Customise Consent Preferences

We use cookies to help you navigate efficiently and perform certain functions. You will find detailed information about all cookies under each consent category below.

The cookies that are categorised as "Necessary" are stored on your browser as they are essential for enabling the basic functionalities of the site. ... 

Always Active

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

No cookies to display.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

No cookies to display.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

No cookies to display.

Performance cookies are used to understand and analyse the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

No cookies to display.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customised advertisements based on the pages you visited previously and to analyse the effectiveness of the ad campaigns.

No cookies to display.

Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

Nuran’ın An-Donduran Acıları

“Bana mutluluğu resmini yapabilir misin Abidin? İşin kolayına kaçmadan ama…”

Hepimizin ezbere bildiği bu dize, romantik devrimci şair Nâzım Hikmet Ran’ın “Saman Sarısı” adlı ve oldukça uzun olan şiirinin içinde geçer. Mutluluk denen kavramın resminin çizilemeyeceğini elbetteki Nâzım da biliyordu ama arkadaşı Abidin Dino’ya böyle bir soru sormasındaki maksadı, onun sanatını sorgulamak değil, kendisi gibi gurbet ve hasret çeken arkadaşında teselliyi aramasından öte bir şey değildi. Çünkü bu sorunun cevabının olmadığını ikisi de biliyordu. İşte bu nedenle Dino, resmini yapamadığı mutluluğu şiirle anlatmayı tercih etti. Nâzım’a hitaben yazdığı “Mutluluğun Resmi” adlı şiirinde, mutluluğun resminin yapılamayacağını “…buna ne tual yeterdi, ne de boya” dizeleriyle anlatır.

Bir fotoğraf sanatına ilişkin yazıma bu şekilde bir girizgâh ile başlamamın nedeni, edebiyatın diğer sanat dalları /alanlarıyla olan doğrudan ilişkisini hatırlatmak içindir. Çünkü burada sözünü edeceğim fotoğraf sergisi bildik sergilerden değil, bir edebiyat eserinin kostüm, makyaj, tasarım, dekor ve fotoğraf çekimi gibi prodüksiyonla gerçekleştirilerek fotoğraf karelerine sığdırılmasıdır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Huzur” adlı romanının baş karakterlerinden Nuran üzerine konumlandırılan çalışmada Nuran’ın başka, farklı öyküleri dondurulan fotoğraf kareleriyle anlatılıyor.

Acıların fotoğrafını çekebilir misiniz?

Abidin Dino mutluluğun resmini yapmadı, yapmak istemedi veya şiirle anlatmayı tercih etti ama akademisyen yazar, öykücü Berkiz Berksoy, acıların fotoğrafını çekmek için kolektif bir çalışma başlatmış, birkaç aşamadan geçen prodüksiyon sonucunda da fotoğrafla edebiyatı anlamlı bir şekilde bütünleştirmiş. Aslında tüketim ekonomisinin icatlarından birisi olan “Dünya Kadınlar Günü” anısına gerçekleştirdiği “HAYATTA KAL!MA-MAK 1” adlı fotoğraf projesinin birinci bölümünde, romandaki karakter Nuran’ın yaşadıklarını ya da istemesine, arzu etmesine rağmen yaşayamadıklarını “Nuran’ın Acıları” HUZUR ertesi başlığı altında fotoğrafın diliyle öyküleştirmiş. Aynı zamanda bir roman uyarlaması demekte sakınca görmediğim projenin fotoğraf çekimini ise fotoğraf sanatçısı İlyas Göçmen yaparken Nuran karakterini, yine Berkiz Berksoy’un kendisi canlandırmış.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın İkinci Dünya Savaşının patlak vereceği yıllarda kaleme aldığı “Huzur” romanında İstanbullu Mümtaz’ı, hikâyenin odağına alarak olaylar örgüsünü kurar ve çevresine doğru genişletir. Savaş korkusu ile aşk çıkmazı arasına sıkışan sevgililerden Mümtaz, ana hatlarıyla bir varoluş sorununa çare ararken sevgilisi Nuran ise Mümtaz ile ilişkisinden ötürü dedikodulara ve toplumsal baskılara maruz kalmış, bu nedenle gelgitleri yaşayan dul bir kadındır. Cumhuriyet sonrası kültürü red veya kabul arasında sıkışan bu iki karakter aynı zamanda sorunlu kuşağın birer temsilcileridir. Ne yazık ki çevre ve toplum baskısı aşkında üstesinde gelecek ve Nuran, Mümtaz ile evlenmekten vazgeçecektir. İşte bu vazgeçişin öncesinde ve sonrasında Nuran’ın yaşadığı duygusal bunalımlar, projenin de ana temasını oluşturmaktadır.

