Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

Resmemaneti ve Sezer Tansuğ, Geleneksel Kültüre Çağdaş Yorum 66 Kare – Nihal Güres yazdı…

İstanbul Büyükşehir Belediyesi resim koleksiyonu sergisi, yeniden düzenlenen Taksim Metro Sanat Galerisi’nde  açıldı. Küratörlügünü Mehmet Lütfi Şen‘in üstlendiği serginin kitabı da sanat yazarı Kıymet Giray tarafından hazırlanıyor.

Büyükşehir Belediyesi tablo koleksiyonunda Mihri Müşfik, Tevfik Fikret, Zonaro, Bedri Rahmi Eyüboğlu, İbrahim Çallı gibi çok değerli sanatçıların eserleri bulunuyor. Tevfik Fikret‘in SİS tablosu, Mihri Müsfik‘in pastel boya ile yapmış olduğu Tevfik Fikret portresi ve bunun yanı sıra Çallı’nın ATATÜRK portreleri sergide en çok ilgi gören eserler oldu.

Koleksiyon resim sergisinin yanısıra, Sezer Tansuğ‘un vefatının 20. yılı dolayısı ile ‘GELENEKSEL KÜLTÜRE ÇAĞDAŞ YORUM 66 KARE’ adlı sergisi de izleyici ile yeniden buluşuyor. Bu sergi, Beyoğlu Sanat ve Tüyap Kitap Fuarında sergilenmiş olup, basılı kitabı yıllar sonra Beyoğlu Sahaflar Çarşısında bulan Mehmet Lütfi Şen açılış konuşmasında bu sergiyi yeniden gözler önüne getirilmesi gerektiğini vurguladı.

1993 yılında yayınlanan bu kitap ve sergiden sonra, Sezer Tansuğ bu diziye devam etmeye karar verir. Projeye çağdaş değerlerin de eklenmesi gerekliliğini duyarak serginin bir sonraki etabı olarak, ‘CUMHURİYET DEĞERLERİ’ başlığı altında çalışmaya başlar. 100’e yakın sanatçının katıldığı sergi 1993 yılında Pera Sanat Merkezi‘nde gerçekleşir ki bu sergide benim de 3 adet çalışmam vardı ve sergilenmişti. Fakat 1998’deki vefatından sonra bu eserler Sezer Tansuğ’un Galatasaray’daki küçük apartmanında 13 sene kapalı kalır, hatta farelerin de bu eserlere dokunduğu ve cok beğendikleri söylenir.

13 yılın ardından sanat tarihçisi Ömer Faruk Bey apartmanı açmaya kanuni olarak hak kazanır ve kanuni varisi olur. ‘SEZER TANSUĞ VAKFI’nı kurar.

Ömer Faruk Bey ile bu konuyu dün sergi açılışında görüştüm. 2. sergide yer alan bu eserlerin bir kısmının 13 sene kapalı kalmasından dolayı tahrip olduğunu ve bir kısmının da o zaman satılmış olduğundan bahsetti. İmzası okunamayan 8- 9 adet civarında tahrip olmuş eser bulunduğunu ve muhtemelen benim 3 adet çalışmamın da bu eserler arasında bulunduğunu veya satılmış olabileceğini söyledi. Tanju Demirci çalışmasını bile uzun çalışmalardan sonra farkedebildiklerini söyledi imzası okunamadığından dolayı.

Eserlerim kaybolmuş, satılmış  ya da tahrip olmuş olsa bile Sezer Tansuğ’u tanımış olmak büyük bir ayrıcalık. Hatta benim için 3 adet sergi yazısı kaleme almış olması bile benim için büyük bir gurur kaynağı.
Pera Sanat Merkezi’nde açılan 2. serginin kitabı yapılmamıştı .
Sezer Tansuğ, çok kıymetli ve her zaman gerçeği konuşan bir yazardı. Özgün bulduğu sanatçılara çok değer verirdi. Ben de  Sabri Berkel’in öğrencisi olduğum için, bana hem değer hem de sergisinde yer verdi.
Türk sanat tarihinin bu çok değerli yazarının projesini yeniden izleyici ile buluşturan Mehmet Lütfi Şen’e çok teşekkür ederiz.

Ayrıca vakıf kurarak ismini yaşatmaya devam eden Sanat yazarı Ömer Lütfi Bey’e de çok teşekkür etmemiz gerekir. Sezer Tansuğ’un ruhu şadolmuştur. Ben onu tanıdığım zaman, benim hakkında yazdıklarının manasını tam olarak anlayamayacak kadar genç bir yaştaydım. Şimdi okudukça, yazılarında kendimi de yeniden tanıyorum.

Balıkçılar Çarşısı’nda, alt katta minik bir dükkanı vardı. Dostları onu orada ziyaret ederdi. En son bir gazete çıkardığını hatırlıyorum. Gazeteyi elinde tutup ‘Yazmak bir silahtır,  gazete bir silahtır’ deyişini hala hatırlıyorum.

Bunun yanı sıra Büyükşehir Belediyesi resim koleksiyonu da izlenmeyi hak eden bir sergi.
Metro istasyonunda, halkın bu kadar kolay ulaşabileceği bir mekanda sanatın paylaşılması çok anlamlı.
Metro istasyonunda geçen hafta da bir fotoğraf sergisi vardı. Dünya çapında foto muhabirlerinin yarışma sergisi, ki çok muhteşem eserler vardı.

Günlük hayatın içinde koşturan insanların, yürüyen bantta, sanat yapıtlarına ulaşabilmesi, ülkemizin geleceği için çok gerekli ve şart.
Sanat paylaşıldıkça toplum kültür değerlerinin artması kaçınılmaz.

Nihal Güres

Comments are closed