Günlerden çıkmaz sokaklı, karantinalı ve ‘Evde Tek Başına’ yüzüncü yıl kutlamalı bir günde ruh çağırma seansına katıldım. Çağrılara öbür tarafta devam eden sosyal mesafesiz nisanın yirmi üçü paralel küre Cumhuriyet’i Yüzüncü Yıl Kutlamaları nedeniyle o arada güzel ötümlü kuş desenleri çalışmasına ara vermiş olan Charles Darwin’den cevap geldi. Soru sormama gerek bile kalmadan nefes bile almadan anlatmaya başladı. Kürenin gelmiş geçmiş en iyi gözlemcisi olan Darwin, kürenin en talihsiz piyango talihlisi imiş aynı zamanda. HMS Beagle ile yedi yıl süren yolculuğunda topladığı börtü böcek ve onlardan çok daha fazla tuttuğu notlar, eskizler ve giderek keskinleşen bir hafıza ile çiftliğine kapanıp bir daha denize çıkamadığı karantina günlerinde seyahat yasaklısı gibi geçirdiği bir hayatı varmış. Bu kadarla kalsa iyi. Bu karantina günlerinde piyango talihlisi Darwin’in hayatını karartan yarım saatte bir vuran bulantı nöbetleri iyi olduğu zamanlarda saat başı geliyormuş. Bulantılara neden olan şey biraz da HMS Beagle’daki görevlerinin yan etkisinden kaynaklanıyor olabilir imiş. HMS Beagle’da Kraliyet Botanikçisi olarak görev yapan Darwin aynı zamanda geminin kadrolu avcılığını da yapıyor imiş. HMS Beagle’ın güvertesine dizdikleri dev deniz kaplumbağalar sırası geldikçe taze et ihtiyacını karşılıyor, karaya çıktıklarında ise Charles Darwin’in barut harcamasına gerek kalmadan ayaklarının dibinde dolaşan bazen bin-bazen bir çeşit deniz kuşunun kafasına raspa çekici ile vurması yetiyormuş. Bu kuşlar birkaç saat sonra menüdeki yerlerini alacaklarını bilmeden Caddebostan Sahilinde yürüyüşe çıkar gibi dolaşamayacaklarını binlerce telefat vermeden anlayamamışlar. O günden bu güne de Homo Sapiens’ten uzak durmaya özen gösteriyorlar.
Bu öğrenebildiklerini ve öğrendiklerini de yeni kuşaklara aktardıklarını göstermiyor mu diye soruyor bana Charles Darwin. O günlerde buz odalı taze deniz suyu havuzlu katliam balıkçı gemileri olmadığından deniz yüzeyi balık kıpraşmasından görünmez durumda imiş. HMS Beagle’ın kadrolu balıkçısı Darwin’in toplamadığı börtü böcek kalmamış. Tüm bu katliamın intikamını ise Dana Burnu boyutlarında bir böcek irisi olan ‘Triatoma infestans’ almış. Alenen saldırıya geçen böceğin kendi türünün mü intikamını aldığı, kuşların intikamını mı aldığı yoksa onların büyük büyük babaları olan dinozor fosillerinin peşinde gitmedik delik bırakmadığı için dinozorlar mı böceklerden intikam almasını rica etmiş anlaşılamamış. (Herkesin gözbebeğine veya burnuna gerçekleştirilmiş bir Kamikaze saldırısı tecrübesi vardır. Büyükbaş hayvanlar bundan çok mustarip.) Tedavisi olmayacak bir şekilde ısırılan Darwin de ileri düzey Chagas hastalığının sonucu bulantı nöbetleriyle yaşamak zorunda kalmış. Bir de mahalle baskısı, koyusundan muhafazakâr olan tüm masrafları öncesinden cebinden çıkan sonra ne kadarını tahsil edebildiği belli olmayan ve maddi bir çöküntüye yelken açan HMS Beagle’ın Kaptanı Robert FitzRoy’un sansürcü ve reddiyeci tavrı yüzünden midesi ve aklı bulanmaya devam etmiş. Kaptan sonrasında mücadeleden yenik ayrılacak ve hoş olmayan şekilde bu dünyadan ayrılacaktır.
Notlarına mektuplarına kataloglarına ve desenlerine artık yüzü aşmış olan kitapta ulaşabildiğimiz Charles Darwin, Türlerin Kökeni için bir başka meslektaşının tez konusunda öne geçme baskısı olmasa kitabını bastırmak dahi istemiyormuş ve yedi yıl beklemiş. CoVid 19 demeye kalmadan, şu an bizim Tahiti’li rakibimizin de Kaptan Cook rolünde olduğunu; gözlemi, gözlemeyi işgal etmeyi, koloni kurmayı, çatışmayı, saldırmayı ve soy kırmayı sadece bizimle özdeşleştirmenin yanlış olduğunu düşünüyormuş Charles Darwin, aslında çok iyi bir desen sanatçısı. Yarım bıraktığı desenlerine geri dönerken Sun Tzu aldı sırayı. Mücadelenin her anlamda soyun devamı veya yok olması anlamına geldiğini söyleyerek başladı konuşmaya iddialı bir şekilde. Sürekli karşılaştırma yapmak gerekiyormuş. Hangi taraf aslında daha kuvvetli imiş hangi taraf daha disiplinli hangi taraf kurallara uymaya hevesli ve daha eğitimli.. Mücadele biraz da aldatmayı gerektiriyormuş; sen onu uzakta sanırken yanı başında beliriyormuş rakibin; yakında zannettiğinde Wuhan’a geri de dönmüş olabilirmiş. Diyor ki burası çok önemli rakibin çok hazırlıklı ve çok güçlü ise onunla karşılaşmaktan sakın evinde kal-çıkma dışarı eğer kızgın bir boğa gibi saldırgan ise onun karşısına kırmızı bir tişört giyerek çıkma kızdırma onu… derkeeen cep telefonumun şarjı bitti ve ruh çağırma seansım yarıda kaldı ama şarjım dolduğunda devam etmeye kararlıyım.
Sesli kitaplar sahibinin sesini iki bin yıl öncesinden çenesi düşük yılışık bir hayalet gibi bugüne getiriyor. Bu karantina günlerinde sanattan ve bilimden uzak kalmayın. Sağlıklı kalın.
Bülent Bakan