Mustafa Ataman, moda dünyasında hızla yükselen bir yıldız olarak dikkat çekiyor.
Üniversite yıllarında moda ve mimarlık arasında bir tercih yaparken, insan vücudunu kumaşla şekillendirmenin büyüsüne kapılarak moda dünyasına adım atan Ataman, bugün uluslararası platformlarda ses getiren tasarımlara imza atıyor.
Brüksel‘deki Le Sablon meydanında düzenlenen multidisipliner bir sergide büyük çıkışını yapan Mustafa Ataman, “Elle Belgique” gibi prestijli dergilerde yer aldıktan sonra RTBF kanalında 2023’ün en iyi moda tasarımcısı unvanını kazandı. İstanbul’da Hakan Yıldırım ile çalışarak Türkiye’deki moda sektörünü yakından tanıma fırsatı bulan Ataman, yurtdışında da adından söz ettirmeye devam ediyor.
Ataman’ın tasarımları, estetik ve eğlenceli anekdotlarla dolu. Yeni koleksiyonunu online satışa sunmaya hazırlanan modacı, aynı zamanda Avrupa’nın önemli moda başkentlerinde farklı markalar için danışmanlık yapma görüşmelerine de başladı. Sürdürülebilir moda konusuna önem veren Ataman, büyük markaların imalat artısı olan kumaşlarla çalışarak çevreye duyarlı tasarımlar üretiyor.
Mustafa Ataman, genç tasarımcılara ilham veren kariyer yolculuğunda, kendi tarzını bulmanın ve sürekli olarak sorgulamanın önemini vurguluyor. Onunla gerçekleştirdiğimiz röportajda, moda dünyasındaki deneyimlerini, karşılaştığı zorlukları ve gelecek planlarını bizlerle paylaştı.
KitaptanSanattan.com / Elif Doruk
- Moda dünyasına adım atmaya nasıl karar verdiniz?
İki seçeneğim vardı… Üniversiteye kayıt gününe kadar moda ve mimarlık arasında bir seçim yapma durumundaydım. İnsan vücudunu kumaş ile sarmak, şekillendirmek bana daha eğlenceli geldi. Ayrıca içimdeki kıpır kıpır olan Mustafa’yı inşaat ve yapı dünyasıyla bağdaştırmak bana gerçekçi gelmedi.
‘Belçika’da en iyi moda tasarımcısı ünvanını kazandım’
- İlk büyük çıkışınızı nasıl yaptınız? Bu süreçte karşılaştığınız zorluklar nelerdi?
Pandemi dönemindeki yasaklardan sonra Brüksel’in sanat sergileri ile bilinen “Le Sablon” meydanında düzenlenen multidisipliner bir sergi de işlerimi gösterme şansım oldu. Bu sergide “Elle Belgique” gibi Belçika nom sayılı dergilerinde koleksiyonumla ile ilgili makaleler yazılmıştı. O döneme uyan çok güzel, renkli bir koleksiyon sunmuştum.
En son, Belçika’nın en önemli televizyonu olan RTBF kanalında 2023’ün en iyi moda tasarımcısı ünvanını kazandım.
Bu süreç içerisinde imalat yapmak için atölye bulmak da zorlandım. Maalesef Belçika’da konfeksiyon sektörü gittikçe daralıyor ve ustalar yüksek imalat ücretleri yüzünden bu sektörden çıkıyorlar.
- Türkiye’de yaşadığınız süre zarfında moda sektöründe neler deneyimlediniz? Neden yurt dışına dönmeyi tercih ettiniz?
2011’in yağmurlu aralık ayında, profesyonel ve özel hayatımda büyük ve güçlü bir değişiklik yapma kararı aldım. İlk önce İstanbul’a gelmeden, cv göndererek iş görüşmesi randevuları organize ettim ama asıl çalışmak istediğim tasarımcıya iş başvurusu göndermedim. Bu o zamanki yetersiz öz güvenimden kaynaklıydı. Sonra İstanbul’a geldiğimde Hakan Yıldırım’la Nişantaşı’nda burun buruna geldik. O anki ruh halimi hala çok iyi hatırlıyorum. Merhaba deyip onun peşinden koştum. Kolumda portfolyomla onu taciz eder gibi kendimi tanıtıp, onun tarzını çok beğendiğimi ve onunla çalışmak istediğimi söyledim ve Sindirella’nın İstanbul hikayesi başladı.
Hakan Yıldırım’dan sonra, İstanbul’dan ayrılmadan, mass market dediğimiz yüklü imalat sektörünü yakından tanımak amacıyla, Fransız ve Alman markaları için mümessil bir şirket için çalıştım. Orada moda dünyasının bilinmeyen karanlık tarafıyla karşılaştım ve fazla tahammül edemedim. Ayrıca masa başı işler benim yapıma uygun değil.
‘Türk uyruklu olmam bana egzotik bir hava katıyor’
- Yurt dışında bir Türk modacı olarak karşılaştığınız en büyük zorluklar neler oldu?
Büyük zorluklarla karşılaştığımı söyleyemem. Belçika’da kültürel sektörde ırkçılık olduğunu söylemek yalan olur. Tersine benim Türk uyruklu olmam bana egzotik bir hava katıyor.
