Merak etmeyin, bugün kitap okumanın faydalarını burada uzun uzun listeleyip sizi sıkmayacağım, biliyorum ki siz benden daha iyi biliyorsunuz ve de çocuğunuz için bunu zaten istiyorsunuz. Ama bir çoğunuzun bu konuda zorlandığını da biliyorum. O yüzden sizinle küçük bir hikaye paylaşmak istiyorum.
Geçenlerde kitapçıda çocuk kitapları bölümünde, Rıfat Ilgaz’ın 100. yaş yıldönümü vesilesiyle yayınlanan “Bacaksız” serilerini gördüm ve hemen kızlar için birkaç tane aldım.
Tabii eve gelip onlara gösterdiğimde tam bir hayal kırıklığı oldu çünkü hiç ilgilenmediler. Aslında bunu bekliyordum çünkü “Winx” kitapları gibi üzerinde pembeler, pırıltılar yoktu. Sonuçta bizim gibi onlar da kitapları önce kapaklarından yargılıyorlar.
Aslında “Winx ve Monster High” gibi popüler karakter kitapları ve dergilerinden sadece 1-2 tane var evde. O da arkadaş çevrelerinde bu karakterler konuşulurken bihaber kalmasınlar diye. Ama daha fazlasını almıyorum çünkü çok fazla kendilerini onlarla özdeşleştirmelerini istemiyorum. Tek yönlü gelişmelerini değil, o güzel beyinlerinde küçük yaşlardan itibaren çok farklı dünyalar oluşsun, düşünce ve duygu dünyaları zenginleşsin, zaman zaman rahatlık alanlarından çıkarak beyinlerini zorlasınlar istiyorum. O yüzden çok farklı konularda, çok çeşitli kitaplar ve dergiler almaya çalışıyorum.
Neyse, Rıfat Ilgaz’ın kitaplarını hiç üzerlerine düşmeden kütüphanelerine paylaştırdım ve o gün konuyu kapattım. Şimdi anlatacağım olay olana kadar da ellerine sürmediler o kitapları, başka kitaplarla ilgilenmeye devam ettiler.
Geçenlerde Erin öksürmeye başlayınca doktora gitmemiz gerekti. Hastaneye giderken de “cin ben” orada uzun beklemek gerekirse diye tedbir olarak çantama Rıfat Ilgaz’ın “Bacaksız Okulda” kitabını sokuşturuverdim. Ve hakikaten de öyle oldu. Bir test sonucu için 45 dakika kadar beklememiz gerekti. Erin tabii ilk 5 dakikada “Anne sıkıldım” dedi. Ben de hemen çantamdan kitabı çıkardım ve isteyip istemediğini sordum. Önce istemediğini söyledi, hiç ısrar etmedim ve kitabı masaya önüne bıraktım. Ben kendi kitabımı okumaya başladım. Sonra “Anne cep telefonunla birşeyler yapabilir miyim diye sordu” kibarca reddettim ve beklemeye devam ettik. Bir 5 dakika sonra, bir mucize oldu ve kitabı eline alıp karıştırmaya başladı.
Erin, yeni bir kitap eline geçince hep, önce şöyle bir ileri geri sayfaları incelemeye başlar, kuşkuyla yaklaşır, sonra yavaş yavaş kendini ısındırır. Bu sefer de aynen öyle oldu. Hiç bir yorum yapmadım ve içimdeki sevinç çığlıklarını hissetsin istemedim. Çünkü kitap okumasının beni veya öğretmenlerini mutlu etmek için değil, kendini mutlu etmek için yaptığı bir aktivite olmasını istiyorum.
Ertesi gün okula gitmeyip evde dinlenmesi gerekiyordu, ona koltukta yatak yaptık. Önce yine “Anne ipad veya televizyon olur mu?” diye şansını denedi, ben de şu an değil ama öğleden sonra uygun olduğunu söyledim.
Dinlenirken okumak için hangi kitabı istediğini sorduğumda bana kendi insiyatifiyle “Winx” yerine önceki gün hastanede başladığı “Bacaksız Okulda” deyince dünyalar benim oldu çünkü anladım ki, o güzel beyninde yeni bir hikaye ile yeni bir sayfa açılmış ve hikayenin devamını öğrenmek için merak halinde. 1 saatten fazla durmaksızın kitabı okudu ve hatta arada benimle kitaptan ona enteresan gelen şeyleri paylaştı. Bir çocuğu, hem zihinsel hem de duygusal olarak geliştirecek en güzel tecrübelerden biri bu, parayla karşılığı yok. Kitabı bitirince TV izlemek istediğini söylediğinde “tamam” dedim.
Sonra aklıma çok yakın bir arkadaşımın bana kendi kızı için bahsettiği bir yöntem aklıma geldi, kendi tabiriyle “Dolaylı Empoze”, yani çocuğu herhangi bir konuda direkt olarak zorlamadan, dolaylı olarak aslında “sinsi sinsi” teşvik etmek. Bana buna ne kadar inandığını ve çok faydasını gördüğünü anlatmıştı. Hatta çevresindeki insanlar onun aklını kaçırdığını düşünürken, o sırf şu an 2 yaşındaki kızı belki ileride piyano çalmak için motive olur diye evine şimdiden piyano aldığını, kızının o piyanoyu görerek büyümesini istediğini ama asla onu çalmaya zorlamadığı anlatmıştı. Yani dolaylı empozede zorlama yok, çaktırmadan teşvik ve umut etmek var. İstediğimiz sonuçları almak her zaman mümkün değil ama denemeye değer.
Mesela arkadaşımın kızı hiçbir zaman piyano çalmak istemeyebilir veya Erin hastanede ne kadar sıkılsa da kitabı eline almayabilirdi. Ama bu seçeneğin, hiç birşey yapmamak veya tam tersi onları zorlamaktan daha iyi sonuçlar getirdiğine inanıyorum.
İşte söz konusu çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak olduğunda da benim temel prensibim hep bu oldu ve çok işe yaradı, çünkü iki kızım da küçüklüklerinden beri kitap okumayı çok seven ve hatta bazen kitap okurken kendilerini kaybettikleri için birçok şeye geç kalan çocuklar oldular. İtiraf edeyim, bu benim “gizli gizli” çok hoşuma gidiyor.
O yüzden sizinle bugün, bize bu süreçte çok faydası olduğunu düşündüğüm 6 taktiği paylaşmak istiyorum:
1. Çocuğumuza model olmak, yani kendimiz kitap okumak
Çocuğumuz bizi ne kadar çok kitap okurken ve bundan keyif alırken görürse, kendisi de o kadar motive olur.
Ahu Tükel yazdı…
Yazının devamı için:
http://www.ahutukel.com/cocuklari-kitap-okumaya-tesvik-etmenin-6-sinsi-taktigi/