Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

Cezmi Baskın: ‘Osman Ağa Olmaktan Kurtulmak İstiyorum’

Sanat dünyamızın önde gelen isimlerinden biri olan Cezmi Baskın, kariyerindeki deneyimleri ve sektördeki gelişmeleri değerlendirdi.
Röportajda, son dönemdeki yerli filmler ve dizilerin kalitesi, ekonomik krizin sanata etkileri, Kızıl Goncalar dizisinin cezalandırılması, oyunculuk kariyerindeki zorluklar, sanat anlayışındaki değişimler, favori projeleri, karakterlerle özel bağ kurma süreci ve daha birçok konu ele alındı.

Cezmi Baskın, Türkiye’deki sanat ortamının ekonomik yapı ve toplumsal dinamiklerle nasıl etkilendiğine dair çarpıcı görüşlerini paylaştı. Kanal D’de devam eden ‘Yargı’ dizisindeki rolü ve projeleri hakkında da bilgi veren Cezmi Baskın, Türkiye’de sanatın ve tiyatronun daha geniş bir kitleye ulaşabilmesi için yapısal değişikliklere ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Bu derin ve samimi röportaj, Cezmi Baskın‘ın kariyerine ve sanat dünyamıza dair çeşitli perspektifleri içeriyor.

KitaptanSanattan.com / Elif Doruk

Cezmi Baskın: 'Osman Ağa Olmaktan Kurtulmak İstiyorum'

  • Türk sinemasındaki ve televizyonundaki gelişmeleri, son çıkan yerli filmleri-dizileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Geçmişten bugüne iyiye mi evriliyoruz, yoksa geriye mi?

Kantite (nicelik) olarak bir gelişme var ama kalite olarak bir düşüş söz konusu. Çünkü halkın sosyal yapısı, düşünce sistemi, paraya yönelik aldıkları tavır, sanatı da çok etkiliyor. Yani artık insanların para peşinde koşmaktan sanata ayıracak zamanları yok. Zamanları olmadığı gibi para da harcamıyorlar sanat için. En son Peyk’in Hamiyet adlı galasında siz de gördünüz. Sizce insanlar oyundan bir şey anladılar mı, anlamadılar mı bu tartışılır. Çok güzeldi ama ben insanların anlayabildiğinden emin değilim. Örneğin Cem Yılmaz’ın oyunlarının biletleri üç dakikada bitiyor ama bilet fiyatlarını duydunuz mu? Yani dört-beş bin lira biletler. Biletler bitmiş ama Mart ayının biletleri yedi bin beş yüz lira oluvermiş. Yani şimdi bu parayı kim verir de sanat tüketir, biraz zor. Yani çok iyimser değilim bu konuda. Kalite düştü. Kaliteyi satın alacak insanlar yoklar. Zaten o kültürde olan, o ekonomik imkanları olanlar gidip Avrupa’da seyrediyorlar. Operasına gidiyor, konserine gidiyor, Londra da oyun seyretmeye gidiyor ve bu bizim ülkemizde olmuyor yani.

  • Kızıl Goncalar Dizisinin cezalandırılması ile ilgili düşünceniz nedir?

Orada yapay bir gündem oluşturuldu diye düşünüyorum. Filmin ya da dizinin yapısı konusunda da tereddütlerim var. Yani sol gösterip sağ vuran bir dizi olduğu konusunda tereddütlerim var. Birdenbire bizim halkımız gaza çok çabuk geliyor ya, orada da bir gaza geldi. Bu gazı oluşturanlar da şaşırdı bu işe bence. Çünkü ilk önce iktidar kanadı çocukların mekanlarını aldı elinden. Ben öyle bir haber aldım. Yani tuhaf şeyler oldu. Bu film giderse başka yere gidecekti zaten. O tarikatlarda iyidir, iyi insanlardır, onlar da hoşturlar, onların da derinlikleri vardır, onlardan da bilim insanı çıkabilir gibi gibi bir alt metin üzerine gideceği belliydi. Ama tamamıyla yasaklandı mı yoksa devam edecek mi net bir bilgim yok. Bakacağız göreceğiz, ondan sonra eleştirilerimizi yapacağız. Bu tarz sezgilerimiz doğru olacak mı, olmayacak mı onu göreceğiz. Ama böyle şeylerin olması lazım. Demokratik bir toplumda bunlar tartışılmalıdır.

‘Bu ülkede sanat yapmak deveye hendek atlatmak kadar zor’

  • Oyunculuk kariyerinizde karşılaştığınız zorluklar neler oldu ve bu zorluklarla başa çıkma sürecinizi anlatabilir misiniz?

Çok şey oldu. Yani bunları bir sıraya dizmek mümkün değil. Böyle bir iş yapıyorsanız, sanatla uğraşıyorsanız demin de konuştuğumuz mevzular varsa bir ülkede sanat yapmak deveye hendek atlatmak kadar zor maalesef. O yüzden bir sürü zorluklar yaşadık. Ama eğer bir dünya görüşünüz varsa, sanata vurgunsanız, aşıksanız bunları göğüslemek gibi bir misyonunuz da doğal olarak oluyor.

  • Sizi genel de komedi oyunculuğunda gördük. Bunun aksi bir rol aldığınız Beyaz Melek filmindeki karakterinize nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz? Bu rol size duygusal olarak nasıl etki yaptı?

Öyle bir şey yok. Şöyle yok; biz oyuncuyuz. Her türlü oyunu oynuyoruz. Dram da oynuyoruz, komedi de oynuyoruz. Bir insanın, bu adam komedi oynar ya da bu adam sadece drama oynar gibi bir ayrım yapmaması gerekir. Bizler yapmayız ama toplum ve yapımcılar yapıyor. Yani hazır oyuncuları kullanmak gibi bir temayülleri var. Bir de vizyonları dar olduğu için, yeni alternatifler üzerine riske girmek istemiyorlar. O yüzden bana mesela komedyenlik yapıştı. Oysa mesela sizin de farkında olduğunuz gibi Beyaz Melek’te öyle bir rol oynadım. Ve bunun gibi bir çok kez dram oynadım. Şu anda da dram bir dizi olan ‘Yargı’da oynuyorum. Yani böyle bir ayrım yok. Oyuncularda da böyle bir ayrım yoktur zaten. Sadece işin pazarı, piyasası böyle bir zorunluluk getirdi. Ben de bundan hiç memnun değilim. Seçme olanaklarımız var ama dar. Bir iş geldiği zaman ben hep komedi oynadım. Bu da bana yapıştı. Benim de bu parayı kaçırmayayım diye kabul etmişliklerim var tabii.

‘Sanat, toplumu değiştirmek için büyük bir motivasyon aracı’

  • Sanat anlayışınızda zamanla değişen unsurlar oldu mu?

İlk zamanlarda belki böyle bir şey olmuştur. Çünkü ben aldığım eğitim gereği daha dramatik sanat yani teknik anlamda dramatik sanattan söz ediyorum, o şekil de başladım. Ama sonra Ankara Tiyatrosu’na gidince daha toplumsal, daha halkla ilişkilerde değişikler oldu ve öbür tarafta öğrendiklerim ki bu da sanatın bir metodudur. Bu metodu Ankara Sanat Tiyatrosu’nda halk ile paylaşmayı ve çok sık paylaşmayı öğrendim. Ve sanatım da ya da sanata bakışımda bir sürü değişiklikler oldu. Yani yirmi yaşındayken. Sonra bunu hala devam ettiriyorum. Çünkü doğru yolun bu yol olduğuna inanıyorum. Toplumu değiştirmek için, toplumu motive etmek için sanatın büyük bir motivasyon aracı olduğuna inanıyorum.

  • Yer aldığınız televizyon dizileri arasında favoriniz hangisi?

Bir sürü favorim var. Mesela Bizimkiler, Akasya Durağı. Çünkü Akasya Durağı benim için çok önemli, çok bayılmasam da topluma mal olacak bir dizidir. Şimdi oynadığım Yargı dizisi de beni çok etkiliyor. Çok iyi bir dizi. Yani şu an da Türkiye’nin en iyi dizisi diyebilirim.

  • Bu projelerde canlandırdığınız karakterle özel bir bağ kurmanızı sağlayan unsurlar nelerdir?

Kesinlikle benim aldığım eğitim. Dünyaya bakış açısı olarak rollerime ilk önce toplumsal bir açıdan bakarım. İkincisi bana uyup uymadığına bakarım. Sonra da bunu nasıl değiştirip, hayata geçireceğime bakarım. Yani senaryo da benim rolümün fonksiyonlarına, derinliğine ve sığlığına bakarım. Bunun üzerine kendimi öyle hazırlarım.

  • Akasya Durağı dizisindeki performansınızla büyük beğeni topladınız. Bu projede karakterinizi oluştururken hangi kaynaklardan ilham aldınız?

Orada şöyle bir şey var. Toplumda yaşayan insanların olumlu, olumsuz duygularını bünyelerinde toplamasına dikkat ederim. Akasya Durağı da öyle bir şeydi. Komedi dizisiydi ama benim oynadığım Osman Ağa rolü hem çok iyi hem çok sert hem sinirli hem aile babası hem toplumsal bir adam… Bunların sentezi, rolün zaten çatısını oluşturuyor. İşte bunları bir araya toplayıp aksettirebilirseniz işte o zaman gerçek olmaya başlıyor. Abartılı da olsa gerçek olması kolay oluyor.

Cezmi Baskın: 'Osman Ağa Olmaktan Kurtulmak İstiyorum'

‘Osman Ağa devri bitti’

  • Ayrıca bu dizide çok değerli isimlerle birlikte oynadınız. Özellikle Zeki Alasya…Zeki Alasya ile oynamak nasıldı? Dizide unutamadığnız bir anınız oldu mu?

Çok iyi bir duyguydu. Zeki abiyi tanımaktan çok mutluyum. Hala içim de bir hüzündür onu kaybetmiş olmamız. Bu dizide çok değerli insanlarla çalıştık. Ama benim hayatımın merkezi Akasya Durağı değil. O dizi oynandı bitti. Ben de Osman Ağa olmaktan kurtulmak istiyorum. Çünkü insanlar beni hala Osman Ağa gibi görüyor ve ben de bu duruma sinirleniyorum. Osman Ağa devri bitti. O çöp tenekesine atıldı.

  • Bir röportajınızda para yüzünden dizilerdeyiz diye bir açıklamanız var. Tiyatro ülkemizde çok az izlenen bir sanat dalı. Dizilerde değil de isteğiniz üzerine sadece tiyatro oynasaydınız Türk halkı sizi bu kadar benimseyemeyebilirdi. Geleceğe yatırım için mecburuz dediğinizi de okudum. Aslında sadece geleceğe değil de ününüze-tanınırlığınıza da  yapılan bir yatırım olabilir mi? Dizilerdeki oyunculuğunuza hiç bu açılardan yaklaştınız mı?

Aslında öyle değil. Şöyle; tiyatro yaşam biçimim, sinema prestijim ama diziler de ekonomi için… Haklısınız ama tiyatroya gidenden çok bedava televizyon izleyip orada herkesi gören bir toplumuz maalesef. Kim Cem Yılmaz’a gidebilir şimdi. Yedi bin beş yüz lirayı kim verebilir? Televizyon kolay. Oturuyor pijamasıyla izliyor. Mutfakta teyzem bulaşık yıkarken dinliyor. Onun için dizi senaryoları radyofonik senaryolarıdır. Ha babam laf, lafla anlatıyorlar konuyu. Seni seviyorum demek istediğin zaman bir bakarsın, demeden sevdiğin anlaşılır. Tabii iyi bir oyuncuysan. Ama ille de seni seviyorum dedirtiyorlar bize. Çünkü mutfakta bulaşık yıkayan, soğan soyan teyzem dinliyor. Salonda pijamalarıyla oturan amca da bakıyor televizyona. Masal dinliyorlar yani.

‘Cast yaparken kaç takipçisi var diye bakıyorlar’

  • Genel olarak oyuncuları reklam filmlerinde sıkça görüyoruz ama siz hiçbir reklamın yüzü olmadınız.  Birçok teklif aldığınızı da biliyoruz. Dizilerde oynama sebebinizin gelir kaygısından olduğunu söylerken, reklam tekliflerini kabul etmemenizin özel bir sebebi var mı?

Bir tane yeni bir reklam film çektim. Hayatımda ilk oldu. Yönetmeni arkadaşımdı, rica etti. Bugüne kadar oynamayışımım sebebi ise mal satacak bir surat yok ben de diye düşündüm. Bir de beyaz Türk olmak lazım reklam filmi çekmek için. Bankacı traşı olması lazım ya da çok ünlü olmak lazım ya da reytingi yüksek bir sanatçı olmanız lazım. Bu dizilerde de böyle artık. Cast yaparken kaç takipçisi var diye bakıyorlar. Bunlar da birleşince reklam yüzü olmadım.

  • Yurt dışında orada yaşayan Türkler için sahne aldınız. Türkiye’de tiyatroya olan ilgi olması gerektiğinden daha az. Orada ki Türklerin ilgisi nasıldı? Arada bir fark var mı, varsa farkın sebebi sizce ne olabilir?

Buradakinden daha beter. Yani düşünün ki Avrupa’da yaşayan insanlar Avrupa kültürü almış diye düşünürüz değil mi? Ama çoğunluk değil. Cami, fabrika, kahve, ev. Türkiye’den haberleri yok. Sadece dini anlamda ve iktidarla olan ilişkiler… Çok entelektüel arkadaşlarımız var ama onlarda o kadar entelektüeller ki orada olan filmleri seyredip, konserleri gördükleri için bizim yaptıklarımızı beğenmiyorlar. Bu yüzden Avrupa’da yaşayan Türkler sanattan bihaber. Sadece etnik gruplara hitap eden oyunlar giderse… Örneğin bir alevi topluluğu, buradan bir alevi meselesini anlatan, semahlı olan ya da sazlı bir oyun alıp gidiyorlar. Onu da sadece ruhlarını okşamak için, Türkiye’den bir ses olsun diye gidiyor. Konserler de öyle. Onları da dernekleri sürüklüyor zaten. Mesela gidiyoruz yurtdışına ‘Cezmi abi hoş geldin’ diyor. ‘Hadi gel sana bir kebap yedirelim.’ Ya arkadaşım ben zaten kebabın Allah’ını yiyorum Türkiye de. Sen beni bir Fransız lokantasına götürsene. Onların özlemleri ile paralel bir dünyaları var.

  • Çoğunun saplantılı bir milliyetçilik duyguları var. Peki bunu nasıl yorumluyorsunuz?

O daha çok etki tepki meselesi. Ben yaşadım yurtdışında bir süre ve gözlemleyip, inceledim. Benim buradan tanıdığım çok demokrat solcu arkadaşlarım orada uzun süre yaşadıkları için, oradaki ırkçılığın yansıması olarak kendilerini savunurken birer ırkçıya dönüştüklerinin farkına varamadılar. Sen olmuşsun ya diyorum, hayır ben eskisi gibiyim diyor. Hayır değilsin. Çünkü oradaki ırkçılık bunları bir köşeye sıkıştırmış. Bunlarda kendilerini savunurken aidiyet duygusuyla ırkçı olmuşlar. Ve bunu bilinçsizce farkında olmadan yapmışlar.

  • Türk tiyatrosunun geleceğiyle ilgili umutlu olduğunuz konular var mı ve genç yeteneklere ne tavsiyelerde bulunursunuz hem dizi- film oyunculuğu hem de tiyatro oyunculuğu konusunda?

Ben alaylıyım. Alaylı olmaktan ziyade mektepli olmanın yollarını seçmeye başladılar. Bunu da kendilerine bir avantaj olarak görüyorlar. Beraberce oluşturdukları gruplarla daha iyi, daha güzel, daha ileri, daha hoş oyunlar yapmayı tasarlıyorlar, yapıyorlar da. Ama onlar da fazla uçuyorlar bu sefer. Türkiye tabanından yükselmeye başladılar. Türkiye ile alakasız, modern olacağız diye çok alakasız Avrupai olmaya başladılar. Çok iyi oyuncular da yetişiyor. Ama maalesef yeşerecekleri, büyüyecekleri toprak, ortam yok. Önerilerim ise kazandıkları paraları çok iyi saklamalarını öneriyorum. Kazanamayanlar için de daha çok kendilerini geliştirmelerini öneriyorum. Öyle tamam, orta okul da müsamerede çok komiktim, böyle devam edeyimlerle olmaz. Yarın öbür gün çöp olursunuz diye düşünüyorum.

‘Biz de Osman Ağa gel bir fotoğraf çekilelim var’

  • Son olarak bizleri bekleyen yeni bir projeniz var mı?

Benim dönem dönem işlerim oluyor. Şu an Yargı dizisinde oynuyorum. Mayıs ayına kadar sürecek. Sonra sinema mevsimi başlar. Bir iki sinema işi olur. Ama burada da maalesef bazen ekonomi olarak yazın boş kalmayalım, bir şey yapalım da üç beş kuruş kazanalım hem mesleğimizi yapalım diye bakıyoruz. Sinema yapacağız. Ama şu an kesinleşmiş bir şey yok. Bazen de sadece para kazanmak için oynayıp vizyona girmesini istemediğim işlerde de oluyorum. Burada ilkeler falan bazen ıskalanıyor. Devlet bizim elimizi tutmuyor. Yurtdışında örneklerini görüyoruz, sanatçılara ev verilmiş, garantileri var. Biz de olduğu gibi hadi altmış beş yaşında oldun, hadi devlet tiyatrosundan, şehir tiyatrosundan yürü git, gençlere yerini bırak gibi bir şey olmuyor. Size Prag’da yaşadığım bir anektod anlatayım. Eski bir köprüden geçiyorum, etrafta çocuklar müzik falan yapıyorlar. İncik boncuk satanlar falan var. Turistler de eski şehre doğru gidiyorlar. Birden bir alkış başladı. Hayırdır ne oluyor diye etrafıma bakarken, 80 yaşlarında bir nineyi alkışlıyorlar. O kişi eski bir opera sanatçısıymış. Köprüyü geçesiye kadar kadını alkışladılar. Şimdi bu insanı çok etkileyen bir durum. Biz de böyle bir şey yok, biz de Osman Ağa gel bir fotoğraf çekilelim şeklinde değer var.
Yani işin özü; SANAT VE KİTAP ekmek, su gibi gerekli olmadıkça bu iş olmaz.

KitaptanSanattan.com / Elif Doruk

Cezmi Baskın: 'Osman Ağa Olmaktan Kurtulmak İstiyorum'

Bir Terapistin Kılavuz Olduğu Hayatlar – Etingü Dönmez Durgun yazdı…

0
Show Comments (0) Hide Comments (0)
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments