Customise Consent Preferences

We use cookies to help you navigate efficiently and perform certain functions. You will find detailed information about all cookies under each consent category below.

The cookies that are categorised as "Necessary" are stored on your browser as they are essential for enabling the basic functionalities of the site. ... 

Always Active

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

No cookies to display.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

No cookies to display.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

No cookies to display.

Performance cookies are used to understand and analyse the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

No cookies to display.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customised advertisements based on the pages you visited previously and to analyse the effectiveness of the ad campaigns.

No cookies to display.

Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

SANATORIUM, ‘Filizlendiğimiz Bir Çatlak’ Sergisini Sunar

SANATORIUM,  Leman Sevda Darıcıoğlu, Ndayé Kouagon ve Elif Saydam’ın işlerinden oluşan ve Melih Aydemir küratörlüğünde gerçekleşecek olan “Filizlendiğimiz Bir Çatlak” sergisine 7 Haziran – 20 Temmuz tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor.
Sergi, baskıcı yapılara ait tahakküm ve ele geçirme mekanizmalarına odaklanarak, mücadele pratiklerini tanımlamada kullanılan içi boşaltılmış kavramların ardındaki gerçek niyetleri geri kazanma yöntemleri üzerine düşünüyor.

“Filizlendiğimiz Bir Çatlak” başlığı, Dinos Christianopoulos‘un şiirinden alıntılanan ve dünya genelindeki protesto ve eylemlerde sıkça kullanılan “Bizi gömmeye çalıştılar, tohum olduğumuzu bilmeden” cümlesine doğrudan atıfta bulunuyor. Sergi, ötekileştirilen dayanışma pratiklerini hiçe sayarak agresif biçimde yaygınlaşan Batı tanımlı değerleri aşmaya yönelik girişimleri bir araya getiriyor. Özgürleşme yolunda katı tanımlar halinde duran görünürlük, temsiliyet ve açılma gibi kavramları tekrar gözden geçiriyor.

Güvenli alanların yaratılması, çeşitliliğin kutlanması ve kimliklerin onaylanması gibi bir zamanlar direnişin özünde yatan ve hayati önem taşıyan kavramlar, baskıcı sistemin ve ayrıcalıklı kesimlerin eliyle kullanımı giderek genelleşen, dillere pelesenk kelimelere indirgendi. Artık bu kavramlar, ikili bir dünya görüşünü pekiştirmek üzere bizlere karşı kullanılmakta: Metalaştırılan ve stratejik açıdan tanımlanan kuir bedene, neoliberal sistemin dar sınırları içinde değer biçiliyor. Baskı sistemleri, kendi yıkıcı eylemlerini meşrulaştırmak veya toplumu daha da kutuplaştırmak amacıyla, ötekileştirilmiş toplulukların ihmal edilen tanımlarına göz dikiyor. Bu sistemlerin oluşturduğu kısır döngülere hapsolmak, hem üretim pratiklerimizi hem de mücadeleyi nasıl beslediğimizi yeniden tanımlamayı gerektiriyor.

“Filizlendiğimiz Bir Çatlak“, sanatçıların kimlik politikaları, güvenli alanlar, yeniden sahiplenme ve camp gibi kavramlara odaklanan çalışmalarının üzerine düşünen alt başlıklar içeriyor. Haziran ayında gerçekleştirilecek kamusal programla ile bu kavramlar yerelleştirilmiş perspektiflerle incelenecek: 

https://sanatorium.com.tr/Public_Programme.pdf

Ndayé Kouagon‘un “Will you feel comfortable in my corner? / Köşemde rahat eder misin?” (2021) başlıklı video çalışması, izleyicileri sohbete davet eden bir köşe yerleştirmesiyle serginin başlangıcını oluşturuyor. Video, sanatçının diyalog başlatmak için sorduğu sorular etrafında şekilleniyor ve izleyiciyi güvenli bir alan bulma fikrine dair bir belirsizlik hissiyle yalnız bırakıyor. Kouagon, “Bu sürekli değişen dünyada kendimi nerede güvende hissedebilirim?” sorusunu muğlak bir sesle, tanımsız kalmayı seçerek soruyor.

Elif Saydam, yok sayılan estetik kategorileri yeniden sahiplenmeye duyduğu ilgiden yola çıkarak bir şeffaf perde yerleştirmesi ve kafes işi ile süslenmiş kavisli bir güvenlik aynası sergiliyor. Saydam’ın ilk kez İstanbul’da sergilenen işleri, kuir ve diaspora toplulukların bir dünya inşası yöntemi olarak ele aldığı camp ve süslemeye dair mizahi yaklaşımları hakkında fikir veriyor. Saydam, atanmış kültürel kimliklerin sahiciliğini tartışmak adına kendine karşı oryantalist bir tutum takınıyor; süslemeler aracılığıyla kuir olasılıkları yeniden gündeme getiriyor, geleneklerle hem iş birliği yaparak hem de onlara meydan okuyarak çalışıyor. Süsleme, değer algımıza yerleşmiş ideolojileri bozan, zevklerimize uyguladığımız içsel teftişleri engelleyen ihlalci ve değişken bir yönteme dönüşüyor.

Leman Sevda Darıcıoğlu‘nun, Kilyos’taki kimsesiz mezarlığını konu alan video* çalışması, sanatçının kapsayıcı gökkuşağı bayrağını yeniden hayal ettiği bir diğer yerleştirmeyle birlikte sergileniyor. Numaralandırılmış alanlarda bulunan bedenlere ev sahipliği yapan mezarlık, bedenleri yasal mirasçıları tarafından sahiplenil(e)meyen imtiyazsız toplulukların nihai istirahat yeri olarak biliniyor. Bu kimsesizleştirilmiş bedenlerin kimlikleri, kan bağı olan akrabalarının bulunamaması, bulunan akrabaların merhumların varlıklarını reddetmesi veya devletin, bedenleri ailelerine teslim etmemeyi seçmesi gibi sebeplerle kamuoyundan saklanıyor. Leman Sevda Darıcıoğlu, yoldaşları Kübra Uzun ve Onur Tayranoğlu ile kimsesiz mezarlığını ziyaret ederek, burada defnedilen onlarca kişinin anısına bir yas ayini ve bakım eylemleri düzenliyor. Mezarlara ilgiyle yaklaşan Leman Sevda Darıcıoğlu, kesişen mücadeleler arasındaki bağlılığa işaret ediyor, sembolizmin ötesinde kuir politikanın mevcut durumunu sorguluyor. (Video Leman Sevda Darıcıoğlu tarafından Performistanbul işbirliği ile hazırlanmıştır; SANATORIUM desteğiyle üretilmiştir.)

A Crack We Sprout Through
Filizlendiğimiz Bir Çatlak

07.06.2024 – 20.07.2024
Leman Sevda Darıcıoğlu, Ndayé Kouagon, Elif Saydam
Küratör | Curator: Melih Aydemir

Açılış | Opening:
07.06.2024, Cuma | Friday 18:00 – 20:00

SANATORIUM
Kemankeş Mahallesi Mumhane Caddesi No:67/A
Karaköy – İstanbul

Giriş ücretsizdir

Sanatçılar Hakkında

Leman Sevda Darıcıoğlu (they/them)

Leman Sevda Darıcıoğlu (Berlin-İstanbul), video, heykel/yerleştirme ve kamusal müdahale çalışmalarıyla desteklediği uzun süreli canlı performanslar üreten disiplinlerarası bir sanatçı. Kronopolitik ve nekropolitik konularına odaklanan Leman’ın çalışmaları, ötekileştirilmiş bedenlerin kırılganlığı ve direnci etrafında şekilleniyor. Sanatçının işleri Kunstverein Ludwigshafen, Ludwigshafen; YKY, İstanbul; Europride23 – Spazju Kreattiv, Valetta; Bärenzwinger, Berlin; Institute for Contemporary Art – ICA, Londra; Flora Chang, Los Angeles; Goethe Institute, Roma; SALT Beyoğlu, İstanbul; Schwules Museum, Berlin; Kunsthalle St Annen, Lübeck; Zentrum für Kunst und Urbanistik, Berlin; Venedik Uluslararası Performans Sanatı Haftası gibi platformlarda sergilendi. Şu anda Johannes Paul Rather ve Tamara Antonijevic danışmanlığında AdBK Nürnberg’de “Live art forms” [2022-2024] programında yüksek lisans eğitimine devam ediyor. Leman ayrıca UdK Berlin’in “Art in Context” master programında konuk öğretim görevlisi olarak deneyimlerini paylaştı. (Daha fazla bilgi için sanatçının web sitesini ziyaret edebilirsiniz).

Ndayé Kouagou (he/him)

Ndayé Kouagou (1992) Paris’te yaşayan bir sanatçı ve performansçı. Çalışmalarına kendi yazdığı metinlerden yola çıkarak başlıyor. Bilerek ya da istemeden kafası karışmış bir halde, elinden geldiğince şu üç konu üzerine derinlemesine düşünmeye çabalıyor: tedirginlik, güç, incinebilirlik. Sonuç…neyse o. Kouagou, çalışmalarını “epey ilginç, ama o kadar da ilginç değil, ya da belki de hiç ilginç değil” şeklinde tanımlıyor. Sanatçının işleri, Fondation Louis Vuitton (Paris), Wiels (Brüksel), Frieze Londra küratörlük bölümü, Centrale Fies (Dro/İtalya), Atina Bienali ve Centre George Pompidou’da (Paris) sergilendi. Ndayé Kouagou, Nir Altman (Münih) ve Gathering (Londra) tarafından temsil edilmekte.

Elif Saydam (they/them)

Elif Saydam (1985, Kanada), geniş bir şekilde ele aldığı resim pratiğinde, süsleme ve dekorasyon dilini kullanarak değer biçme ve ehemmiyet sistemlerini yeniden düzenliyor. Yakın zamandaki kişisel ve karma sergileri arasında Sentiment (Zürih); Galerie Rüdiger Schöttle (Münih); Oakville Galleries (Kanada); Kunstverein Harburger Bahnhof (Hamburg); Kunsthalle Bern; Tanya Leighton (Berlin) ve Franz Kaka (Toronto) bulunmakta. Saydam’ın son kişisel sergisi “Eviction Note (Tahliye İhbarı)”, Frieze Magazine tarafından düzenlenen ‘Dünyanın En İyi On Sergisi 2023’ seçkisinde yer aldı. Hessisches Kulturstiftung Atelier Stipendium’un 2024 kazananı olan Saydam, diasporada hayatta kalma ve özgürleştirici bir politik tahayyül aracı olarak camp estetiği üzerine araştırmalarını sürdürecek.

Küratör hakkında

Küratör ve sanat çalışanı Melih Aydemir (Berlin-İstanbul), çalışmalarında sömürgesizleştirme, işgücü ve internet tabanlı iletişimde kuir ve Batı Asya toplulukları arasındaki ilişkileri araştırıyor. 2017-2020 yılları arasında Protocinema ile çalışan ve Çanakkale merkezli sanatçı inisiyatifi sub’ın bir parçası olan Aydemir, 2018 – 2023 yılları arasında SANATORIUM’da sergiler sorumlusu olarak görev yaptı.

Nevçehan’ın Özel Karışımı, Geçmeyen Öksürükleri Sonlandırıyor

Show Comments (0) Hide Comments (0)
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest


0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments