Dalın En Ucundaki Elma – Nevzat Yılmaz yazdı.
Nihal Güres’in Kora Yayınları‘ndan çıkan “Ölünce de Kırmızı Ruj Sürüyor musunuz?” başlıklı romanında da bu lirik dokunuşlar vardı. Ancak, oradaki saptamam güncel sanattan söz ediliyorsa bu kitabın da güncel roman olarak nitelendirmesi gerektiği noktasındaydı. Bu savın ardından alın size güncel lirik dizeler dersem şaşırmayın. Üzerimizden silindir gibi geçen, ne olduğunu tam olarak anlayamadığımız küresel salgın günlerinden geriye ne kaldı? Sistem bunalımı, birey sıkışmışlığı, deneyim torbasının şişkinliği…
SALGIN, BUNALTI, DIŞA VURUM DİZELER
Evet odur, en tatlısı, en kırmızısı, en yayla havası alanı odur. Hem de en sulusu odur. Dalın ucundaki elmadan söz ediyoruz. Kimler kimler, dalın en ucundaki o elmayı, o sulu elmayı ısırmak için çabalamadı. Bu duygu “Ta Cemal Süreya’dan kalan” diye çiziktirse de Nihal Güres, Sapho şöyle tamamlıyor tabloyu:
“Dalın, en tepesindeki dalın ucundan sarkar elmanın en tatlısı; / bıraktılar onu, koparmadılar; / sanma ki unuttular; / uzanamadı ki kimse ta oralara”.
Ortada bir suç var sanki. Suç ortağı da çok. Herkesin sabıka kaydı var. Söze Cemal Süreya giriyor:
“Kuşlar uçuyor üstünde / Gökyüzü var üstünde / Hatırlanacak olursa tam üç gün önce soyunmuştun bu duvarın üstünde / Bir yandan elma yiyorsun kırmızı, bir yandan sevgililerini sebil ediyorsun.”
Yol yapılınca suç işlemek daha bir kolaylaşıyor. Elma da ne elmaymış hani. Aldı sözü Nihal Güres:
“Ta Cemal Süreya’dan kalan/biz az yemedik o sert ve sulu elmalardan / Hatırlarsanız elmaları yiyip soyundunuz / Kilise duvarına oturdunuz/ Aman dikkat, hem çıplak hem de nemlisiniz / Krema soslu elma ile dini değerleri aşağılamaktan 6 ay hapis cezası yediniz.”
LYRİC ŞİİRİMSİLER DİK DURAN DİZELER
“Dalın En Ucundaki Elmayı Ben Yedim”, Nihal Güres’in mini resimleriyle de lirik bir tat bırakıyor damağımızda. Yaşam bitti, tarih bitti, roman bitti, şiir mi canım onu çocuklar bile yazıyor dediğiniz yerde başını kaldırıp son dakika, şok şok, flaşlar arasına girmeyi beceriyorsa bazı dizeler, biten sizsiniz. O zaman demeyin. Çayı demli tutun, yiyecek gibi durmayın ama kekleri de hazır edin. Belki geçerken biri uğrar.
Nihal Güres’in şiirimsileri de öyle uğruyor. Önce tanıyoruz Güres’i. Filoloji mezunuymuş. Sergilerinden seçkiler bile uzun kuyruk oluşturuyor. Şiirimsi öyküler, iyi oturmuş niteleme. Hem şiirimsi tadı alırken aradan ekşimsi öyküler kararınca yayılıyor damağımıza.
Sistem güzellemesi mi, eleştirisi mi derken; ince beller, 90-60-90 ölçüler, çapkın bıyıkların içi gıdıklama hali, havuz kenarında ayak ucunda durulmalar, “Göbeğini içine çekemeyen kapalı odada hapis tutulsun, / Ruh yaşlanmaz ki nasıl durulsun?” serzenişleri.
62. sone, Shakespeare, Kleopatra, Anttonius, Sezar’ın gölgesinden geçerek Hayırlı Cumadan dolaba boca edilen şişeler “Pazartesi sabah 5’te buluşuruz”dur parolamız.
“Metrobüste yan yana / Fakirsin sen durma ağla / Corana bulaşmaz zengin sofrasına / O Kleopatra ne isterse doldurur hayatına / “Pazartesi sabah 5’te buluşuruz” der avunuruz.
Organik Balkon’dan Portakallı Kerevizli Shakespeare, Maydanoz Sevenler ve Koruyanlar Derneği’ne dek, “Bir Kıyı Diğerini Özlüyor” başlıklı şiirlerde Türk Sanatı’nda yer edinen insanlar kafasını uzatıyor şiirimsi dizelerden. İnsanı yaşadığı yere benzeten de bizleriz kuşkusuz.
Roma Usulü Elma Kızartması şiirinde kızartma tarifini geçiyorum, “Bir öpücük bir elma / Sonra binlerce öpücük daha / Huysuz ihtiyarların sözlerine aldırmayınız / Çok ısrar ederlerse telefonlarınızı çıkarıp / Tik tok şeysi yaparsınız” la bitiyorum. 5 ciltte anlatamazsınız burada bir kaç dizeyle anlattığınızı.
Kedi Yalaşması Şiiri, Beyaz Eldivenli Uşak, “Pandemide işsiz kaldım / Dört diplomamı katlayıp rafa kaldırdım / Beyaz eldivenli uşak oldum” la şiirimsi dizeler sürüyor. Güncele değinen Havuz Robotunun Aşkı, Hasan Paşa Fırını, Dertli Masa Örtüsü, Medici Etkisi, Güvercinden Barış Şiiri, İçimdeki Drama Queens, Vapur İptal, Masalsı Kaprisler, Güvercinin Kilo Sorunu, Yokuş Esinlenmesi Araştırma Gezisi, Sevilmeyen Kuşlar, Güvercin Ürkekliği başlıklı bu lirik şiirimsileri sevmek mi gerekir?
Siz o sulu, kırmızı, en ucundaki dalın o elmayı koparmaya, düşürmeye bakın. Sistemin insanı sıkıştırıp sınırlarında ettirdiği kavgalardan bunaldınızsa bu dizelere bir göz atın, derim.
Nevzat Yılmaz
Dalın En Ucundaki Elmayı Ben Yedim & Nihal Güres
48 sayfa
FeminenArtFes
Kadın Kitaplığı
ArtShop