İrlandalının birisi büyük kıtlık günleri İrlanda’dan ailesini bir tekneye yükleyip yelken kürek yeni kıta, yeni dünya Amerika’ya gidiyor. Rıhtıma yaklaştıklarında soruyor.
–Burada hükümet var mı?
– ‘Var.’ diyorlar.
– ”İyi o zaman ben muhalifim” diyor. ”Muhalif olmak iyidir.”
Sanatçı en iyiyi arayandır. En güzeli bulmaya adar hayatını. Ütopyaların peşinden gidendir. Çünkü güzellik sanatçıların ellerinde filizlenir. Bu güzelliği arayış yolculuğunda, eleştirir, sorgular, karşı koyar. Kim iktidar olursa olsun karşısında durur. Çünkü sanatçı ve aydın olmak bunu gerektirir. Halkına, gelecek kuşaklara rol model olmak zorundadır. Dik durur. Çünkü halk ona doğruları söylemesi için bu payeyi vermiştir. Artık o çağları yarıp gelen ve otoriteye kafa tutan bir ozandan başkası değildir. Diz çökmez. Çökerse Divan Edebiyatı gibi sarayın dışına çıkamaz. Saraya hapsolur. Halka türkü söyler o halkın anlamadığı bir sürü kelimeden bir araya gelmiş duygusuz şiirler…
Şener Şen müthiş bir aktördür. Yurt dışında olsaydı çok önemli bir star olabilirdi. Çok severiz. Sıcak, samimi, içimizden biri. Bakıyorum insanların paylaştıklarına, eleştirirken bile bir imtina var bir nezaket gösteriyorlar. Hepimize bıraktığı harika izler var. Hakkını yiyemeyiz.
Ancak ben muhalifim kim iktidarda olursa olsun CHP-AKP-MHP-HDP-TKP-ÖDP vb.
Ben sen ödül alırken üzülmedim. Ne haddime. Keşke tüm ödüller sana verilse yine de yetmez.
Ama bu sokaklarda vurulan, üniversitelerde dövülen gencecik çocukların, taşeron işçilerin, İŞKUR önünde uzun kuyruklar oluşturan umutsuzların, AVM’lerde ki köle düzeninde 5 saat uykuyla çalıştırılan genç kızların, merdiven altı tezgahlarda sigara içmesine bile izin verilmeyen delikanlıların, on üç yaşında hiç bir zaman alamayacakları lüks arabaların altına yatıp, terlerini istüpüyle silen çocukların, daha dirençli ve dolu konuşan yumruğunu vuran sanatçıları görmeye ihtiyaçları var. Çünkü sanatçı iyiyi arayandır. Hayat felsefesi budur. Bize yaşattığın güzellikler için teşekkürler ama realite bu değil. Sadece toplumsal barış diyerek ve tane tane konuşarak yırtamazsın…
Çünkü yetmiş beş yaşında, beyaz saçlı adama en büyük ödülü bu halk verdi. Geri almaz elbet ama bir burukluk oluşur. Bir kırıklık sanki…Mesele Erdoğan, Özal, Kılıçdaroğlu meselesi değil; muhalif olma meselesi….
Lisede okurken bir din hocası vardı…İnek Şaban ismi bizim kutsal aylarımızdan birini kötülemek için özellikle verilmiş diyordu!
Tabi adamın Rıfat Ilgaz‘dan haberi yoktu.
Geçen İŞİD‘li bir terörist de aynı şeyleri söyledi. İnek Şaban ve onun gibi ateistler bize kötülük yaptılar; ahlakımızı çökerttiler dedi…
İşte sanata ve sanatçıya bakış açısı.
Yalan dedim, yalan söylüyorsunuz. Kemal Sunal, Adile Naşit, Münir Özkul, Şener Şen hepsi bizim aileden. Onlar ahlakımızı çökertmek şöyle dursun paylaşım kültürünü, dostluğu, mahalle arkadaşlığını, kutsal olan aileyi ön plana çıkardılar. Onuru yücelttiler…
Şimdi yepisyeni bir fotoğrafa takılıyor gözlerime ve o mahur beste dolanıyor dilime…
Allahım kör et beni
Allahım kör et beni
Aksın gözümün nuru aksın
Bundan böyle kör baksın…
Keşke görmeseydim öyle…
Ulaş Karakaya