Levent Kırca’nın vizyona çık(arıl)mayan “Sarhoşum Gel Beni Al” adlı filmine ilişkin son gelişmeleri, yapımcısı Serdar İbişler ile konuştuk. ‘Kırca’ya vefa borcumu ödedim’ diyen Serdar Bey’in anlattıklarını belgesiyle birlikte kamuoyunun dikkatine sunuyorum.
Veysel Boğatepe / KitaptanSanattan.com
- Bir yıldan fazladır filmin vizyona çıkarılması için mücadele ediyorsun. Bu konuda size destek çıkan oldu mu?
Sizin dışınızda, ailesi de dahil bu konuda ilgilenen olmadı. İlgilenmediği gibi ona karşı tavır aldılar. Oğulcan, babası hayattayken de ilgilenmiyordu ama öldükten sonra babasının emek ve zahmetle açtığı tiyatroyu başkasına devretmekle kalmadı tüm hatıralarını depoya kaldırdı. - Tiyatronun adı “Dora Sanat” olarak değiştirilmiş ve duvardaki fotoğraflar dahil her şey sökülüp götürülmüş.
Daha somut bir şey söyleyeyim; Kırca hayattayken Mars, bize vizyon tarihi vermişti ama öldükten sonra birden düzeysiz, çirkin tavırlar sergilediler. Bunda Oğulcan’ın katkısı yoktur diyemem. Babasına karşı tavırlarını dikkate aldığımda pek de uzak bir ihtimal gibi görünmüyor.
- Filmi kanallara da vermeyi düşünüyordunuz. Bu yönde bir girişiminiz oldu mu?
Evet oldu ancak benzer gerekçelerle karşılaştım. Üstelik dayanağı tutarlılığı olmayan, tamamen kendi ürettikleri gerekçeler. - Ne gibi gerekçeler?
Filmde fazla alkol sahnesi varmış, adı sakıncalıymış falan… Kültür Bakanlığı’nın bana verdiği belgede, sinemada 13 yaş, Tv’lerde ise gece 22:00’den sonra yayınlanabilir diyor. Çelişkiler de buradan başlıyor zaten. RTÜK, izin veriyor ama bunlar RTÜK’ten dolayı sıkıntı yaşarız diyorlar. Ayrıca filmi sizde izlediniz, öyle iddia edildiği gibi alkol sahnesi falan da yok. - Bunlar Levent Kırca’dan daha mı iyi oynuyorlar?
Kesinlikle! En azından Levent Kırca, gerçek yaşamda oynamıyordu. Resmen tescil ettirilmiş filme dağıtım firması (Mars), bu filmin adı hükümete uymuyor, değiştirelim diyebiliyor.Yani filme operasyon yapalım, sansürleyelim ondan sonra vizyona çıkartalım. Zannedersiniz ki bunlar hükümetin denetleme kurulu falan… - Sektörde güçlü olan da Mars Dağıtım ve bu gücü kullanarak kendince sektörü dizayn etmek istiyor.
Mars ile görüşmeler esnasında alay eder gibi “madem çok istiyorsun 30 salonda vizyona çıkartalım” şeklinde düzeysiz bir teklifte geldi. Bu en başta Kırca gibi bir sanatçıya karşı saygısızlıktır. Ama BKM’nin filmleri iş yapsın veya yapmasın uzun süre vizyonda tutuyorlar. Benim gibi özgün, bağımsız film yapanlardan salon parası talep ediyorlar ve bir hafta süre tanıyorlar. Öyle bir tekelleşme söz konusu ki; filmleri kendilerine göre sınıflandırıyor, hangisinin iş yapıp yapmayacağına masa başında karar veriyorlar.
- Ayrıca salon parası mı talep ediyorlar?
Bahaneler bitmiyor ki, bir de ekonomik gerekçeleri var. Benden salon başı 600 dolar para istediler. Örneğin; Yılmaz Erdoğan’ın “Ekşi Elmalar” filmi 440 salonda gösterime girdi ama bekleneni vermedi. Bu filmin sırf salon maliyeti 264 bin dolar eder. Peki bu tutarda bir senet imzalandı mı, bunu belgeleriyle kamuoyuna açıklayabilirler mi?
- BKM, Mars Dağıtım da etkili mi demek istiyorsunuz?
Aralarındaki ilişkiyi bilemem ama benim filmime bahane üreten Mars, BKM’nin iş yapsın veya yapmasın tüm filmlerini en az 4 hafta vizyonda tutuyor ve hatta vizyon tarihi almış filmlerin tarihini değiştirerek BKM’ye öncelik tanıyor. Yani sizinle senet imzalıyorlar sonra da senet tahsilatı yapıyorlar.
- Kültür Bakanlığı’ndan senaryo veya proje desteği aldınız mı?
Müracaat ettik ama destek çıkmadı ama bunda da tuhaflık var. Atatürk ve Cumhuriyet’ten ödün vermeyen Kırca’nın filmine destek verilmiyor ama Atatürk ve Cumhuriyet değerlerinin sloganlaştırıldığı “İftarlık Gazoz” adlı filme destek veriliyor.
- Sonuç olarak Levent Kırca’ya karşı iki yüzlü bir politika mı yürütülüyor?
Kırca’ya karşı iki yüzlü politika yürüttükleri uydurma gerekçelerinden belli.
Yani ölüsünden bile korkuyorlar ama o artık yok! Diğer usta sanatçılar gibi bir Levent Kırca’nın gelmesi de mümkün değil.
- Bu aşamadan sonra nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz?
Şimdilik beklemeye aldım. Çünkü, izin belgem olmasına rağmen dağıtımcılar Hükümeti, TV’ler ise RTÜK’ü bahane ederek filmin seyircisiyle buluşmasını engelliyorlar.
Veysel Boğatepe / KitaptanSanattan.com