Günlerden bir gün isyan edesim tuttu, ben de isyan ediverdim. Bir arabaya atladım ve yola çıktım. Az gittim uz gittim, otoyoldan bölünmüş yola geçtim, köprülere bir servet ödedim, oksijen yuttum karbondioksit soludum, yol radyosundan türlü ezgiler dinledim, karanlık tünellere girdim ferah aydınlıklara çıktım ve sonunda imar barışı sonunda mantar tarlasına dönmüş menzilime vardım. Vardığımda gece yarısını geçmişti ama ne arabam kabağa dönüştü ne de benim üzerimde bir takım elbise vardı. Bagajdan isyan ürünlerini çıkarmak zor oldu. Hiçbir zarar görmemişlerdi. Yol onlara da yaramış Bodrum Aşağı Mazı Köyü‘nün açık temiz gökyüzünden yansıyan yıldız ışıklarında parıldamaya başlamışlardı. İstanbul’un ve Avrupa’nın en doğa dostu okulundan doğanın kucağına yapılan isyan yolculuğunun sonunda Körler İçin Ansiklopedi serisinin ‘Balıklar’ başlıklı işleri yolculuk sonunda dipdiri ve canlı görünüyorlardı.
Balıklar kalıcı ve sürekli sergileme alanına sağ salim vardılar. Şimdi artık Memleketimin en güzel manzaralarının birinde seyircileri ile buluşabilirler.
Müze, galeri ve müzayede üçgeninde sıkışıp kalmış eserlerin aksine balıklar kendilerine en uygun sergileme biçimine kavuştular. Bu bir isyandır. Müze ve galeri sergileme biçiminde halka ulaşamıyor eserler. Halk sanat eserlerine erişemiyor. Eserler depolarda bir avuç koleksiyonerin ilgisine aç bekliyor. Müzelerin kasvetli koridorlarında çocuklarımız gönüllerince yaramazlık yapamıyorlar. Bir avuç galeri onların ilgi alanlarının dışında kalıyor. Müzayedeler zaten eserler için bir mezarlık vazifesi görüyor. Mezar bekçilerinden hiç bahsetmeyelim. Güzel bir tatil köşesi sanat eserine ulaşmak için en görkemli yerdir. Sanat eserlerinin ışığında uyumak, uyanmak, o eserler ile serinlemek, kahvaltı etmek, oyun oynamak, rakı balık yapmak, fasıl dinlemek veya kupa maçı seyretmek çok özel bir etkileşim yolu. İşte bu bir isyandır. Bu isyanı da ben değil balıklar başlattı.
Geçen yıllar boyunca, yaklaşık yirmi yıl, Mazı’da balığa çıkarken, rakı balık yaparken, suyun altında onlara göz kırparken bu anı bekliyorlardı. Yıllar içinde ortaya çıkan mavi sevda en sonunda isyanın gerçekleşmesini sağladı. Bu Mavi Vatan’ın uzantısı Mavi Sanat’ın isyanıdır. Denizi seveceksin. Denizi içeceksin ve onu resmedeceksin ve en sonunda ona kürenin en etkili sergileme yöntemini biçeceksin.
Deniz sanılanın aksine bizim genlerimize işlemiştir. Bir kısrak başı gibi görünen vatan bizi Akdeniz’e kavuşturur. Mustafa Kemal Atatürk ordularımıza ve bize ilk hedefimizi boşuna göstermedi. Akdeniz ve sonrasında okyanuslar bizim her anlamda onları keşfe çıkmamızı bekliyor. Bu keşif Mavi Sanat akımıyla başladı ve sergileme biçimini de kendisi seçti. Bodrum’dan başlaması da sürpriz değil. Mavi Sanat zaten Cevat Şakir ve Bedri Rahmi Eyuboğlu ve ardılları ile çoktan yolunu bulmuştu. Biz bayrağı onlardan devraldık ve devam ediyoruz. Sadece adını yeniden koyuyoruz; MAVİ SANAT İSYANI.
Bilim ve Sanatın halktan kopuk ve birbirinden uzak kalmasına son veriyoruz. Yeni sergileme biçimleri ile sanatı ve bilimi halkın ayağına kadar getiriyoruz ve getirdik. Siz de bu isyana katılın ve yeni sergileme biçimlerinizi bulun. Duvarlar boş kalmasın. Depolar boş kalsın. Müzelerin ve galerilerin tahtı bir sallansın. Belki onlar da bir yol bulur ve halka ulaşmanın keyfini sürerler.
Bu yaz ve her yaz yolunuz düşerse Bodrum Aşağı Mazı Köyü‘nde Kale Pansiyon‘a uğrayın ve bu küçük ve tatlı isyana siz de katılın. Hiç olmazsa tatilinizde duvarlarınız boş kalmasın.
Bülent Bakan