Customise Consent Preferences

We use cookies to help you navigate efficiently and perform certain functions. You will find detailed information about all cookies under each consent category below.

The cookies that are categorised as "Necessary" are stored on your browser as they are essential for enabling the basic functionalities of the site. ... 

Always Active

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

No cookies to display.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

No cookies to display.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

No cookies to display.

Performance cookies are used to understand and analyse the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

No cookies to display.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customised advertisements based on the pages you visited previously and to analyse the effectiveness of the ad campaigns.

No cookies to display.

Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

Haftanın 5 Kitabı (30 Mayıs – 5 Haziran 2016)

Haftanın Dikkat Çeken Kitapları

FROM GRAFFOMAN TO STREET ART – BEDRİ BAYKAM

From Graffoman to Street ArtElbet o meşhur mağaraların duvarlarına ilk çizgileri koyan bir insan vardı. Kadın mı, erkek mi? Bilmiyoruz… Ne kullandı? Kömür mü, kan mı? İşte bütün o genellemelerin ötesinde, Bedri Baykam’ın “Graffoman” adını verdiği o “ilk” sanatçı tabii ki vardı ve diğerlerinin atasıydı. Bu kitapla bir yandan onun gerçekliğine selam dururken bir yandan da mağara resminden bugüne, graffitinin serüvenine dokunan bir rotayla sokak sanatının tarihine uzanıyoruz.

El Castillo’dan Sümer, Roma, Mısır uygarlıklarının yazıyla imtihanına, İkinci Dünya Savaşı’nda ki sessiz isyandan 68 hareketinin sokaklardaki yansımasına, acımasız kutupların duvarı Berlin’den Basquiat’lı, Keith Haring’li, Warhol’lu New York sanat hayatına varıncaya dek, zamanın ve sokağın ruhu Bedri Baykam’ın röntgeninden geçiriyor. Baykam’ın SoHo sokaklarını kendi çizgisinde dize getirdiği 80’lerden bugüne, graffiti ve sokağın unutulmaz izlerini From Graffoman to Street Art’la sürüyoruz.

(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

GERÇEK HESAP BU! – NEJAT İŞLER

Gerçek Hesap Bu!Gerçek hesap bu…

Söze gerek var mı?

“Kendi hikâyelerimizi anlatalım, gerçekleri bizim gibi yaşayanları da anlatmak lazım.”

“Gerçekten istediğim şeyleri yapmak, gerçekten istediğim yerde, gerçekten istediklerimle zamanımı değerlendirmek. Tek isteğim ve halihazırda yaptığım şey bu.”

Söze gerek var.

Gerçek hesap bu!

(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

HANNAH, MICHAEL, DEREK VE GERİ KALANLARIMIZ – ERJE AYDEN

Hannah, Michael, Derek ve Geri KalanlarımızErje Ayden’in 2013 Ekimi’nde gelen vefatının ardından Türkiye’de yayınlanan ilk kitabı…

“Ayden, 1960’larda New York underground yazın dünyasının parlayan yıldızıydı.
Yaşarken efsane olmayı başardı. Sürekli burnunda tüten ve 1950’lerden beri ayak basmadığı Türkiye, onun için hep Gazi Mustafa Kemal’in, Lefterli Fenerbahçe’nin ve Büyükada’nın ülkesiydi. Ama o artık “Büyük Elma”nın insan seli içerisinde yaşam kavgası sürdüren, ünlü ressam, eleştirmen ve şairlerle düşüp kalkan, ruhu kelebek ama kalemi kararlı bir yazardı. Parasızlık, sokak kavgaları, günlük hayatın o zengin sadeliği içinde bazen aşk, bazen seks, zoraki taşınmalar, Janis Joplin, Willem de Kooning gibi ünlülerin yanı sıra Susan, Claire, Peter gibi ünsüzler ve Michael gibi yarı ünlüler, Soğuk Savaş’ın siyasi izdüşümleri, Erjevari şaşırtıcı ve gizemli casusluk hatıraları bu özgün romanın tuğlaları arasında. Erje tüm bu ortamların içinde kendi etik değerleri olan sağlam bir arkadaş, 60’lar Beat kültürünün akışkan üslubuyla su gibi içilen bir yazar ve içinde sürekli olarak “kendi köyünün”, İstanbul’un hiçbir zerresini unutmadan yaşayan New Yorklu bir dünya vatandaşı.

