Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

Lev Troçki’nin İstanbul Günleri – Şeref Umut Ersop yazdı…

Özet :

1917 – 1918 yılları içinde Çarlık Rusya’sında yaşanan Bolşevik Devrimi’nin iki numarası ve Kızıl Ordu’nun mimarı Lev Davidoviç Bronstein ( Trotsky ) Şubat 1929 yılında Josef Stalin ile giriştiği iktidar mücadelesini kaybedince kendisi için sürgün edilme kararı verilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün sunduğu şartlar doğrultusunda Türkiye’ye sürgün yolculuğu başlamıştır. Sürgün duraklarından birisi Lev Troçki’nin kendi deyimiyle vizesiz gezegen İstanbul olmuştur.  İstanbul’da Tokatlıyan Otel ve Büyükada’da yaşadığı 4 yıl içinde kendisini makale ve kitap yazmaya vermiştir. Büyükada’da, Hayatım (My Life)  Otobiyografisini ve Rusya Devrim Tarihi isimli kitaplarını yazmıştır. Bunaldığı dönemler olduğunda ise Haralamblos ile balık avına çıkmıştır. 17 Temmuz 1933 yılında kendi isteği ile Büyükada’dan ayrılmıştır.

GİRİŞ

İstanbul önce Bizans İmparatorluğu’na 470 yılın ardından Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmaktadır. 1918 yılında esir bir şehir halini alan İstanbul adeta kentsel açıdan bir mücevherdir. Marmara Denizi İstanbul’un iki yakasını birbirinden ayıran özellikle İstanbul’u İstanbul yapan nadide özelliklerden biridir. Marmara Denizi, Çanakkale Boğazı ile Ege’ye, İstanbul Boğazı ile Karadeniz’e bağlanmaktadır. Marmara Denizi, karalar içine belirgin bir şekilde sokulmasıyla girintiler, koy ve körfezler oluşturmaktadır. Bu girintiler arasında özellikle İzmit, Gemlik, Bandırma ve Erdek körfezleri görülmektedir. Daha engebeli bir özellik taşıyan bu körfezlerin önünde Prens Adaları veya bilinen diğer ismi ile ( Kızıl Adalar) yer almaktadır. Prens Adaları Tarih boyunca Demonisia (Cin Adaları), Demonesca (Ruh Adaları), Les Iles Des Princes (Prens Adaları), Papadonisia (Keşiş Adaları), Iles Des Saints (Evliya Adaları), Propontidas (Marmara Adaları), Kalkhedon (Kadıköy) Adaları, Bahtiyar Adaları, Halka Adalar ve Kızıl Adalar olarak adlandırılmaktadır. Adalar, aslında Kocaeli Yarımadası’ndan ayrılmış dokuz üyeli bir takımadanın parçalarıdır[1]. Bu Adalar, Tavşan ve Çullukları ile meşhur olan Tavşanadası (Neandros ), Kaşıkadası ( Pita) , Sivriada, Yassıada, Kınalıada (Proti), Burgazada (Antigoni),  Sedefadası (Terebintos),  Heybeliada ( Halki ), Yunan vatandaşların Prinkipo diye andıkları Büyükada görülmektedir.  Bu takım Adalar içinde en büyüğü Büyükada’dır.[2] İstanbul Adalarına, Kızıl Adalar denmesinin asıl nedeni Adalar arkot ve kuvarsitlerin, toprak ve kireç tabakalarına karışarak işlenmesi nedeniyle vitaminli toprak olarak kızıla boyanmasındandır.

Marmara Denizi ve Adalar bu güzelliklerinin yanında yüzyıllardır sürgün yeri olmaktadır. Krala itaat etmeyen prenslerin ve prenseslerin sürgün edilmesi ile başlayan bu sürgünler Adaların Prens Adaları olarak bilinmesini sağlamaktadır. Kralla ters düşen emeklilik dönemlerini burada geçiren ya da yedikleri sürgün edilme cezaları nedeniyle Adalara gönderilen din adamları nedeniyle Adalar Keşişler Adası olarak bilinmektedir. Batı dillerinde Prens Adaları adıyla tanınan 9 Ada grubu içinde bunların en büyüğü Büyükada’dır. Marmara Denizi üzerinde Dragos ile Çınarcık hattı ve Dragos ile de Kartal hattını birbirine bağlamaktadır. Büyükada, İstanbul ve Anadolu sahillerine en yakın konumda olan Ada’dır. Yüzölçümü yaklaşık 5 buçuk kilometre kare en uzun noktalarının arası ise 5200 metredir. Büyükada doğuda Sedef Adası batısında da Heybeliada ve Tavşan Adası’na komşuluk etmektedir. Osmanlıca kaynaklarda Ada’nın adı Ada-yı Kebir olarak geçmektedir.

