Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

Cahiliye Dönemi ve İnançlar Sistemindeki Çelişkiler Yumağı – Veysel Boğatepe yazdı…

Doğaüstü güçlere, kutsal sayılan çeşitli varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren inançlar sisteminin tutuculuğu ile kapanıklığı aydınlanmacı yazarları Sümer Mitolojisinden, Hammurabi kanunlarına kadar götürdü. Hurafeler kutsanıp, tanrı buyruğuymuş gibi topluma dayatıldığı içindir ki, tek tanrı ve tek kitap olmasına rağmen özellikle İslamiyet’te hemen hemen herkesin ayrı ayrı bir tanrısı, bir de kitabı vardır. Bugün vahşi bir şekilde insan katliamı yapan, müslümanların ibadet yerleri olan camileri bombalayan ve hatta Kâbe’yi yıkacağını duyuran IŞİD’e tepkiler yine müslümanlardan gelmektedir. Bu çelişkiler yumağını en iyi örnek, müslüman Işid’ciler ile onlara tepki gösterenlerin aynı dine /inanca sahip olmalarıdır. Bu ve benzer çelişkiler yumağını çözmek ve anlamak için İslam aktarımcılarının “cahiliye” diye geçiştirdikleri yani çok tanrıcılık dönemine bakmak gerekiyor.

Çok Tanrıcılık, Erken Hıristiyanlık ve Kâbe

 Araştırmacı yazar Erol Sever, “Çoktanrıcılık, Hıristiyanlık ve Kâbe” adlı kitabında yabancı İslâm araştırmacılarının da kaynaklarından yararlanarak islâmiyet öncesi (cahiliye) dönemine ilişkin çok önemli bilgileri aktarıyor. Erken Hıristiyanlık ve çok tanrıcılık döneminden kalma birçok Arap geleneğinin günümüze tanrı buyruğuymuş gibi nasıl kutsanarak geldiğini ve kadınların çok tanrıcılık döneminde ‘kraliçe titri’ne sahip olduklarına işaret ediyor. Kadınların kraliçe titri sadece bununla sınırlı kalmıyor, kabile kurumunda söz sahibi ve otoritenin başı olduklarını, tek başına ülke yönettiğini görüyoruz. Çok tanrıcılık döneminde anaerkil toplum hüküm sürerken, tek tanrıcılıkta ataerkil dönemine geçilmiş, özellikle İslam toplumunda kadının eli ayağı tüm kamu alanlarından çektirilmiş ve kadın yok sayılmıştır. Cahiliye dönemine ilişkin birçok Arap kültürünü kaynaklarıyla aktaran Erol Sever, tapınak kültlerinden ve tapınma şekillerinden itibaren Kabe’nin erken Hıristiyanlık döneminde kilise olarak kullanıldığını, kurban /adak kesmenin ve hac’ın da çok tanrıcılık döneminden kalma olduğuna dikkat çekiyor. Tüm bunları okuduğumuzda resmi İslâm aktarımcılarının ve kimi ilahiyatçıların çok tanrıcılık dönemini neden “cahiliye” diye geçiştirmeye çalıştıklarını daha iyi anlıyoruz.

Evren bir şaka mı?

 Araştırma yazar Erol Sever, İslami çevrelerin çok yakından tanıdığı Turan Dursun’un kitaplarından ve kaynaklarından yararlanmış. Ayrıca Turan Dursun’un 1977 tarihli “X-Bilinmeyen Bilim Kurgu Dergisi”nde kaleme aldığı ve 1978 yılında tamamladığı dizi yazının 3. Baskısı 20014’te yılında Berfin Yayınları tarafından kitaplaştırıldı. Geçiş dönemi sayılabilecek bu çalışmasında Turan Dursun, dini kaynaklarda geçen melek, şeytan, cin, cennet, cehennem ve daha birçok adı geçen ama görünmeyen varlıkların peşine düşüyor. Fantastik ama gerçekçi bu incelemesinde söz konusu görünmeyen varlıkları din kitaplarına ve bilime göre ayrı ayrı inceleyerek onlarca soruya yanıt ararken, idealizmden materyalizme doğru gidişin de ipuçlarını veriyor.

Kuran’ın kökenine ve İslamiyet’e ilişkin en ciddi araştırmayı Turan Dursun, Kuran’ın kökenine inerek başlattı. Ondan sonra ise Arif Tekin en derinlikli araştırmayı yaparak Kuran’ın kökeninden itibaren İslam’da içki, cinsellik, bilinmeyen yönleriyle Kuran, Hz. Muhammed’in ölümü, İslam’da kutsal kitaplar gibi birçok eser yayınladı.

Veysel Boğatepe

cok-tanricilik-hiristiyanlik-ve-kabe-erol-sever-284-500x500

 

Comments are closed