Seymour Krim, Frank O’Hara, Selçuk Altun gibi önemli yazarların büyük övgülerini almış olması tesadüf değil. Bu kitap, onun ölümsüzlüğe geçişinin ardından çıkan ilk kitabı dedik; ama merak etmeyin sonuncusu değil! Önümüzde Erje’nin hayran kitlesini yeni boyutlara taşıyacak oldukça taze bir yüzyıl var.”
-Bedri Baykam-

(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

SANATSAL ÇOKLUĞUN MIRILTISI, Küresel Sanat, Siyaset ve Post-Fordizm – PASCAL GIELEN

Sanatsal Çokluğun MırıltısıKüreselleşmenin azgın dalgaları arasında sanat teknesini yüzdürmek her geçen gün zorlaşıyor. Neoliberal ağlara tutunan (yakalanan) sanatçı suyun üstünde kalabiliyor bir tek. Aleni bir akreditasyon sistemi işliyor sanat ortamında. Soru şu: Sanat sahnesi, ekonomik sömürü için çalışan bir üretim birimi mi?

“Neoliberalizmin en can alıcı noktası, kendini köktenciliğe teslim ederek bütün üretimin temelini sayısal değere (ve sermaye birikimi ile azami kâr zorunluluğuna) dayandırması. Sayı toplumun tek kurucu öğesi haline geliyor; bu da neoliberalizmi özü itibariyle, sadece bir şeyi benimseyen (bir kutsal kitap, bir Tanrı imajı) diğer rejimlerden ayırt edilemez kılıyor.

Köktenci olan her şey gibi neoliberalizm de korkudan besleniyor. Korktuğu şey ise kendi itici gücü ve ütopik ideali: özgürlük. Baskıcı liberalizm kendi ideallerine doğrudan bakmaya korkuyor. Yaratıcılığa gem vurmak için katı özel mülk yasaları üretip duruyor. Özgürlükten, kendi insanından, kendi toplumundan, daha da fenası kendi türünden (insandan) duyduğu korkuyu maskelemeye hizmet eden yasalar…”

(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

NAZIM HİKMET’İN MİMARLIĞA BAKIŞI – CENGİZ BEKTAŞ

Nazım Hikmet’in Mimarlığa BakışıYEM Yayın’ın yeni kitabı Nâzım Hikmet’in Mimarlığa Bakışı, Nâzım’ın 53. ölüm yıldönümüne özel olarak çıktı.

2016 Mimar Sinan Büyük Ödülü sahibi Cengiz Bektaş’tan, Nâzım Hikmet’in mimarlığa ilişkin görüşlerini ortaya koyan çok özel bir inceleme…

Hem yazın hem de mimarlık ve tasarım alanındaki kişilerin özellikle ilgisini çekecek olan Nâzım Hikmet’in Mimarlığa Bakışı’nda Cengiz Bektaş, mimarlığı “mevcut sanayi-i nefisenin en mütekâmili” olarak tanımlayan Nâzım’a, bir mimar ve bir ozan gözüyle bakmayı deniyor.

Nâzım Hikmet’in farklı yayınlarda, bambaşka koşul, coğrafya ve dönemlerdeki ifadelerini mercek altına alarak mimarlığa ilişkin düşüncelerini ortaya koymayı amaçlayan Bektaş, sonuçta ulaştığı bulguları şöyle özetliyor:

“Nazım Hikmet’in hem yazın hem de mimarlık üzerine yazdıklarında temelde çelişirlik olmaması doğaldır. Her iki alandaki kişilerin bundan öğretiler çıkarmaları olasıdır. Ama çalışmamın sonucunda, iç erinciyle, Nâzım Hikmet’in bir bütün, her yanıyla tutarlı bir sanat adamı olduğu söylenebilir… Bütün sanat dallarına olduğu gibi, mimarlığa da doğru, içtenlikli, insana yararlılığı açısından baktığı da…
Nâzım Hikmet, bütün gerçek sanatçılar gibi geleceğe hep inandı. Hep aydınlanma için savaştı. İnsanlığından, yaşama coşkusundan hiç ödün vermeden… Tekil sevgiyi topluma yöneltti… Söylediğiyle ettiği birdi. Sanatıyla yaşamı tam çakışıyordu. Yunus gibi, Pir Sultan gibi inandığının kavgasını verdi tüm yaşamında, içeride de dışarıda da…”

15 Ocak 1902’de dünyaya gelen ve tam 53 yıl önce bir 3 Haziran günü yaşama veda eden Nâzım Hikmet, mimarlara ve “yapıcılar”a bakınız nasıl sesleniyor:

“… Ellerinize, gözlerinize,
Kağıdınıza, pergellerinize selam
Selam taşçılara, dülgerlere, montörlere
Demiri dövenlere, betonu dökenlere,
Ağacı biçenlere, camcılara,
Ve bu işte bir tutam olsun,
Emeği geçenlerin topuna selam…”

– Nazım Hikmet

(Tanıtım Bülteninden – Bu kitaba resmine tıklayarak en uygun fiyatla ulaşabilirsiniz.)

0
Comments are closed