Customise Consent Preferences

We use cookies to help you navigate efficiently and perform certain functions. You will find detailed information about all cookies under each consent category below.

The cookies that are categorised as "Necessary" are stored on your browser as they are essential for enabling the basic functionalities of the site. ... 

Always Active

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

No cookies to display.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

No cookies to display.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

No cookies to display.

Performance cookies are used to understand and analyse the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

No cookies to display.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customised advertisements based on the pages you visited previously and to analyse the effectiveness of the ad campaigns.

No cookies to display.

Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

Su – Sedef Subölen yazdı…

Kendimi azad ettim.

Salonumda artık kavga sesleri yankılanmayacağına, bu şirin dört duvarda, gerçekten yalnız olacağıma, duvarlara çarpacak olan seslerin ancak kahkaha, kitap sayfası sesi, bir de kaliteli müzik olması gerektiğine söz verdim.  Uzun zamandır, herkesten bağımsız, boş bir kalp ile oturup düşünememiştim. Artık yalnızca, kitap okumak için kitap okuyor, yağmurun sesini dinlemek için yağmurun sesini dinliyor, avunmak için değil, sevdiğim için Harry Potter izliyor ve yazı yazıyorum. Şey, bir de iş için.

Tüm bunları, TITANIC/ HYMN TO THE SEA dinlerken düşündüm. Kendimi bıraktım. Yazın, Ege Denizi’nde, Sema Direk Adası’nın hemen dibinde tatil yaparım. Değişmez bu. Bakir yerlerde dibe dalıp midye kabukları çıkarmak kadar sevdiğim bir şey daha var. Dalgasız, mümkünse sabah denizinde, sırt üstü suya yatıp, kulaklarım suyun içerinde kalacak şekilde durmak.. O şekilde uykuya dalmak üzere olduğumu bilirim. Kıpırdamazsanız ve dalga gelmezse, saatlerce denizin üzerinde uyuyabilirsiniz. Kulakların suyun içinde kalacak olmasının bir nedeni var. Sadece ve sadece, denizin sesini duymak.. En stresli zamanlarda yaptığım şeylerden biridir. Ve bunun kadar çok işe yarayan başka bir şey görmedim. Sadece deniz ve siz olursunuz o an. Tüm zihniniz arınır. Tepede güneş olur genelde. Güneş yüzünüze ve vücudunuza vurur. Huzurla ısınırsınız. Sadece deniz ve güneşi düşünebildiğim bir an! Kumda uzanmak buna dahil değildir. Yapış yapış kumdan hoşlanmam. Ama deniz kıyısında oturup, canlı midyelerin ıslak kuma gömülüşünü izlemek istiyorsanız eğer, kumun vücudunuza yapışmasına katlanmak zorundasınız. Onları incitmem. Elime alır, hayatlarını tehdit etmeyecek kadar bir süre izler, severim. Sonra yaşam alanlarına geri koyarım. Bundan daha önce bahsetmiş olmalıyım. Ama ne önemi var?

İşte şu an, denize kulaklarımı gömmüş gibiyim. Tamamen yalnızım. Evin içinde, benim isteyerek çıkardığım seslerden başka ses yok. Ve de derin şarkılar.. Denizin hayali uğultusu.. Duvarların pürüzsüzlüğü.

Duvarlar neden bu kadar pürüzsüz?

Duvarlara dokunmak kaç kişinin aklından geçer?

Ya da binaların yüksek kısımlarını izlemek?

Tüm bunlar, insanın zihninde huzurlu bir boşluk olduğunda mümkün.

Denizin dibi, hala sabahki kadar berrak ve su şimdi daha ılık…

Sedef Subölen

0
Comments are closed