“Post Truth” kavramından beslenen Ortak Yalan / Joint Lie sergisinde Meliha Coşkun, İnsel İnal, Orhan Cem Çetin ve Volkan Kızıltunç; muğlak sınırlarda ama derine inerek çok katmanlı bir okumaya izleyenleri çağırıyor.
Post-truth; artık nesnel gerçeklikten insanoğlunu uzaklaştırırken gerçekliğin ‘ne’liğini sorgulatıyor, manipülasyonu yüceltiyor.
NOKS Art Space’in Kadıköy’de yer alan mekanında 23 Aralık 2023’te açılacak olan sergi 21 Ocak 2024’e kadar devam edecek.
“Simülasyonun ötesine geçiş yoktur, simülasyon artık olay bile değil, bizim mutlak bayağılımız, güncelik bir müstehcenliktir, kati bir nihilizm hali içindeyizdir ve nereden geleceği bilinmeyen, öngörülemez başka bir olayı bekleyerek kültürümüzün bütün formlarını şuursuzca tekrarlamaya hazırlanmaktayızdır” Jean Baudrillard[1]
“Ortak Yalan”: bir itiraf ve farkındalığa çağrı niteliğinde. 21. yüzyıla ilerlerken tüm insanlığı çepeçevre saran bir muğlaklık tartışılan. Bu muğlaklığın özü; adeta büyük bir yalandan beslenmekte. Kaynağı bilinmeyen, kendi özünü belki inkâr eden, muğlak olanın çeperinde gezinen ve bir amip etkisiyle hızla yayılan adeta bir sarmal.
Sergide kuramsal perspektif; derinlikle daha çok tartışılmaya aday “post truth” kavramından beslenmekte. Meliha Coşkun, İnsel İnal, Orhan Cem Çetin ve Volkan Kızıltunç; muğlak sınırlarda ama derine inerek çok katmanlı bir okumaya izleyenleri çağırıyor. Post-truth; artık nesnel gerçeklikten insanoğlunu uzaklaştırırken gerçekliğin neliğini sorgulatıyor, manipülasyonu yüceltiyor. Kabul edilebilirliğin sınırlarını zorlarken, yeni dönemdeki söylevler, kitleleri özellikle sosyal ve siyasi olgularla kalıcı olarak dönüştürüyor, değiştiriyor ve kitlesel bir muğlaklığın çeperine sürüklüyor. Kitlesel etkili siyasetin de kaynağı haline gelen post truth parametreler, aklın ve hakikatin çürümüşlüğünde kitlelerin sahte dünyasını inşa ediyor. Rasyonalizmi tahtından indirerek kitle ruhlarını harekete geçiren ve duygu dünyalarına sirayet eden bu yeni güç; yalancının hükümdarlığını kanıtlarken sözün, hakikatin hükmünü de sona erdiriyor. Bu hükümsüzlük, ortak bir yalanın ortaklığına dönüşen bir kitle ruhunu görünür kılarken hepimizin algısını muğlak bir zanlıya dönüştürüyor.
Meliha Coşkun “Ortak Yalan” yerleştirmesinde referans aldığı Judith Butler ve onun “Toplumsal cinsiyet orijinali olmayan bir tür yalandır’ iddiası. Gerçekliğin muğlak sınırlarında Coşkun, kadın olma halini, bu halle bağlantılı bir gereklilikle yaşam biçimlerini ve nesneleri mecburiyetler çerçevesinde ele alıyor. Çalışmada; nesneler bağlamlarından koparılıyorlar, beden ile sağlanan ilişkileri de dâhil. Bu yolla kimliklere yapıştırılmış nesnelere aidiyetsizlik yüklenerek bir bellek sorgusu belirsizlikler çerçevesinde deneniyor, izletiliyor.
Post truth’u gündelik hayata nükseden gündelik nesneler, nesnelere bağımlı kalan sorgular, sorgularla yaygınlaşan düşünceler, tüm bu düşüncelerin belirsiz sınırlarındaki sahte evreni çerçevesinde sorgulayan İnsel İnal; bu sorguyu hayata olan sadakat ve gerçeklik sorgusu üzerinden deneyimletiyor.
Orhan Cem Çetin’in; Bookbound serisinden Amnesia ve Mother Nature (2015) isimli fotoğrafları ve “Catfight (2021)” isimli video çalışması izleyenlere bir önerme sunuyor: “Bir görünüş bize kayıt yoluyla ulaşıyorsa, kesin olan şudur ki, o artık yoktur.” Bu önerme; izleyene, gerçekliğin yeniden inşa edilebilirliğinin yollarını sorgulatıyor, yeni bir görsel önerme sunarken araladığı açık kapıdan izleyeni bir gizli özneye dönüştürüyor.
Volkan Kızıltunç’un “Zamana Tutunmak” serisinin bir parçası olan ve fotoğrafın fiziksel kimyası ile kaydedilen “an” arasındaki eşikte yer alan Zaman Parçacıkları / Time Particles ; izleyenleri yakınlığa fiziksel mesafeyle değil, duygusal ve bilişsel bağlantıların yoğunluğuyla ölçülen yeni bir bakış açısıyla bakmaya davet ediyor. Temastan kaçınılan anların muğlak bir daveti gibi: “Garip bir uzay ağı ve zaman: olabildiğince yakın bir mesafenin benzersiz görünümü”. Kim bilir belki de uzaktır…. Emin miyiz?
İnsanlık olarak kitleleri, anlam yüklenemeyen ve muğlaklığın çeperinde kalmış ortak yalanlara maruz bırakanlar kadar suçlu muyuz? Gerçeklik nerede ve ne ile? Muğlaklığın sınırları nerededir? Var mıdır? Ya peki varlık meselesi? Ve nicesi …
-Ebru Nalan Sülün
[1] Jean Baudrillard (2012), Sanat Komplosu (Le complot de l’art/ 1996) Çeviri: Elçin Gen- Işık Ergüden, İstanbul: İletişim Yayınları.
Açılış:
23 Aralık Cumartesi
Saat: 18:00- 21:00
Sergi ziyaret günleri ve saatleri:
Sadece cuma, cumartesi ve pazar günleri 14:00 – 18:00 arasında izlenebilir.
NOKS Art Space
Rasimpaşa M. Talimhane sk. No:19B, Yeldeğirmeni
Kadıköy, İstanbul