Önceki yazımda soyut resimdeki temsil sözcüğünün iki farklı durumundan bahsettim. İlki, modern resimde ki soyut biçimlerin, yani desen ve renk kombinasyonları aslını temsil etmez dedim. İkinci olarak da, soyut resimde ne biçimlerin ne de renklerin var kabul edilen metafizik ya da tinsel gerçekliklerle temsilden başka hiçbir ilgileri yoktur demiştim. Tabi bu iki ifade biraz kafa karışıklığı hatta çelişik gibi durabilir. Öyle ya! Bu izahta hem aslını temsil etmez hem de temsilden başka hiçbir ilgileri yoktur ifadesi var. Ancak bir çelişki yok. Şimdi temsiliyet konusundaki bu durumu biraz daha açarak başlıyayım.
Bilindiği gibi temsil, dilsel yapıyla ilgili bir konudur. Çok kısa olarak söylersek; nesnesi olan veya nesne olmayıp, yalnızca hislerle algılanan ve var kabul edilen şeylere her toplum kendi dilinde bir isim verir ve onu tanımlayan bilgilerden kavramlar oluşturur. Böylece oluşturulan kavram ve isimler o şeyleri temsil eder. Buna örnek olarak “Arslan”ı vereyim. Arslan yırtıcı bir hayvandır. Dilimizdeki Arslan adı da resmi de aslını yani Arslan’ı temsil eder. Ancak temsil, aynı zamanda bir şeyi simgeleyerek, sembolleştirerek, başka bir şeyin, anlamın yerini tutmak için de kullanılır. Tıpkı Aslanın; kuvveti, gücü, zeytin dalının; barışı, terazinin; adaleti temsil etmesi gibidir. İşte soyut resimdeki görsellik bilinen şekiller ve renklerden olsalar da aslını temsil etmez dediğim “temsil” sözcüğünün birinci durumu budur. Yani üçgen ve kareler, üçgen ve kare değildir.

“Temsil”in diğer şekline gelince, kolay örnek olması için yine geometrik şekillerden devam edeyim. Herkes üçgen ve karenin geometrik şekiller olduğunu bilir, nerede görse tanır. Ancak Soyut resimdeki üçgenler kareler, bilinen geometrik şekiller olsa bile kendilerini temsil etmezler. Onlar artık sanatçının zihninde oluşan duygu, düşünce, tinsel (metafizik) gibi soyut tasarıları temsil ederler. Aynı şekillere başka bir sanatçı farklı bir temsiliyet verebilir. Dolayısıyla soyut eserdeki biçim, desen ve renkler hangi kombinasyonlarda olursa olsunlar tümü soyut varlarla temsilden başka bir ilgisi yoktur dedim. Çünkü onlara verilen temsiliyet sanatçı tarafından yüklenmiştir.
Önceki yazımda Sayın İsmail Tunalı’nın kitabından Picasso’nun “Soyut sanat, ampirik, duyusal gerçekliğin dışında salt biçimsel bir dünya tasarımıdır. Böyle bir dünya tasarımı, biçimin dışında bir başka varlığa dayanmaz” ve çağdaş sanat kuramcısı Marcel Brion’ın “Salt soyut sanat, kendine özgü doğa dışı bir salt biçimler dünyasıdır” yorumlarını aktarmıştım. Ve bu yorumların zemini kaygan ve tutarsız olduğunu belirmiştim. Kaldığım yerden devam ediyorum.
Önce şu önemli hususu belirteyim. “Soyut resim yeni bir dünya yaratmaktır. Şekiller, biçimlerden ve renklerden oluşan bir evrendir” ifadesinde sanat ve dil bilimi dışında nörobilimsel sorun da var. İnsan beyni herhangi bir veriyi algıladığında onu imgeleştirir. Özellikle ilgi duyduklarına duygusal anlam yükler ve hafızaya kaydeder. Bu şu demektir; Siz her ne kadar yeni bir dünya deseniz de eğer bir isim, bir içerik vermiyorsanız o kayıtlı anlamlardan birini yükleyecektir. Kısaca Sanatçı herhangi bir şekli, kareyi, üçgeni veya renkleri, yeni bir dünya olarak sunsa da beyin o imajı, imgeyi arşivinden doğrudan ya da bir çağrışımla karşılaştıracak ve anlamlandıracaktır.
Bunun daha iyi anlaşılması için başka bir güzel sanat dalı olan şiirden örnek vereyim. Diyelim ki bir şair rastgele harflerden oluşmuş metin yazsın ve “Bu bir soyut şiirdir. Kendinden başka hiçbir sözcüğü, harfi ve de var olan hiçbir anlamı temsil etmez. Dil dışı tamamen kendine özgü şiirden bir dünya oluşturdum” Diye açıklasa ne düşünülür? Muhtemelen önce şairin akıl sağlığından şüphelenilir ya da gülümsenir geçilir, ciddiye alınmaz, öyle değil mi?. Bu konuya “harf nedir?”in bir cümle tanımını yaparak devam edeyim.
Harf; Dildeki bir sesi gösteren sözcükleri yazmaya yarayan işaretlerden her biri. -TDK
Kısaca harf; konuşma dilindeki sesi temsil eden simgesel şekillerdir. Ancak, konuşulan dildeki düzene uygun sıralanırlarsa anlam ifade ederler. Onun için rasgele sıralanmış harfleri tanırsınız ama anlamlandıramazsınız. Eğer anlam yoksa, hiçbir temsiliyetleri yoktur. Çünkü temsil için anlam yani içerik zorunludur. Dolayısıyla soyut şiir adıyla sunulan eserdeki harfler dil sembolleridir ama ne şiir ne de başka bir edebiyat kategorisine giremez.
Aynı durum az bir farkla soyut resimler için de geçerlidir. Aynı harfleri tanıdığımız gibi soyut resimdeki şekillerinde, renklerinde neden orada olduklarını neyi temsil ettiklerini bilmesek bile hem renkleri hem de şekilleri ya da biçimsel formları tanırız. Daha doğrusu onlar bir şekilde bildiğimiz, tanıdığımız imajlar, renklerdir. Yani bir içerikleri, anlamları vardır ve onları biliriz. Dolayısıyla soyut resim için “Kendinden başka hiçbir şeyi temsil etmez” ifadesi mantıksızdır. Aslına bakarsanız eğer bir içerik bilgisi yoksa zaten kendini de temsil edemez. Çünkü resim sözcüğü içeriği olan bir kavramdır. Burada bir başka handikap daha var. Soyut bir resmin hiçbir temsiliyeti yoksa o görseller soyut da kalamaz ve doğal olarak somutlaşır. Zira yukarıda da açıkladığım gibi bu nörobilimsel bir sonuçtur. Onun için sanatçısı her ne kadar sadece kendini temsil eden form ve renklerden bir dünya oluşturduğunu iddia etse de izleyici o resimdeki şekilleri ve renk kombinasyonlarını kendi zihninde bildiği tanıdığı nesnelere benzetecek veya çağrışım yapacaktır. Böyle olunca da resimdeki biçim ve renkler, yine bu evrene ait nesnelerin temsillerine dönmüş olacaktır. Yani resimdeki şekiller doğrudan olmasa bile yine elmaları, çiçekleri, hisleri çağrıştıran resim olmakla sonuçlanacaktır. Görüldüğü gibi “soyut resim kendinden başka hiçbir şeyi temsil etmez” ifadesi yalnızca onu iddia eden sanatçısıyla sınırlı kalmaktadır. Sonuç olarak, önceki yazımda da belirttiğim gibi kendinden başka hiçbir şeyi temsil etmez diye izah edilen soyut resimler bu durumuyla duvar süsü objesi ve ya grafik bir yapının ötesine geçemez.
Yazımın sonuna gelirken, aslında evrende bilinen hiçbir şeyi temsil etmeyen soyut resim yapılabilir. Ve de basittir. Bunun için dil ve dil felsefesi konusunda biraz bilgiye sahip olmanız yeterlidir. Elbette ben böyle bir soyut resim yapacağım!
Mustafa Günen
Ana Görsel: Gerhard Richter atölyesinden…