Giresunlu gençlerin, saçı sakalı birbirine karışmış gocamanların yol üstü ayrımı, delikanlılıktan gençliğe adım atacakların en önemli uğrak mekanlarındandır Eşek CO! Alkolle ilk tanıştığı yer olarak da altın harflerle yazılmış tarihimizde ki müstesna yerini alacaktır. Şöyle derin derin efkarlanınca bir de rüzgar püfür püfür esince elinize bir şişe alıp düşersiniz yollara. Kimisi bir sigara yakar, kimisi büfede şaraba gazete sarar aceleyle….Yürür sokak başından Eşek Co’nun yollarına. Selam verse borçlu çıkar. Selamsızdır. Merhaba demez, şaraba ve cigaraya sevdalıdır. Birden durur kentin mavi gözlerine bakar usul usul. Sevgilisi ötede ayaklarını suya sokar o ses istemez, kapar gözlerini diker ağzına; soluksuz içer. Gözlerinden iki damla düşer birisi genzi yandığı için, diğeri gönlü kavrulduğu için.. Kırılgan bir şişenin ürperten sesi bozar derin sessizliği, kafası dumanlıdır. Her zaman ufak bir yakalanma korkusu taşır. En güzel zevkidir kaçamak sarhoşluğumun Eşek Co… Neden ismi öyledir diye düşünmek gereksizliği mi yoksa hikaye anlatmayı sevmemin dayanılmaz güzelliği midir bizim yollarımızı kesiştiren…Eşek Co ile… En güzel hikayeler tarihte gizlidir şiarından hareketle anlatalım hikayemizi…
1881-1906 tarihleri arasında bu şehrin bir Rum belediye başkanı vardır. Adı George Konstantini idi ya da bilinen adıyla ‘Kaptan Yorgi Pasha’. Dile kolay tam 25 sene belediye başkanlığı yapıyordu.(Kimine göre 19 sene) Kaptan Yorgi fotoğrafta görüldüğü gibi kimilerine göre eşek kimilerine göre katır sırtında dolaşırdı şehri. En asil binek hayvanlarının atlar olduğunu Türkiye jokey kulübünden öğrenecek değiliz diyen ben Osmanlı’da gayri müslimlerin ata binmelerinin yasak olduğunu anımsıyordum. Tanzimat fermanı ve Islahat fermanı gayri müslimlere belirli haklar getirse de at konusunda herhangi bir ibareye rastlamıyordum. İşte tam burada Kaptan Yorgi’nin eşek sevdasının Nasrettin Hoca’nın eşek sevgisi ile benzerliğinin bulunmadığını kavrıyordum. Kaptan Yorgi’nin tüm fotoğraflarında ki eşek, bizi Eşek Co’ya götürür mü yoksa Joe Daltonu seven bir abimiz mi yadigar bırakmıştır bu ismi. Bir Avarel sever olarak burada bir dalavere olduğunu ispatlamalıyım ki Jack ve William kardeşler bize kızmasın. Red Kit alınmasın. Kaptan Yorgi Pasha çok sayıda kültürel miras bırakmıştır şehre bunlardan benim için en önemlisi bizim ‘Millet Bahçesi’ dediğimiz, çay içmelerle, devasa ağaçları ile sevdiğimiz o güzel nadide mekandır.
Araştırmacı Mehmet Fatsa ise bahçenin ve dinlence yerinin esas adının ‘Memleket Bahçesi’ olduğunu söylemektedir. İki ismi de hakediyor benim güzel memleketim… Kaptan Yorgi’yi hep güzel hatırlayabilirdik. Oğlu Konstantin Konstantinidis Marsilya’ya gidipte Pontus kongresini toplamasaydı keşke!
Öldüğünde 1903 yılına metamorfoz kilisesinin bulunduğu yere gömüldü. Karadeniz gazetesine göre ise Türk mezarlığına gömülmek istemişti. Bizim Seyid-i Vakkas diye bildiğimiz türbeyi de yaptıran kişiydi Kaptan Yorgi. Kilise’nin bir kısmına heykeli için boş bir alan bırakılmıştı.
Takvim yaprakları 1955 yılıydı ve aylardan 6 Eylül’dü. Atatürk’ün Selanik’te evine bomba atıldığı söylentisi ile Rumlara karşı büyük bir saldırıya geçiliyordu… Rumlar servetlerini ve tüm kazanımlarını bırakarak can korkusuyla sınır dışına kaçıyorlardı. Bu bomba atma olayının provakasyon olduğu ise yıllar sonra ortaya çıkıyordu. Artık iş işten geçmişti. İşte Kaptan Yorgi’nin mezarı ve yanında bulunan kilise de böyle bir konjonktürde 1950’lerin sonuna doğru yol yapımı bahanesiyle istimlak ediliyor ve yola gidiyordu. Kaptan Yorgi’nin kemiklerini ise bir sandığa koyuyorduk. Ve o dönem ki ‘İstikamet Eczanesinde’ 2 ay bekletiyorduk. Bir eczane ve sandıkta bir belediye başkanının kemikleri. Daha ilginç bir konu bulunabilir mi acaba!
Asprin almaya gelen Akyomalı bir amcanın o sandığa oturmuş olabileceğini düşünebilir miyim? Ya da tansiyon hastası Seldeğirmenin’den rahmetli bir teyzenin o sandığa oturmasını nasıl hayal edebiliriz Kaptan Yorgi’nin sınır dışı edilmesine az kalmıştı. Yakınları Fransa’dan geldiler. Ve Kaptan’ın kemiklerini alıp Marsilya’ya ebediyen kalacağı mezarlığa defnettiler. Kaptan Yorgi’nin yıkılmadan önce ki mezarı Eşek Co’nun ters tarafına, arka kısmına düşse de bizim hikayemizde şöyledir, iki noktanın yolları kesişmektedir. Kaptan Yorgi ya da diğer söyleyişle Kaptan George ya da kısaca Co’nun mezarının bulunduğu bölgeye yöre halkı ağızlarda kalabilecek bu ismi vererek oğlu Konstantin Konstantinidis‘ten intikam mı alıyordu? Yoksa hepsi masum bir hitabın bize bıraktığı bir kültürel miras ve paylaşımın izleri miydi? Yoksa hepsi benim bir aforizmam mıydı? Yoldan geçen sevimli bir kerata belediye başkanına ‘Eşek Co’ diye seslenip, sıvışmış olabilir miydi? Bu memlekette her şey olabilir diye düşünmekteydim… Konstantin Konstanidis dünya pontus kongresini topladığında Marsilya’dan aldığımız zeytin fidanları zeytinlik mahallesinde daha yeni kurumuştu. Ve Zeytinlik mahallesine Mart ayı yeni gelmiş ve henüz çatılardan Marsilya kiremitleri başımıza düşmemişti! Kaptan Yorgi ya da George’u yaptıklarıyla anmak elbette güzel olacaktır. Ancak büyük bir sermaye birikimi olduğunu, 8 gemisi bulunduğunu ve o zaman ki tüm ihalelerde söz sahibi olduğu gerçeğini, büyük bir yaptırım gücü elinde bulundurduğunu ve oğluna o kongre öncesi neden engel olmadığını düşüneceğiz. Beraber yeni hikayelere dalmak için önce millet bahçesinde demli bir çay içelim sonra düşelim Eşek Co’nun yolllarına.
Dünyanın en iyi şarap üreticisinin Giresun’dan giden bir aileden olduğunu söylemem tabi ki işin kırmızı cazibesidir. 1960’lı yıllarda Kaptan Yorgi’nin mezarından yol geçiren zihniyetlere söylenecek iğneleyici bir sözümüz olamaz. Çünkü bu şehri mezarlıklar üzerine kurduk. O yüzden götümüz boktan kurtulmuyor ezberini de etmeyeceğim. Ama mezarlıklar üzerinde yaşıyoruz yalan değil! Belki Eşek Co’da bir kaç yudum içtikten sonra size Fenerbahçe’nin yeni teknik direktörü İsmail Kartal’ın yani bilinen adıyla Arap İsmail’in ilk hocasının Giresun Dereli yolunda terzilik yapan bir ihtiyar olduğu hikayesini anlatırım… İnanmazsınız zaten bilirim… Çok mu fazla kaçırdım yoksa? Belki de gerçektir kim bilebilir… Şerefine Eşek Co, Şerefine Kapudan Yorgi, Şerefine Memleket bahçesi…
Ulaş Karakaya
Ana görsel temsili:
Ressam Niko Pirosmanaşvili, Healer on a Donkey, Sighnaghi Museum Koleksiyonu
Kaynaklar:
*Hüseyin Mümtaz (Giresun’un Fikri Sefaleti-Giresun Gazete Net)
*ONU TANIYIN -SEDEF EROL -YEŞİL GİRESUN
*İstanbul Ekspres Gazetesi 6 eylül *Naci Pamuk Org Web Sitesi
*Giresun Belediye Başkanları Listesi Vikipedia