Daha sonraları halk arasında Büyükada denmektedir. Rum vatandaşlar ise Prinkipo demektedir. Büyükada’da 569 yılında Doğu Roma İmparatoru II. Justinianus’un burada bir saray yaptırmasıyla Prens Adası olarak bilinir. [3] Büyükada’nın önemli bir yapısıda İngiltere Konsolosu Paul Hampson’un oğlu Charles Edward Hampson’a ait 3 katlı bahçeli özel iskeleli yazlık köşküdür. Büyükada’nın diğer önemli yapıları arasında Mizzi Köşkü, Meryem Ana Kilisesi, Ayios Demetrios Kilisesi, Lala Hatun Kilisesi, Hesed Avraam Sinagogu, Kadınlar Manastırı, Hamidiye Camii, Rahibe Kayası, Yüce Tepe Manastırı, Büyükada Rum Yetimhanesi bulunmaktadır.[4]

Tokatlıyan Otel

İstanbul Beyoğlu balık pazarı içinde, Üç Horan Ermeni Kilisesi Vakfının düğün, davet ya da cenaze merasimlerinde balık pazarının içinden  geçerek gelen misafirlerin balık kokmasını önlemek ve üstlerini değiştirebilmeleri veya konaklamaları için vakıfa ait binası bulunmaktadır. Beyoğlu’nda iki ayrı pasta ve şekerleme dükkânı bulunan dönemin ünlü işletmecisi 1883 yılında Tokat’tan gelip İstanbul’a yerleşen Ermeni asıllı Mıgırdıç Tokatlıyan’a Üç Horan Ermeni Kilisesi Vakfı bu binayı teklif etmiştir. Adı sahibine hitaben Hotel M. Tokatlıyan olarak değişmiştir.[5] Bazı semt sakinleri sahibinin isminden dolayı otele Mıgırdıç’ın Evi demişlerdir. İstanbul’da iki otel bulunmaktaydı biri Pera Palas Oteli, diğeri M..Tokatlıyan’a ait Tokatlıyan Oteli’dir. İstanbul’un şehir tarihinde 2. lüks oteli olan Tokatlıyan 160 odalı, İstanbul’un ilk kaloriferli ısıtma sistemini kullanan, önceleri tuvaletleri dışarıda olan daha sonraları Avrupa’da olduğu gibi tuvalet ve banyoları odalara alınan, elektrikli asansörü ilk defa kullanan, girişinde yelpaze   görünümlü büyük boy cam tavanı bulunan bir oteldir.  Ayrıca pastane ve kafeleri ile İstanbul ve Beyoğlu’na değişik hava katan lokantasıyla İstanbul’un yemek kültürüne katkılarda bulunan dönemin eğlence hayatında düğün, nişan  ve türlü davetlerde yer alan o dönem toplantıların ve  eğlencenin merkezi olmuş bir yerdir.

Özelikle yurt dışından çeşitli gezi tur acentalarının gelmesiyle iki otelin arasında rekabet yarışı baş göstermiştir. Mıgırdıç Tokatlıyan Tarabya’da yazlık otel şubesini açmak istemiştir.  1914’ten beri faaliyet gösteren ama yangında yok olan 120 odalı Petala Oteli satın almıştır. Adını Tarabya Tokatlıyan koymuştur, müdürlüğüne damadını getirmiştir.[6]

Lev Davidoviç Bronstein (Troçki) Kimdir?

