İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü’nden mezun Can Bonomo‘yu 2011 yılında çıkardığı “Meczup” albümüyle tanıdık. Ardından gelen iki başka albümü, 2012 yılında Eurovision‘a katılması, sıkça verdiği konserler vs. derken son birkaç yıldır insanın hem arkadaşıyla, hem annesiyle dinleyebildiği bir isim oldu Can Bonomo.
Müzik kariyerinin yanı sıra geçtiğimiz yıl bir şiir kitabı da çıkaran Can Bonomo meğer henüz parmaklarının tamamındaki marifetleri bizlere göstermemiş. Şöyle ki, Can Bonomo aslında bir yandan da resim yapıyormuş. Şimdi o resim çalışmaları ilk kişisel sergisi “Anachronismus”(Anachronismus: Herhangi bir olay ya da varlığın içinde bulunduğu zaman dilimi ile kronolojik açıdan uyumsuz olması demek) kapsamında The Marmara Pera Oteli’nde 20 Kasım 2015‘e dek görülebilecek.
Dijital baskı, illüstrasyon, yağlı boya ve duvar boyası gibi bir çok farklı malzeme ve tekniği bir araya getiren Can Bonomo, “Anachronismus”ta geçmişten gelen bir eserin, farklılaşmış, yeniden tasarlanmış ve resmedilmiş halini sunuyor. Eserlerinde birbirlerinden, kronolojik ve mantıksal olarak tamamen bağımsız olan objeler, illüstratif figürlerin desteğiyle eğlenceli, renkli ama düşündürücü kavramsal işlere dönüşüyor.
Sergisi “Anachronismus” ile ilgili Can Bonomo şunları söylüyor: “Zamanın lineer bir fonksiyon olmadığını, saatlerimize bakıp geç kaldığımız sanrısını bize yaşatan şeyin ise insan icadı bir yanılgı olduğunu düşünüyorum. 2015 yılındayız ve saati ölçebilen tek şey hala ve sadece saatin kendisi. Bu karmaşık ve bilinmezliklerin içerisinde en eğlenceli bulduğum durum Anakronizm. Cep telefonuyla konuşan bir Napoleon ya da uzayda bir astronota muz ikram edilmesi zaman kavramını eğlenceli bir biçimde alter ediyor.”
(www.nolm.us)