- Şu an üzerinde çalıştığınız projeler veya koleksiyonlar hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
Şu an yeni koleksiyonumun tasarımlarını çizdim ve kalıplarına başlıyorum. Bu koleksiyonun en büyük özelliği sahnelerle bütünleştirmem oldu. Silüetler bir kadının eğlenceli taraflarını anlatıyor. Ve artık kendi butiğimde satış yapmayacağım. Online satışlara yöneliyorum. Aslında bir koleksiyonu anlatma şekli onu nasıl bir ortamda gördüğüm ve sunduğum. Küçük videolar da bu sunma şeklini çok güzel bir şekilde aktarmanın en kolay ve kapsamlı yolu.
Ayrıca Avrupa’nın önemli moda başkentlerinde farklı markalar için danışmanlık yapma amacıyla görüşmelerim de var.
- Moda dünyasında tecrübeli bir isim olarak, genç tasarımcılara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Kendine üretme ve yaratıcı olma imkanını vermek, kendi tarzını bulmak ile yetinmemek, onu sorgulamak ve değişen dünya da stilinin yerini belirlemek.
Ayrıca Karl Lagerfeld’in dediği gibi moda, adil değildir! Geçici ve tehlikelidir. Bu gerçeği kabul edin ya da gidin memur olun!
- Sürdürülebilir moda hakkında ne düşünüyorsunuz? Tasarımlarınızda bu konuya nasıl yer veriyorsunuz?
Bu serüvene başladığımdan beri kumaşlarımı Paris’teki büyük markaların imalat artısı olan kumaşlardan seçiyorum. Bu çalışma şekli genç tasarımcılar için sık karşılaştığımız bir yöntem.
İmalat içinse genelde model başına her bedenden bir adet numune imal ediyorum ve satışlara göre üretmeye devam ediyorum. Stok yapmaya gerek duymuyorum ürünlerime özel bir değer katması açısından da.
- İleride Türkiye’de moda sektörüne katkı sağlamak gibi planlarınız var mı?
Açıkçası şimdilik Türkiye ile bir projem yok ama tabii ki beni heyecanlandıran bir teklif gelirse ilgilenirim. Türkiye’ye daha sık gelmem benim için bir ayrıcalık olur. Türkiye’de de Belçika’da gibi evimde hissediyorum.
‘Her koleksiyon bir öncekinden iyi olmalı’
- Başarılı bir kariyerin arkasındaki sır nedir? Hangi özellikleriniz veya alışkanlıklarınız sizi bu noktaya getirdi?
Sırları paylaşmak gibi bir alışkanlığım yok:)
Her koleksiyon bir öncekinden iyi olmalı. Tarzımı belli eden kodları ön plana alıyorum ve en önemlisi bol bol eğleniyorum. Yaratıcılığın en önemli yanı bu benim için. Ayrıca finalde insanların ilgisini eğlenceli işler çekiyor.
- Türkiye ve yurt dışındaki moda sektörü arasında ne gibi farklar gözlemlediniz?
Özellikle imalatta kalite düşüyor ve bu nedenle aldığımız ürünlerin kullanım süresi azalıyor. Çok kısa sürede çöpe atılıyorlar.
Bu tüketim alışkanlığımızdan acilen vazgeçilmeli. Çünkü attığımız ürünler doğaya zarar veriyor ve üretim-tüketim mekanizması gittikçe büyüyor. Bu yüzden daha yüksek kalitede ve daha az ürün satın almalıyız. 2. el pazarı aslında bu yüzden Avrupa’da patlıyor. İnsanlar artık hazır giyim sektörüne dur demek istiyor.
- Bir tasarımınızı yaratma süreci nasıl işliyor? İlhamdan son ürüne kadar adımları anlatır mısınız?
Her gün bir şeyler karalarım ve yanımda küçük bir not defterim vardır. Ona küçük notlar alırım. Bu bir fikir, bir çizgi ya da bir şekil olabilir.
Öncelikle koleksiyonum için çizdiğimde estetik hatlarımı belirliyorum. Sonra bu hatlar birbirleriyle nasıl iç içe oynar onları belirliyorum. Koleksiyonumun çizimleri hazır olduğunda sonra kalıplarıma başlıyorum. Bu etap benim için en sosyal etap. Çünkü kalıplarımı arkadaşlarımın üzerinde denemeyi seviyorum ve neyi değiştirmeye gerek olduğuna öyle karar veriyorum. Daha sonra ki etaplar marketing ile ilgili. Fotoğraf çekimleri yapılıyor, dergilerle çalışma derken koleksiyon butiklerde yerini alıyor.
‘Gelecek çok güzel ve zahmetsiz olacak’
- Bir modacı olarak, teknolojinin moda dünyasındaki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Teknoloji ve moda aslında birbirine çok benzer. Teknoloji gibi moda da sürekli yeni ürünler sunuyor ve yeni ürünlerin arasında benzerlikler trendleri belirliyor.
Bu yeniliklerin en belirgin özelliğini kumaş imalatında görebilirsiniz. Her sezon yeni kumaşlar icat edilir. Ama asıl değişiklik, benim gibi genç tasarımcılar daha kolay görünür oluyorlar sosyal medya üzerinde. Bu da sektörü aslında istikrarsızlaştırıyor ya da belirsizleştiriyor.
Yeni teknolojilerde ilgimi çeken son uygulama, herhangi bir ürünü sizin kafa ve morfolojinizle gösteriyor ve sizin ürünü denemenize gerek kalmıyor. Gelecek çok güzel ve zahmetsiz olacak.
KitaptanSanattan.com / Elif Doruk
Yaralandığınız Yerden Çiçek Açarsınız – Etingü Dönmez Durgun yazdı…