Ersin Alok ile “An-Donduran” performans

Nuran’ın acılarının karelerle dondurulduğu serginin fotoğraflarını, sanat çevresinde “An-Donduran” mahlasıyla anılan ve birçok ödülü bulunan fotoğraf sanatçısı İlyas Göçmen çekmiş. Yaklaşık 800 kare fotoğrafın çekildiği projede, 15 tanesi seçilerek serginin koleksiyonu oluşturulmuş. Burada kısa bir hatırlatmada bulunmak isterim. Ersin Alok ile yapmayı düşündüğümüz ancak bazı nedenlerden dolayı gerçekleştiremediğimiz “resim, fotoğraf altına lirik yazılar” yazma fikrinin bu sergide başlatılmış olması benim için ayrı bir sürpriz oldu. Bu sergiyi diğerlerinden ayıran başka bir özelliği de her karenin altına temanın ana fikrini ortaya çıkaran metinlerin yazılmış olmasıdır. Kaldı ki, varolanın üzerine bir şeylerin eklenmesi, sanatın gelişmesi ve öncülüğü açısından da oldukça önemlidir. Çünkü, birbirini tekrarlayan çalışmalarla sanatın ilerlemesini sağlamak mümkün değildir. Özellikle de resim sergilerinde karşılaştığım bu tür çalışmalar beni ciddi anlamda kaygılandırmış ve o nedenle uzaklaşmayı tercih etmiştim. Ancak ne var ki, bu sergide bağımsız, derinlikli ve özgün çalışmalarında olduğunu görmek, sanat-edebiyat adına umutlarımın yeniden yeşermesine vesile oldu.

Yalnız Türkiye’de değil dünyada bile kadın kimliği taşımak başlı başına sorundur. Bu sorunun çözümüne ise öncelikle cinsiyet ayrımının kaldırılarak eşitliğin sağlanmasıyla başlamak gerekir ki, bu da yalnızca kadınların değil, hepimizin toplumsal görevleri arasındadır. Sonuç olarak diyebilirim ki fotoğraf, tiyatro, müzik, resim, heykel, edebiyat gibi hemen hemen bütün sanat dallarının birleştirilerek konsept oluşturulduğu sergide ayrıca Berkiz Berksoy’un Türkiye’de ve dünyada intihar ederek yaşamlarına son vermiş kadınları sembolize eden “Onlar Bu İskemleye Oturdular” adlı enstalasyonu oldukça anlamlıydı. Serginin öne çıkan önemli ayrıntılarından birisi de önceden planlanmadan doğaçlama yapılan performans çalışmasıydı. Ersin Alok’un fikri olan performansta İlyas Göçmen, intihar iskemlesine oturtularak yüzüne yansıyan duygu geçişlerini fotoğrafladık ve böylece “An-donduran” İlyas Göçmen’in an’lık görüntülerini fotoğraf kareleriyle dondurmuş olduk. Şayet bu eşsiz çalışmanın ilkini kaçırdıysanız, sonrakilerini mutlaka takip etmenizi ve görmenizi öneririm. Çünkü, piyasanın, popüler kültürün, siyasetin göz ardı ettiği işleri göstermeyi hedefleyen Berkiz Berksoy’un çalışmalarının ve sanat anlayışının sıradanlığın, klişenin çok ötesinde olduğunu bizzat görerek teyit etmiş olacaksınız.

Veysel Boğatepe

HAYATTA KAL!MA-MAK 1, “Nuran’ın Acıları” HUZUR ertesi
Gerçekleştiren : Berkiz Berksoy
Fotoğraflar: İlyas Göçmen-Andonduran
Dekor, Kostom, Makyaj, Tasarım: Feyza Zeybek
Adres: Dam Sanat Galerisi / Asmalı Mescit Mah. Emir Nevruz Sokak. No:2 Panalya Apt. Kat:4 Beyoğlu –İstanbul

0
Comments are closed