Lev Davidovich Bronstein’nın bir çok kaynakta ismi Leon ya da Lev olarak geçmektedir. Aslan ve Aslan Yürekli anlamına gelmektedir. 7 Kasım 1879 ( Rusya eski takvimine göre 28 Ekim 1879)  tarihinde Ukrayna’nın Kirovograd Oblast bölgesine bağlı Yanovka isimli köyünde dünyaya gelmiştir. Doğduğu yıl Çarlık Rusya’sında o dönem Terörcü bir parti olarak bilinen Narodonya Volya’nın  Çar II. Aleksandr’ın  aracına  bombalı saldırı  yapması  sonucu  II. Aleksandr’ın öldürülmesine denk gelmektedir. Babası Musevi bir aileden gelirken annesi ise orta sınıf bir ailenin kızı olup dindar bir Musevi inancı ile büyütülmüştür. Annesi Anna Bronstein Babası ise David Leontyevich Bronstein’dir.  Amcası ise zengin fabrika sahiplerindendir ve döneminin Burjuvası olarak bilinmektedir.[8] Babası David Leontyevich ağır hasta olan eşi Anna Bronstein’ı tedavi ettirmek için çabalamıştır. Eşi Anna’yı Almanya’ya tedavi için götürdüğü zamanlarda Viyana’da 1905 devriminde önemli yer tutan oğlunun mitinglerini en arkada izlemiştir. Babasının annesine gösterdiği hassasiyet ve sevgisi Lev Davidovich Bronstein’de kadınlara olan iyi yaklaşımını olgunlaştırmaktadır. Daha sonra ailesi ile yaşadıkları nedeniyle devrimde kadın hareketinin temellerini kafasında şekillendirmektedir.1898 yılında Güney Rusya İşçi Birliğini kurmuştur. 1898 yılının Ocak ayında yanında önemli evrak ve belgelerle tutuklanarak Ukrayna’nın Herson Hapishanesine gönderilmiştir.[9] Burada günlerini Fransızca ve Almanca lisan eğitimi sayesinde çeşitli dillerde karşılaştırmalı şekilde satır satır okumalar  ile  kendini  ayet  ve  incil okumaya vermiştir. 1900 yılında Sibirya’ya gidebilmek için hapishanede kendisi gibi politik suçlardan Sibirya sürgünü ile cezalandırılan Aleksandra Sokolovskaya ile evlenmiştir. Bu evliliğinden Yakutistan’ da Zina ve Nina isminde iki kızı dünyaya gelmiştir.  10 Şubat 1929’da Sovyetler Birliği’nden kovularak İstanbul’a sürgün edilmiştir. Troçki, İstanbul’a sürüldüğünde başlangıçta Stalin ile Atatürk’ün kendisini öldürmek ya da Beyaz Ruslara teslim etmek konusunda anlaştığını düşünüp telaşlanmış İstanbul Valiliği’nden gelen teminat ile endişeleri yatışmıştır. Büyükada’da bir ev kiralayan Troçki dört yıl boyunca Türkiye’de yaşamıştır. Bu süre boyunca hem Türk polisi hem de gönüllü Troçkistler tarafından korunmuş, vaktini dünyanın her tarafında yaşayan Stalin muhalifleriyle mektuplaşarak, siyasetle uğraşarak ve Avrupa ülkelerinden vize almaya çalışarak geçirmiştir. Otobiyografisini yazdığı Hayatım adlı eseri de bu dönemde kaleme almıştır. Faaliyetlerinin bir sonucu olarak 20 Şubat 1932’de Sovyetler Birliği vatandaşlığından çıkarılmıştır. Büyükada’da uzun süre kalan Troçki Danimarkalı komünistlerin daveti üzerine 14 Kasım 1932’de Kopenhag’a doğru yola çıkmıştır. Burada bir konferans vermiş ancak oturma izni almayı başaramayınca 12 Aralık 1932’de Büyükada’ya geri dönmüştür. Türkiye’de geçirdiği sürede 1917 Devrimi’nin tarihini anlatan Rus Devriminin Tarihi adlı kitabını yazmıştır. 1933 yılında Almanya’da Hitler’in iktidara gelmesi üzerine yeni bir siyasi yapı kurulması için çalışmalara başlamıştır. 1940 yılının Mayıs ayında  Meksika’da evine yapılan silahlı bir saldırıdan kurtulmuştur.  Kısa bir süre sonra 20 Ağustos 1940’ta öğleden sonra çalışma odasında Ramon Mercader adlı bir Sovyet ajanının buz baltalı saldırısında kafatasına aldığı yaralar nedeniyle ertesi gün öğlen saatlerinde 21 Ağustos 1940 yılında Meksika’da vefat etmiştir[10]

Troçki ’nin İstanbul’a Yolculuğu

Troçki Sovyet Rusya’dan 1928 yılında gönderilmiştir ve Troçkist gruplar ile irtibatını hiç koparmamıştır. Stalin’in, Troçki’nin tasfiye ricası Türkiye Hükümetine geldiğinde: Türkiye’nin 1925 yılında Sovyet Rusya ile yapılan dostluk anlaşması ve Troçki’nin Savaş komiserliği görevi esnasında Kurtuluş Savaşı’nda Türkiye’ye yardımlarının dokunması, silah sevkiyatında rol alması nedeni ile Başbakan İsmet İnönü ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa’nın haberdar edilmesi sağlanmıştır. Mustafa Kemal Paşa Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’a Troçki’nin siyasi mülteci olarak Türkiye’ye kabul edilebileceğini ancak Rusya’ya bazı şartların sunulmasının gerekliliğinden bahsedilmesini istemiştir. Türkiye Cumhuriyeti görüşmelerden sonra Troçki ve ailesini sağlık problemleri için vereceği bir vize ile misafir edebileceğini söylemiştir. Türkiye’ye gönderilme fikri üzerine Troçki sürgüne gönderilmekten çok ölüme gönderildiğini ve elbirliği ile ölümünün Türkiye’de sağlanacağının düşüncesine kapılmıştır. Troçki ve ailesini getiren özel tren 13 Şubat gecesi Odessa’ya varmıştır. Burada Odesa limanından kalkışlı Kalinin Vapuruna transfer edilmek istenmişlerdir. Kalinin Vapuru’nun limanda kalması üzerine Troçki kafilesini götürecek başka bir gemi hazırlanır ve önlem olarak geminin önüne buz kıracağı takılmıştır.[11] İstanbul’da  Emniyet güçleri hazırlık yapmış ve önlemlerini almıştır. Bu hazırlıklar bir hafta sürmüştür. İstanbul Polis Müdürlüğü’ne Binbaşı Şerif Bey getirilmiştir. Şerif bey İçişleri Bakanlığı tarafından özellikle mütareke döneminden beri İstanbul’da yaşayan Beyaz Ruslar  hakkında  özel eğitilmiş birisidir. Şerif Bey, Troçki gelmeden evvel İstanbul’da gizli yapılan operasyonlarla suikast yapacak ya da yapabilecek kapasitede olan  Beyaz Rusları belirleyerek ülkeden ayrılmasını sağlamıştır. İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın 4 Şubat 1929 tarihinde  İstanbul Belediyesi ve İstanbul Valiliği’ne yazı gönderdiği ve yazıda vurgulanan konu ise Troçki’nin İstanbul’da kaldığı süreçte güvenliği ile ilgili alınacak tedbirler ile ilgilidir.

Ayrıca gönderilen yazıda: Sabık Harbiye Komiseri Troçki, Leon Sedov namı müstearı (takma ismi) ile karısı Natalia Sedova ve oğlu Lev Sedova ile İstanbul’a gelmek üzere 23.1.1929 tarihinde kendisine vize verilmesi uygun görülmüştür. Kendisinin bir suikasta vukuuna mani tedbirler alınmalıdır, denilmektedir.

Lev Troçki'nin İstanbul Günleri - Şeref Umut Ersop yazdı...
Tokatlıyan Otel yelpaze görünümlü cam tavanı ve İstiklal Caddesi 1930’lar

Tokatlıyan Otel Günleri

Büyükdere limanı iskelesinde pasaport işlemleri hemen tamamlanmıştır.[12] Kafileyi almaya gelen Sovyet Konsolosluğu’nun arabasına binerek yakın mesafedeki İstiklal Caddesi Rusya Konsolosluk binasına götürülmüşlerdir.[13] Troçki ve ailesinin ülkeye adım atmasıyla birlikte İstanbul Polis Müdürlüğü’nün hazırladığı özel koruma ekibi görev almaya başlamıştır. 1929 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün  az personeli olmasına rağmen Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle özel koruma ekibi kurulmuştur. Türk koruma ekibi göreve başlayarak Rus kafilesi ile yolculuk yapmışlardır.[14] Rusya Konsolosluğu’nda güvenlik gerekçesi ve Konsolosluk içinde önemli bir sürgün liderin olmasının Konsolosluğun itibarını zedeleyeceği düşüncesi ile Troçki ve ailesi Tokatlıyan Otel’e getirilmiştir. Türk polis teşkilatının üstün hizmetleriyle 8 Mart gecesi sabaha karşı otelin 68 numaralı odasına M.Zadef ismi ile gizli misafir statüsünde kayıt olmuştur. Natalia Sedova, oğlu Lev Sedova‘da yanlarında  kendi korumaları ile birlikte 67 ve 70 numaralı  odalara gizli misafir statüsünde giriş yapmışlardır.[15]

İstanbul’da Beyaz Rus mültecilerin olması ve güvenlik gerekçesi ile Troçki ve ailesinin emniyeti arttrılmıştır. Tokatlıyan Otel’in lobi, pastane ve lokantasında sivil emniyet görevlileri görev alırken Troçki’nin odasının bulunduğu katta ve odasının önünde korumaları yerlerini  almıştır. Troçki öncelikle basın toplantısı yapma kararı almıştır. Bunun üzerine Basın mensuplarını Tokatlıyan Otel’deki odasında ağırlayacağını söylemiştir. Basın toplantısına başlamadan evvel basın mensuplarından odasının camlarının küçük olduğundan, perdelerinin ise doğru düzgün açılmadığından bahsetmiştir.. Toplantının devamında Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere kendisinin İstanbul’a gelmesinde emeği olan herkese teşekkür etmiş ve Türklerin İstiklal Harbi’nde omuz omuza çalıştıklarından bahsetmiştir. Basın toplantısına dönemin ünlü muhabirleri katılırken Türkiye’den katılan muhabirlerden biri Vala Nurettin, Diğeri Cumhuriyet Gazetesi baş muhabiri Namık Bey’dir Troçki zamanla İstanbul’a alışmıştır. Troçki ve ailesi İstanbul gezisi yapmak istemesi üzerine  İstanbul’da adeta kuş uçurtulmamış. Troçki ve ailesine önlem alındığı belli edilmemiştir. Troçki İstanbul’da gezmek istediğini İstanbul Emniyet Müdürü Şerif Bey’i arayarak birebir söylemekteydi. Troçki ve ailesi Boğazda Tekne Turu yapmışlardır.

Troçki ve ailesi ayrıca Arnavutköy, Bebek, Ortaköy, Babı – Ali, Gülhane, Aya Sofya, Eyüp Sultan Türbesi ve Camii gezmişlerdir. Bu gezintilerinin çoğalması tedbir almakta olan İstanbul Emniyetini zora sokmaktaydı. Halk içinde sürekli gezmek hem suikaste davet çıkarmak demekti. Ayrıca personel sayısı olarak kısıtlı olan Polis Teşkilatını zorlamaktaydı. Bu nedenle Troçki’nin İstanbul merkezinden uzakta olması kararlaştırıldı. Troçki ve ailesinin o dönemler İstanbul’a uzak olan bir  balıkçı köyüne transferi sağlandı.

Troçki Büyükada’da

Troçki Büyükada’ya ilk ayak bastığında burayı sessiz, sakin ve havası temiz bulduğu için hayranlığını gizleyememiştir. Bu Köşk için Natalia Sedova : “eskiden Lev Davidoviç’in koruyup sevdiği eski hava subayı, GPU ajanlarının gözde muhbiri sayesinde bu güzel yerde oldukça viran bir köşk bulduk.” demektedir.[17] Troçki ailesi Köşkte evin güvenliğini tehlikeye atmadan Natalia Sedova’ya yardım edecek birini düşünmüşlerdir. Büyükada’da zorlu ev işlerinde mahallelilere yardımcı ayarlayan Kiryo Niyarkos bulunmaktadır. Bay Kiryo İmbroslu, Gökçeadalı,  Rum bağcılıktan fazla para kazanmak ve bulundukları yerden uzaklaşmak isteyen genç kızları evlere aşçılık, temizlik, dadılık vb. işler için önerip yerleştirmektedir.[18] Kiryo Efendi ile irtibat sağladığı düşünülen İstanbul Emniyeti’nden Büyükada’lı bir Başkomiserin yardımı ile Troçki’nin evine Kalyopi isimli güvenilir bir Rum kadın görevlendirilmiştir.[19] Kalyopi’nin Köşkte hem hizmetçilik hem de aşçılık yapması planlanmıştır. 1929 yılında Büyükada’da Köşkün yardımcısı ve aşçısı olan Kalyopi’nin uzak akrabası olup yanına gelen ve her  geldiğinde Troçki’nin yanından ayrılmayan  onunla oyunlar oynayıp kucağından inmeyen bir çocuk vardır. Bu çocuk ile Troçki Köşkün bahçesinde  karşılıklı maç yapmaktadır. Troçki torunu Sieva’dan asla ayırt etmez onu torunu  kadar çok sevmiştir. Bu çocuk Büyükada Hamam Sokak 13 numarada yaşayan 1900’lü yılların başında Arnavutluk’tan Büyükada’ya göçen bir ailenin 10 çocuğundan biridir. 22 Aralık 1925 yılı doğumlu 6-7 yaşlarında şirin, afacan, güler yüzlü bu çocuğun ismi Eleftherios’tur.[20]  Küçük Eleftherios’un isminin karşılığı Türkçe olarak özgürlük demektir. İsminin özgürlüğü çağrıştırması Troçki’nin daha çok dikkatini çekmiştir.

Troçki sürekli nöbet tutan ve devriye atan polislerin nöbet vardiyaları ve ihtiyaçları ile özel ilgilenmiştir. Troçki Köşkü korumakla görevli polislerle toplantı yapmak istemiştir. Yapılan Köşk toplantısı titizlikle çalışan korumalarla tanışma ve  birbirlerine ısınma olarak görülmüştür. Türk koruma  biriminin komiseri ve koruma  grubu  bu görev için özel seçilmiştir. Türk koruma ekibinin amiri, yabancı dil olarak çok iyi Rusça, az şekilde Fransızca bilen Ömer  Efendi’dir.  Köşkte yaşayanların  Türk yetkililerle ilişkileri asla bozuk olmamıştır. [21]  Troçki Hayatım adlı biyografisini yazmaya burada başlamıştır. Köşkte kapalı kaldığı dönemlerin fazlalaşması nedeniyle bunalmaya başlamıştır. Troçki hava değişikliği olması adına denize açılmak istediğini Türk yetkililere iletmiştir. Bu istek Türk makamlarca kabul edilmiştir. Türk yetkililerce Büyükada’yı ve Marmara Denizi’ni iyi bilen balıkçıya ihtiyaç duyulmuştur. Emniyette  aynı Köşke gelen marangoz ve Kalyopi konusunda olduğu gibi Ada’nın Türkler ile iyi anlaşan Rumlarından ve Rusça bilmeyen konulara uzak olan Davula Haralamblos Türk yetkililerce bulunup Troçki’ye kabul ettirilmiştir.[22] Sovyet bayrağını andıran, turuncu renk olan deniz içinde yüzmekten çok uçar gibi görünen balık kırlangıç balığıdır.[23] Kırlangıç balığının özellikleri Troçki’yi bu balıkla ilgili araştırma yapmaya balık ve avlanması hakkında makale yazmaya itmiştir. Troçki özellikle motorda bir tüfek bulundurmuştur. Amaç devasa balıklara karşı güvenliğini sağlamak ve denizin ortasında olabilecek suikastten korunmaktır.

Bu arada kızı Zina ve oğlu Sieva İstanbul’a gelmişler ve 9 ay yaşamışlardır. Troçki’nin torunu Sieva’nın İstanbul’da kaldığı süre içinde okula gitmesi için Türk hükümeti devreye girmiştir ve Sieva Büyükada’da bulunan Rum okuluna  yazdırılmıştır.[24]

1933 yılı içinde Kopenhag gezisi sonrası Büyükada ziyaretçi akınına uğramaya başlamıştır. Büyükada’da oluşan  yabancı ziyaretçi akını üzerine Troçkistler’in içine sızacak olan Stalinst bir suikastçının gelebileceği  düşüncesi üzerine Köşk güvenliği İçişleri Bakanlığı tarafından uyarılmıştır. Korumaların vardiya sürelerini ve nöbetçi sayılarını arttırması istenmiştir.

1 Mart gecesi Kalyopi Köşkteki herkesin banyo yapabilmesi için su ısıtıcısını açmıştır. Gecenin ilerleyen saatlerinde en son banyoya giren Natalia Sedova’nın su ısıtıcısını açık unutması nedeni ile elektrik kaçağı sonucu yangın çıkmıştır.[25] Troçki kendisine suikast olabileceği düşüncesi ile Köşkten çıkmamış ve dumandan zehirlenmeyi göze almıştır. Kendisini yangından İstanbul Kaymakamı çıkartmıştır. Köşkün korumaları yangına müdahale etmişlerse de büyümesine engel olamamışlardır. Arap İzzet Paşa (Ilyasko) köşkünde olan herkes Savoy Otel’e götürülmüştür. Troçki Savoy Otel’de kalmayı istemişse de kendisine otelde kalamayacağı söylenmiştir.  Moda’da Şifa sokakta bahçeli bir evde kalmışlardır. Burada da torunu Sieva kibritle oyun oynarken arka bahçede yangın çıkartmıştır. Troçki Büyükada’yı özlediği için tekrar kendisinin Yanaros köşküne transferi sağlanmıştır. 1933 yılı Ocak ayında Berlin’de verem tedavisi için bulunan büyük kızı Zinayda Volkova (Zina) kendisini odasına kapatıp gaz musluklarını açarak hayatına son vermiştir.

17 Temmuz 1933 günü öğleden sonra Büyükada Köşkün iskelesine bir sandal yanaşması ile Büyükada’da hareketlilik başlamıştır. 17 Temmuz akşam 18.00’de İstanbul kalkışlı Marsilya gidişli Bulgaria isimli İtalyan şilebine Troçki ve eşi bindirilmiştir.[26] Türkiye’den ayrılmışlardır.

SONUÇ

Rusya’nın köklü değişiminin başrollerinden biri olan Lev Davidoviç Bronstein Trotsky (Troçki) devrimin bir numarası Lenin’in 1924’te ölümü sonrası Stalin ile iktidar mücadelesi sonrası, eşi Natalia Sedova ve büyük oğlu Leo Sedova ile birlikte başka bir isim ve pasaport ile İstanbul’a sürgüne gönderilmiştir. Troçki’nin Türkiye’deki yaşamı sakin ve dengeli geçmiştir. Troçki  ömrünü verdiği  ve bir çocuk gibi doğumunu sağlayıp büyüttüğü  Sovyetler Birliği’nin vatandaşlığından çıkarıldığını Büyükada’da öğrenmiştir. Troçki Büyükada’da balıkçılığın yanı sıra kitap ve makaleler yazarak zaman geçirmiştir. Troçki’nin çıkan yangına kadar yaşadığı Arap İzzet Paşa Köşkü diğer bilinen ismi ile Ilyasko Köşkü yangın sonrasında zarar görmüştür. Yangından sonra taşındığı ikinci köşk olan Yanaros Köşkü’de şu an bir aile tarafından kullanılmaktadır. Büyükada’daki iki evinde Turizme kazandırılması yerinde olacaktır. Ayrıca İstanbul’da konakladığı Tokatlıyan Otel şimdiler de İşhanı ve Pasaj olarak kullanılmaktadır. Eskisi gibi 5 yıldızlı otel olarak kullanılması ya da müze olarak değerlendirilmesi yerinde olacaktır.

Şeref Umut ERSOP

KAYNAKÇA

Adalar Dünden Bugüne  İstanbul Ansiklopedisi, Tarih Vakfı Yay. İstanbul,1993,Cilt.1

Albukrek, Viktor, Bir Zamanlar Büyükada (1931–1961) Anıları, Adalı Yayınları, Dördüncü Basım , İstanbul , 2021

Bakar, Bülent, Beyaz Ruslar Esir Şehrin Misafirleri, Tarihçi Kitabevi, İkinci Basım, İstanbul, 2015

Bozkurt, Nur Deniz Kabil , Büyükada Rum İlkokulu Restorasyon Projesi,  İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Fakültesi, Mimarlık Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2018

Coşar, Ömer Sami, Troçki İstanbul’da, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Beşinci Basım İstanbul, 2020

Deleon, Jak, Büyükada Anıtlar Rehberi, İngilizce Çev. Priscilla Mary Işın ve Jak Deleon,  Remzi Kitabevi, Birinci Basım, 2003

Deutscher, Isaac, Kovulan Sosyalist Troçki (1929 -1940 ), Çev. Rasih Güran, Alfa Yayınları, Birinci Basım, 2017

Heijenoort, Jean Van , Büyükada’dan Meksika’ya Troçki ile Sürgünde, Çev. Cengiz Alğan, Özne Yayıncılık, Birinci Basım, İstanbul, 1999

Libertus, Argus, Cumhuriyet Döneminde Büyükada’nın İktisadi ve Sosyal Tarihi, Açık Hava Felsefe Kitaplığı, İstanbul, 2008

Serge, Victor, Troçki’nin Hayatı ve Ölümü , Çev. Bülent Tanatar, Yazın Yayıncılık,  Birinci Basım, İstanbul,  2021

Troçki, Lev, Hayatım,Çev. Müntekim Öçmen, Yazın Yayıncılık, İkinci Basım, İstanbul, 1999

Tuğlacı, Pars, Tarih Boyunca İstanbul Adaları ,Say Yay. İstanbul , 1995, Cilt 1

[1]Pars Tuğlacı, Tarih Boyunca İstanbul Adaları ,  İstanbul, Say Yay. , 1995, c. 1 s. 150

[2]“Adalar “,  Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi ‘ Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul, 1993, c.1, s. 65 -67

[3] Argus Libertus, Cumhuriyet Döneminde Büyükada’nın İktisadi ve Sosyal Tarihi, Açık Felsefe Kitaplığı, İstanbul, 2008, s. 18

[4] Jak  Deleon, Büyükada Anıtlar Rehberi ,  Remzi Kitabevi, İstanbul , 2003 ,  s. 45

[5] Murat Hanilçe ,“ Mıgırdıç Tokatlıyan, Tokatlıyan Otelleri, Gazinosu ve Lokantası Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi Belgelerine Göre ”,  Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi 2019, Cilt 8 Ek Sayı.1:   1367 – 1390,  s. 6.

[6] Sinan Özedincik ,  https://www.sabah.com.tr/magazin/100-yillik-tarihi-otel-yeniden-basrolde-2337601  , 04 / 08 / 2024; Günümüzde  Tarabya sahilindeki Büyük Tarabya Oteli , 1960 ve 1970 yıllarında  Yeşilçam’da çeşitli   filme  konu olan oteldir. Günümüzde Grand Tarabya Oteli olarak bilinmektedir.

[7] Tokatlıyan Otel yelpaze görünümlü cam tavanı ve İstiklal Caddesi 1930’lar

[8] Lev Troçki, Hayatım, Çev. Müntekim Öçmen, Yazın Yay.  2.Basım, İstanbul, Ekim 1999,   s. 16. ;    Ayrıca Lev Troçki kendi deyimiyle: Kerpiç sazla örtülü bir çatısı ve çatı saçağının altı kuş yuvalarıyla dolu bir evde dünyaya gelmiştir.

[9] Lev Troçki ,  A.g.e ,s. 82 – 140.

[10]Victor Serge , Troçki’nin Hayatı ve Ölümü, Çev. Bülent Tanatar, Yazın Yay. 1.Basım, İstanbul, Nisan 2021                            s. 350 – 353.

[11]Isaac Deutscher, Kovulan Sosyalist Troçki   (1929 – 1940 ) , Çev. Rasih Güran , Alfa Yay. 1.Basım ,  Mart  2017,  s . 17 – 18.

[12] Victor Serge,   A.g.e,  s. 215 – 217.

[13]Günümüzde Beyoğlu Tom Tom Caddesi’nde bulunan Rusya Konsolosluğu

[14] Troçki’nin korunması ile ilgili emniyette özel koruma biriminin oluşturulması, günümüzde Türkiye’ye gelen önemli konukların korunması ile ilgili görev alan VIP Koruma Daire Başkanlığı’nın temelinin atılmasını sağlamıştır. 1920 ve 1929 yılarında TBMM korunması ile ilgili Meclis Koruma Daire Başkanlığı’nın temeli de atılmıştır.  https://www.egm.gov.tr/tbmmkoruma/tarih  04/08 /2024 günü

[15] Bülent Bakar, Beyaz Ruslar Esir Şehrin Misafirleri, Tarihçi Kitabevi,2.Basım, İstanbul, Ekim, 2015,  s. 290.

[16]  Lev Troçki yanında eşi ve korumaları ile Galata Rıhtımında yürüyüş yapmakta.  Faik Şenol Fotoğraf Arşivi, Büyükada Müzesi

[17] Victor Serge,   A.g.e,  s. 215 – 217

[18] Victor Albukrek, Bir Zamanlar Büyükada 1931 – 1961 Anıları, Adalı Yay. 4 Basım, İstanbul, Ağustos, 2021,  s. 42 –  43.

[19] Ömer Sami Coşar, A.g.e,   s. 65.

[20]Günümüzde bilinen adıyla Fenerbahçe takımının Ordinaryüs lakabıyla bilinen futbolcusu Lefter Küçükandonyadis; https://www.milliyet.com.tr/the-others/trocki-unlu-futbolcu-lefteri-kucagina-alip-severdi-5265355   04/08 / 2024günü

[21] Jean Van Heijenoort, Büyükada’dan Meksika’ya Troçki’yle Sürgünde, Çev. Cengiz Alğan, Özne Yay. 1.Basım, İstanbul, Şubat, 1999,   s.  23.

[22]Ömer Sami Coşar, A.g.e, s. 74 – 75. ; Av esnasında fazla tutulan balıklar Büyükada Devlet Hastanesine  hediye olarak verilmiştir.

[23]Jean Van Heijenoort, A.g.e,  s. 16 – 17.

[24]  Büyükada Rum Okulu  Büyükada Maden mahallesinde bulunmaktadır. Okul 1850’li yıllardan günümüze kadar varlığını sürdürmüş ve 1999’da yaşanan Marmara depreminde zarar görmüştür ve Rum Okulu tehlikeli olduğu için kapatılıp yerine başka bir yer tahsis edilmiştir. 1920 yılında okula kayıtlı öğrenci sayısı 401 iken 1950 yılında 200 öğrenci kaydı mevcuttur. Rum ilkokulunda okuyan öğrencilerin anılarına göre,  o dönem Rum ilkokulunda İstiklal Marşı okutulmuştur. Bkz: Nur Deniz Kabil Bozkurt,  Büyükada Rum İlkokulu Restorasyon Projesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri, Mimarlık Anabilim Dalı Restorasyon Programı Yüksek Lisans Tezi, s. 17 – 19.  ; Troçki vefat etmeden, önce 1938 – 1939 yılları arasında Kızı Zina ve oğlu Lev Sedov’un ölümlerinden sonra Sieva’nın velayetini almak için avukatlarını görevlendirmiştir. Bkz. https://www.marxists.org/archive/trotsky/1938/09/custody.htm    04/08/2024 günü

[25] Ömer Sami Coşar, A.g.e, s. 135 – 137.

[26] Jean Van Heijenoort, A.g.e, s. 43.

İş Hayatının Sessiz Sorunu: Presenteizm

Show Comments (0) Hide Comments (0)
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments