalık sohbetle aşağı yukarı anlayabiliyorum onları. Kabalık etmek istemem. Herkes çok derin ve komplekstir tabi ki. Ama ben onlarla ilişkiyi nasıl olsa yüzeysel bir boyutta kuruyorum. Kendimin arkadaşıyım. Sık sık kavga etsem de onunla.

Teoman: 'İnsanlar İçin Körün Fili Tarifi Gibiyimdir.'

”Eşi, benzeri olmayan bir albüm yapmayı hedeflemiştim.
Herkesten uzak, kendime çok yakın.”

  • Son albümünüz olan “Ben, Zargana, Deus Ex Machina” ismine baktığımızda insanın hem güçlü hem de güçsüz yanlarını temsil ettiğini görüyoruz. Bu albümdeki şarkılar, dinleyicilere bu insanlık ikilemini daha derinlemesine anlamalarını yardımcı olmak için nasıl bir hikâye anlatıyor? Şarkılarınızda bu zıtlıkları nasıl yansıttınız ve bu konsepti müziğiniz aracılığıyla nasıl ifade ettiniz?

Uzun yıllardır aklımda olan bir son albüm vardı kafamda. Bir türlü nasıl olması gerektiğini bilemiyordum ve daha önceki albümlerimde hayal kırıklıkları yaşamıştım kendimle ilgili. Bir türlü kendimi tam olarak ifade edemediğimi düşünüyordum. Kendi müzikal hayallerime bir veda etmek istiyordum, artistik yönü güçlü, ticari yönü olmayan bir albümle. Sevdiğim sanatçılar kariyerlerinin sonlarına doğru, çok kişisel, herkesten ve kendi geçmişlerinden de farklı eserler veriyorlardı. Onlar gibi olmak istiyordum. “Ben, Zargana, Deus Ex Machina” öyle çıktı. Zamanı şimdiymiş. Eskiden yazamazmışım, yazarken anladım. Ve yazarken çok içime sineceği belli olduğu için de ağzımın suyu akarak yazdım onu.
Çok derinlemesine deştim kendimi. Konsept albüm olacaktı; şu anda hissettiğim, gençlik hayallerinin ironisi, gelecek korkusu, yaşlanma, ölme korkusu, hayatta manasızlığın giderek artışı, narsistik kırılmalar, tutunacak dal kalmayışı, özgüven eksikliğinin çocukluktaki çok alçak seviyelere düşüşü, cesaret arayışı-bulunamayışı, ümitsizlik, yalnızlık, majör depresyonlarla geçen bir ömrün yaralarının tedavisinin imkansızlığı, gerçeğin kurgusallığı, mana peşindeliğinin beyhudeliği, evrende gerçek anlamda iletişim kuracak kimsenin bulunamayışı gibi, kendimi bildim bileli ziftli yerlerime gizlemeye çalıştığım hislerimin bir sondajı gibiydi.
Müzik tarafı ise çok kolay oldu. O konu, benim için çok kolay. Final ürünü tasarladıktan sonra, söz yazmak da, müzik de hiç vaktimi almıyor benim. Eşi, benzeri olmayan bir albüm yapmayı hedeflemiştim. Herkesten uzak, kendime çok yakın.

”Bu albüm, bana benzeyen duyguları yaşayan, az kişi için.”

  • Son albümünüzde bariz bir şekilde duygularınızı kelimelere dökerek, onları müzikle birleştirerek, (ses tonunuz olsun, vurgularınız olsun vs.) dışa yansıtmışsınız. Sanat tarihine baktığımızda sizin bu albümünüz adeta yeni bir akım, bir sanat hareketi, bir başkaldırı olarak karşımıza çıkıyor. Fakat albümün beğeneni olduğu kadar tepkilisi de çok. Sanatçılar anlaşılmak ve duygularını ifade etmek için sanatı aracı olarak kullanırlar. Ama sizin anlaşılmak gibi bir derdinizin olmadığını da görüyoruz. Bu noktada da ister istemez bir çelişki oluşuyor. Bu çelişkiyi nasıl açıklayabilirsiniz?

Ben artık dinleyiciyle bir bağ kurmayı hedeflememek lüksüne sahibim. Çok başarılı bir ticari kariyerim var. Üstelik o ticari kariyerin, sanatsal seviyesi de gayet yüksek. Diskografimin son albümünün bu tarz bir albüm olmasını istedim. Bu, benim derli topluluk meselesine obsesifçe takıntılı oluşumdan geliyor. Bu albüm, bana benzeyen duyguları yaşayan, az kişi için. Zaten eğer çok geniş bir topluluk tarafından anlaşılmak istiyorsanız, bu tarz albüm yapmazsınız. Popüler müziğin ticari kodlarının çözümü çok kolay. Ben, o kodları kullananları eleştirmiyorum ama benim kendimi özel ve biricik hissetmem gerekiyor ve herkesten en uzakta, tek başına olmam lazım. kişi olarak da, üretici olarak da. Yoksa, ben, ben olmamış, koroya katılmış olurum. Hiçbir zaman istemediğim bir pozisyondur o.

”Kendime benzeyen biriyle arkadaş olmak istemezdim.”

  • Şarkılarınız canlı bir insan olsaydı hangi şarkınız en yakın arkadaşınız olurdu ve neden?

Ben daha en baştan, şarkılarımda bir müzikal persona yaratmak istedim ve ona uygun şarkılar yaptım. “İstasyon İnsanları” şarkımda çocukluğumu, bu son albümümdeki “Ben, Zargana, Deus Ex Machina” şarkısında ise bütün hayatımı anlattım. Bütün diğer şarkılar, bu iki şarkı arasındaki şarkılardır ve hayatımın dönemlerini anlatırlar. Şarkılarım canlı bir insan olsaydı, hiç biri en yakın arkadaşım olmazdı. Kendime benzeyen biriyle arkadaş olmak istemezdim. Çok zor biriyimdir. Kendime benzer insanlarla anlaşamam.

“Herkes yalnız, hayat manasız, gerçeklik kurgusal ve insan iletişimi imkansız”

  • Şuan yazdığınız kitabınızda kurgusal öğelerle kendi hayatınızı harmanladığınızı söylediniz. Bu kurgusal ve otobiyografik bir yaklaşımın size yaratıcı bir özgürlük sağladığını düşünüyor musunuz? Aynı zamanda, kendi yaşantınızı kurgusal bir şekilde işlerken duygusal bir bağ kurmanın yazma sürecinizi nasıl etkilediğini anlatır mısınız?

Şu anda “Sayın Bay Rock Yıldızı” adlı bir roman yazıyorum. Bana benzeyen, ama tam da ben olmayan biri. 46 yaşında. Bu romanı boşuna yazmıyorum. Hobi olsun diye değil yani. Şarkılarımda tam olarak anlatamadığım şeyleri, başka bir form olan romanla tamamlamak için. Önce senaryo olarak yazmıştım. Sonra romana çevirdim ve iyi ki de öyle yapmışım. Sinemanın olanakları, romanla karşılaştırılınca çok zayıf kalıyor benim için. Ayrıca, daha önce film çekmiştim ve yerden yere vurulmuştu filmim. Lineer hikayesi olmayan, bir çok farklı karakterden oluşan bir filmdi; “Balans ve Manevra.”
“Herkes yalnız, hayat manasız, gerçeklik kurgusal ve insan iletişimi imkansız”ı vurgulamak için yaptığım bir filmdi. Benim ana meselem budur hayatta. Hep orayı didiklerim; yazdıklarımda ve düşünüşümde. Yanlış anlaşılmak istemem ama ben film teorilerindeki kurallardan tiksinen biriyimdir. Bilirim o teorileri, ama bireysellik hiçbir zaman olmaz o tarz filmlerde. Bana sanatın doğasına aykırıymış gibi gelir o filmler. Neyse, romanıma geleyim. Senaryomu romana çevirerek hem tekrardan dayak yemekten kurtuldum hem de kimseyle uzlaşmak zorunda kalmadan, romanın filme olan avantajını da kullanma lüksüne kavuştum. Ayrıca, kolektif olmayan bir çalışma olduğu için de her kararım, son ana kadar üzerinde çalışabileceğim bir ekstra avantaj verdi bana. Rock yıldızları yazamaz. Yazarlar ise rock yıldızları ne yaşar, ne düşünür bilemez. Özellikle benim gibi, işin teorisine ve pratiğine çok hakim biri gibi. Ben bu farklılığı kullanabileceğim bir eserle uğraşıyorum ve gerçeklikle oynaya oynaya çok zevk alıyorum.

”Bu romanla birlikte kendimi anlatacağım bütün her şeyi tüketmiş olacağım.”

  • Geçmişte yaptığınız her şeyden sıkıldığınızı ifade ettiniz. Bu duygu, yaratıcılığınıza ve müziğinize nasıl bir etki yapıyor? Yeni bir şeyler söylemek için nasıl ilham buluyorsunuz? Müziğinizi ve sanatınızı taze ve yenilikçi tutmak için hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?

Bundan sonrası çok zor olacak benim için. Şu son yaptığım albüm ve yazacağım ilk ve son romanımın haricinde, beni artistik olarak heyecanlandıran başka bir projem olmayacak ileride. Sıradan, başkalarının yaptıklarına benzer işlerle uğraşacağım ve bu beni üzüyor. Kendime güvenimi kaybediyorum ben, başkalarının yapabileceği şeyleri yaparsam. Bunun niye böyle olduğunu bilemiyorum. Hastalık gibi bir şey. Belki başka taraflarımı düzeltirsem, o garip, benim de anlayamadığım hissimden kurtulurum diye ufak bir umudum var. Değişmeye çalışacağım.

Bu romanla birlikte kendimi anlatacağım bütün her şeyi tüketmiş olacağım. Kendimi üretimle doyuramayacağım için, başka bir bakış açısı kazandırmaya uğraşıyorum kendime. Üretim, benim anksiyeteme iyi geliyor. İnşallah bir yolunu bulurum; ya üretecek yeni bir şeylerden zevk almanın, ya da anksiyetemi azaltmanın. Yoksa hiçbir şey üretmeme ihtiyaç yok. Yeterince ürünüm var ama bunlardan başka anlatmak istediğim bir şeyin olmaması beni huzursuz ediyor. Hep beraber göreceğiz.

”Düşüncelerimizin hakikatle hiçbir bağı yok”

  • Müziğinizle, yazdıklarınızla, insanların içsel dünyalarına, yaşantılarına değindiğinizi ve bunları derinlemesine hissettiğinizi ve hissettiğiniz için hissettirebildiğinizi görüyoruz. Bu hisli adamın gençliğe söylemek istediği, ‘şunu asla unutmayın’ diyebileceği bir öğüdü var mıdır?

Ben genel konularda konuşmayı, en azından genel topluluklara mesaj vermeyi sevmiyorum aslında. Herkes biricik. Ama kimin tarafından söylendiğini hatırlamadığım bir sözü söyleyeyim; “hayata dokunmak lazım, boğazına sarılmak değil”. Ben her şeye mikroskopla bakıp, hayatın da boğazına sarıldığım için çok kereler dengemi kaybettim. Bulana kadar da çok acılar, anlamsızlıklar, majör depresyonlar çektim. Komik gelebilir ama verebileceğim en emin olduğum öğüt; egzersizin ve meditasyonun ruha çok iyi geldiği. Ve düşüncelerimizin hakikatle hiçbir bağı olmadığını sürekli kendimize hatırlatmamızın rahatlatıcılığı. Doğarız ve ölürüz, arada da kurgularla oyun oynarız.

KitaptanSanattan.com / Elif Doruk

Teoman: 'İnsanlar İçin Körün Fili Tarifi Gibiyimdir.'

İlk Taşı Günahsız Olanınız Atsın – Elif Doruk yazdı…

Show Comments (0) Hide Comments (0)
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Esra Ç.
Esra Ç.
1 yıl önce

Bir kez daha hayran kaldım.

Hande Elmacı
Hande Elmacı
1 yıl önce

son şarkılarını dinledim, harika olmuş.

Metin Öztürk
Metin Öztürk
1 yıl önce

samimi bir röportaj, tebrikler.

Nazlı Kaya
Nazlı Kaya
1 yıl önce

albümü nerden alabiliriz ya da dinleyebiliriz?

Fethi Türk
Fethi Türk
1 yıl önce

tüm dijital platformlarda var Nazlı Hanım