Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

Felsefe Ve Sanat Felsefesi Üzerine

Felsefe Ve Sanat Felsefesi Üzerine – Özkan Eroğlu yazdı…

Dün entelektüel kişilik Nevzat Kaya’nın felsefe ve felsefecilerin, –bizce sanat ve sanatçıların da– dünyaya verdikleri yanlış, hatalı, artık adına ne derseniz deyin yaptıkları yönlendirmelerin insanlara ve özellikle kendi düşüncesi oluşmamış üçüncü dünya ülkesi insanlarına, dolayısıyla toplumlara verdiği zarar ve sıkıntılara dikkat çektiğini görünce (X’te) bu konu üzerinde sabah sabah bir şeyler yazmak kaçınılmaz oldu. Kaya’nın düşünceleri şüphenin ötesinde bir entelektüel kimsenin ulaştığı mantıklı şeyler, katılmamak elde değil! Şimdi düşüncelerimi dile getireyim:

Sanat gibi, felsefe de yalanla dolanla epeyce dolu bir alan oldu ya da çok fazla akademikleşti veya kapitalistleşti ve toplumlardan, insanlardan uzaklaştı. Türkiye’de Avrupa ülkelerinin bildiği anlamda zaten felsefe ve felsefeci yok gibi bir şey! Felsefe Tarihçiliği yapılıyor; tıpkı yaratıcı kılınamayan sanat da olduğu gibi…

Felsefenin olumlu ve olumsuz yönleri, alan olarak kendi doğasından ve ele aldığı soruların kapsamından kaynaklanır. Felsefe, insanın bilgiye, hakikate, değerlere ve anlam arayışına yönelik sorgulamalarını şekillendiren bir alan olduğu lanse edildiği için, farklı perspektiflerden bir kapsamlı şüphecilikle değerlendirilmelidir.

Felsefenin Olumlu Yönleri şöyle sıralanabilir:

Eleştirel Düşünme ve Sorgulama: Felsefe, bireylerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirmelerine olanak tanır. Bu da dogmatik yaklaşımlara karşı sorgulayıcı bir tutumun benimsenmesini sağlar​​.

Anlam Arayışı: Yaşamın anlamı, ahlâk, özgürlük gibi temel insanî sorulara yanıt arayarak bireylerin kendilerini daha iyi anlamalarına yardımcı olur​.

Disiplinlerarası Köprüler: Felsefî düşünceler, bilim, sanat, etik ve politika gibi birçok alanı etkileyerek geniş bir etki alanına sahiptir. Bu da onu disiplinlerarası bir zenginlik kaynağı yapar​​.

Moral ve Etik Rehberlik: Ahlâk ve etik tartışmalarıyla bireylerin ve toplumların değer sistemlerini yapılandırır ve yönlendirir​.

Felsefenin Olumsuz Yönleri ise şöyle sunulabilir:

Pratik Sonuç Eksikliği: Felsefî tartışmalar genellikle kuramsal düzeyde kalır ve doğrudan uygulamalı sonuçlara ulaşmaz ne yazık ki. Bu, bazı kişiler için alanın “soyut” ve “yararsız” olarak algılanmasına yol açar​​. Felsefeyi sevmeyi engeller.

Netlik Eksikliği ve Çelişkiler: Felsefenin birçok alanında farklı filozofların birbirine karşıt sonuçlara ulaşması, bu alanı kafa karıştırıcı veya tutarsız göstermektedir​​.

Ulaşılabilirlik Sorunu: Felsefî terminolojinin karmaşıklığı, özellikle yeni başlayanlar için anlaşılması zor olana işaret eder ve bu da felsefenin “elitist” görülmesine neden olur​​.

Sonuçlara Ulaşılamama Hissi: Felsefî sorgulamalar çoğu zaman kesin bir sonuca ulaşmaz ve bu, insanları tatmin edici olmayan bir durumda bırakır​.

Felsefe, insanlığın entelektüel ve manevi gelişiminde temel bir rol oynar. Ancak, onun soyut doğası ve çözüm arayışındaki belirsizliği, bazı bireyler ve toplumlar için eleştiri konusu olur.

Felsefenin durumu bu iken, Sanat Felsefesi üzerine de notlar düşelim:

Yaklaşımımla Sanat Felsefesi demek, “Plastik Filozofi” dediğim (bundan sadece bir görsel sanat eserinin plastik unsurlarını kastetmiyorum; onlar çıkışa neden olanlardır sadece. “İçerik”teki “konu” denen şeyle kurulan oranlamaya benzer bir durumdur), tamamen tarafıma ait, dünyada kullanılmayan bir tanımlama üzerinde son on yıldır çalıştığım ve her geçen gün derinleştiğim bir konu olarak Görsel Sanatlar açısından en önemli ve değerli görülmesi gereken meseledir. Bunun gerekli açıklamalarını kitap ve videolarımda yapmaya gayret ediyorum, dahası sadece İngilizce (yaygınlığı nedeniyle verilerin toplayıcısı olarak) üzerinden genleşen, altından kalkıp tamamlayabilirsem, kapsamlı bir sözlüğünü hazırlamaktayım; ancak ne zaman yayınlanır belli değil, bu yönde konunun ucu açık.

Gelelim bir klişe olarak genellikle eğitim kurumlarında okutulan ve üzerine dünyada birçok yayın olan Sanat Felsefesi konusuna:

Sanat felsefesinin olumlu ve olumsuz yönleri neler olabilir diye düşünürken dediğim gibi sabah sabah, sanatın doğasına, anlamına ve insan yaşamındaki rolüne dair derin tartışmalardan kaynaklandığı ve tam bir Avrupa toplumları kanonu ve de klişesi olduğu hatırlatılabilir.

Meselenin Olumlu Yönleri için şunlar vurgulanabilir:

Sanat ve Estetiğin Anlamı Üzerine Derinleşme: Sanat felsefesi, güzellik, estetik deneyim ve sanat yaratımı gibi temel konulara ışık tutarak insanın sanat ve estetik değerlerle ilişkisini derinleştirir. Bunun, insanların çevrelerindeki dünyayı daha bilinçli bir şekilde algılamalarına yardımcı olduğu ileri sürülür genellikle.

Sanat Yaratıcılığı ve Yeniliği Teşvik: Sanat felsefesi, farklı sanat şekillerini tanıma ve değerlendirme yollarını sunarak yenilikçi yaklaşımları teşvik eder diye de kabul edilir. Yeni medya, performans sanatı ve dijital sanat gibi alanlardaki gelişmeleri ele alır ve anlamaya çalışmaktan kendini alıkoyamaz.

Eleştirel Düşünce ve Yorumsal Çeşitlilik: Sanat eserlerinin yorumlanması, anlaşılması ve değerlendirilmesi süreçlerinde çeşitli kuramsal yaklaşımlar da sunar, bunun da farklı bakış açılarını geliştirdiği söylenegelir.

Sanat ve Toplum İlişkisini Sorgulama: Sanatın sosyal, politik ve etik boyutlarına dair sorular sorarak sanatın toplum üzerindeki etkilerini ve işlevlerini de incelediği sıkça vurgulanır.

Meselenin Olumsuz Yönleri için ise şunlar vurgulanabilir:

Belirsizlik ve Öznel Yargılar: Sanatın tanımı ve değeri konusundaki farklı görüşler, kesin bir sonuca ulaşmayı zorlaştırmaktan başka bir işe yaramaz oysa. Örneğin, “sanat nedir?” sorusuna verilen cevaplar, kültürler ve dönemler arasında büyük farklılıklar göstererek, söz konusu yönde bir kafa karışıklığına neden olmaktan geri durmaz.

Kuramsal Ağırlık ve Uygulama Eksikliği: Sanat felsefesi bilindiği üzere genellikle kuramsal bir alandır ve bu da pratik sanat uygulamalarıyla doğrudan bağlantı kurmaya bir yabancılaşma sağlar. Bu durum, bazı insanlar için felsefenin soyut doğasının daha belirgin hale gelmesine neden olur.

Estetik Değerin Nesnelliği Üzerine Tartışmalar: Estetik yargıların nesnel mi yoksa öznel mi olduğu konusunda süregelen tartışmalar, bu alanın karmaşıklığını daha da artırarak sorunun daha da büyümesine neden olur. Bu, özellikle sanatın ahlâkî veya toplumsal boyutlarıyla ilgili değer yargılarını tartışırken iyice belirginleşir.

Sanat ve İdeolojiler Arasındaki Gerilim: Bazı eleştirmenler, sanatın bazen belirli ideolojik veya politik gündemlere hizmet ettiğini ve bu nedenle bağımsız bir estetik değer taşımadığını öne sürer. Bu da sertliklerin ve kabalıkların doğmasına neden olur.

Bu yazıdaki olumlu nitelemeler genellikle felsefe kanonunun ve de klişelerinin dayattıkları, olumsuz nitelemeler de dayatmaların sonuçları olarak görülebilir. Şimdi dayatılan bir felsefe ve sanat felsefesi, bugün dünyada, sanat gibi en özgür alanın bile dayatmacı, dayatılan bir noktaya varmasına neden olmuştur.

Bir rastlantı sonucunda Münih’te Alman Ekspresyonistlerinin ağırlıklı koleksiyonunun bulunduğu Lenbachhaus’ta, koleksiyona ait birkaç Paul Klee resminin reprodüksiyonları üzerine Orhan Pamuk’un bile müdahale edebilme cüretini gösterdiğini ve sergilediğini öğrendim ve “ben de Klee de eşitiz sanat açısından” diyebilme noktasına kadar kendini taşımış yazık ki, işte bu örnek bile dünyadaki felsefe, sanat felsefesi, sanat tarihi, vb üzerine sunulanların ya hiç anlaşılamadığının ya da olumlusu-olumsuzuyla hiç ayrıştırılamadığı noktasına getirmektedir insanı. Burada sadece bir sanat eleştirmeni olarak Almanlara ve özellikle Lenbachhaus’un sorumlu yöneticilerine yazıklar olsun demekten başka bir şey de aklıma gelmiyor şu an, gerçekten “Schäm dich..!”

Özkan Eroğlu

Show Comments (0) Hide Comments (0)
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments