Yeni Kahramanlar Doğuyor, Biz Uyuyoruz!
Ve ne kolay tüketiyoruz!
Ne kolay istenileni konuşuyor, istenilen yere geliyor, istenildiği gibi davranıyoruz!
Oysa…
Yeni dizi başladı. Herkesin dilinde… Ben size diziyi anlatmayacağım. Bitiremedikleri hesaplaşma… Sonu gelmeyen vicdan azaplarının karalamaya devam ettiği insanlar, hayatlar…Oysa kimse bir kadının zaferini anlatmıyor! Ya da kimse yeni kahramanların sahneye çıktıklarını görmüyor… Farklı bir iş mi koyuluyor ortaya? Yoksa ortaya koyulmuş bir işin yeni perdesini mi izliyoruz?
Önce herkesin dilinde olan “seküler” ne demek, onu araştırıp aktaralım:
Wikipedia diyor ki: ”Dinden bağımsız, dinî ya da ruhanî olmayan; manastır düzeninin bir parçası olmayan.”
Daha fazla bilgi için: https://tr.wikipedia.org/wiki/Sek%C3%BClerite
Benim anladığım din ile devlet işlerini birbirinden ayıran, bununla beraber dini yok saymayan, inanan ya da inanmayana, inanmasına ya da inanmamasına göre bir değer atfetmeyen… İşte dizide taraflardan birisine bundan sonra kısaca “seküler” diyeceğiz. Diğerlerine de “Faniler”
- Tüketici hakları:
Dizideki en iyi sahneyi ceza sebebi saymış RTÜK. Belki de tek doğru sahneyi. İslam dininin de dinsizliğinde savunduğu vicdan, ahlak değerlerinin özünü hatırlatan “çalma!”, “yalan söyleme!” gibi suçları “hafifletici” sebeplerle aklamıyor, aksine üzerine gidiyorlar -dı(birinci bölümde). Üstelik bunu bir kadın yapıyordu! Güçlü işveren erkeğe rağmen! Ambalajında %100 tereyağlı yazılan böreğin %100 tereyağlı olmadığını anlayan kadın başrol oyuncu itiraz edince aynı gün girdiği işten oluveriyordu. Diziye olan ilgimi arttıran bu sahne ikinci bölümde adaletin tecellisiyle sona eriyor, -artık tarikat mı dersiniz cemaat mi-liderinin yüzü hiç gösterilmeden* gücünü dağıtması sempatiyi arttırıyordu. Üstelik bir başka kadının şeytani aklı övülüyor ama o şeytani akıl kaybediyor, bir başka kahraman sevilmeye başlanıyordu: Liderin oğlu. Ki o oğul başrol karakteri* kendi iç dünyasıyla karşı karşıya getirecek konuşmayı yapıp derin bilgisine hayran bırakıyordu izleyenleri. Zaten börek konusunda adaleti sağlayan da oydu. Ne iyi çocuktu…
*Çağrı filmini hatırlayan var mı? O filmin etkileyici gücü karakteri eşsiz ve tasvir edilemez kılması çoğumuza bambaşka kapılar açmıştır, eminim.)
*psikiyatrist doktor.
- Görünenin ötesinde:
Açlık, işsizlik, sefalet… İlçeden İstanbul metropolüne gelmiş, okumamış, elinde bağlı bulundukları topluluktan başka bir şeyi olmayan insanlar, geldikleri gün önce tertemiz bir kalacak yer bulmuş, sonra da tek tek işe yerleştirilmişlerdi. Şu an aç, işsiz, sefalet içinde kim varsa bu şartlara sahip olmak için çıt çıkarmadan denileni yapar. Farkında mısınız? Sadece bana mı cemaat/tarikat reklamı gibi geliyor bu dizi?
Ne kadar meraklıyız övmeye yermeye. Ne kadar kolay kabul ediyoruz önümüze konanı, siyahı-beyazı, ki nedir aslı? Siyah mı, beyaz mı?
Hatırlatalım:
Yıl 2024
Ve biz neleri konuşuyoruz? Her eve giren televizyondan neleri dinletiyoruz tazecik beyinlere ve neleri “normalleştiriyoruz” yine!
- Ve ayrıca yani, sekülerler arasında inanan yok mu? İbadet eden yok mu?
Ne yani seküler çocukları hep mutsuz, bedbaht, kıskanç, haset, uyuşturucu batağında! Öteki çocuk zeki, güzel, masum, çalışkan mı? Yok… Senaryoda taraf var. Ben görüyorum. Siz?
Bir zamanların gazete manşetini hatırlayalım: Tehlikenin Farkında mısınız?
Dizi Kedisi