Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

‘Çağdaş Sanat’ın son durumunu konuştular!

Sanat Tarihçisi-eleştirmen, küratör ve Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği (AICA) Başkanı Fırat Arapoğlu moderatörlüğünde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Temel Eğitim Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı İnsel İnal ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aylin Seçkin’in katılımıyla düzenlenen ‘Geleceğe Dönüş: Çağdaş Sanat Ne Durumda?’ konulu panel-söyleşi Corpus Galeri’de gerçekleşti.

Fırat Arapoğlu‘nun moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide, sanat eğitimi, sanat eğitimindeki problemler, Türkiye’de politik süreçlerin ve toplumsal olayların Türk Sanatına etkisi ve günümüz itibariyle ‘çağdaş sanat’ın geldiği nokta konuşuldu.

Fırat Arapoğlu: “Base ve Mamut Art Project sanata zarar veriyor”

Söyleşiyi açarken yaptığı giriş konuşmasında Fırat Arapoğlu, Türkiye’de Sanat tarihinin politik süreçlere ve toplumsal olaylara göre şekillendiğini belirterek, çağdaş sanat alanında neyin sanat nesnesi olduğuna sanat tacirlerinin, galerilerin ve koleksiyonerlerin kontrolünde olan piyasanın karar verdiğine değindi. Liberal dalganın sanat alanları üzerindeki hakimiyetinin ve ideolojisizliğin önemli bir sorun olduğunu, Base ve Mamut Art Project gibi etkinliklerin sanata zarar verdiğinin altını çizdi. Bu yüzden alternatif ve bağımsız sanat alanlarına, farklı sergileme yöntemlerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu vurguladı.

İnsel İnal: “Gündelik hayatı değiştirmekle ilgili bir kültür politikasına ihtiyaç var”

İnsel İnal, ‘çağdaş sanat’ın ne olduğundan çok ne olmadığı ve Gezi Direnişi’nin sanat alanına etkileri üzerine konuştu. Sanat alanının eğitim kurumları dışında da düzenlenmesi gereken bir alan olduğuna, çağdaş sanat alanında sanat nesnesinin kendi gerçekliğinden sanat alanına kendi kendine geçemediğine yan alanların yani piyasada ki egemen kurumların anlayışına göre etkisi ve yönlendirmesi ile sanat eseri olabildiği gerçeğine değindi. Çağdaş sanat alanında iş üretenlerin geleceğe dair ya da toplumsal kaygılar ile değil bir koleksiyona nasıl girerim, nasıl ünlü olurum, nasıl sergi açarım gibi amaçlarla piyasada yer almaya çalıştıklarını ve bu alanın egemenlerinin de bu düşünceyi ve bu düşünceyi taşıyan sanatçıları desteklediğini belirtti.

Gezi Direnişi‘nin toplumdaki günlük hayatlara direkt müdahalesine ve etkisine değinen İnal, o süreçte sanatın böyle bir güce ve etkiye ulaştığını hatta o seneki Bienal ile ilgili ‘ne gerek var Gezi Parkı ve alanında gerçek bir Bienal gerçekleşiyor’ şeklinde yorumlar yapıldığını hatırlattı. Sanatın aracısız, kurumsuz, galerisiz üretilebildiğini ispat eden bu süreçte olduğu gibi sanatın sokakta yaşananlarla şekillendiği, yaşam ile sanatın arasında sınırların kalktığı ve herkes sanat üretmese bile sanatsal bir gözle bakmayı öğrendiği bir anlayışa ihtiyacı dile getirdi. Böyle bir anlayışın hakim olduğu bir sanat alanında sanatçıların aktivist, aktivistlerin sanatçı olacağını, sanatçının ürettiğiyle her şeyi değiştirebileceğine olan inancının diri kalacağını vurguladı.

İnal, çağdaş sanatta gelinen noktanın maalesef bu anlayıştan çok uzak olduğunu ve gündelik hayatı değiştirmekle ilgili bir kültür politikasına ihtiyaç olduğunu söyleyerek sözlerini tamamladı.

Aylin Seçkin: “Mezun sanatçı adaylarının piyangodan büyük ikramiye çıkma ümidini taşıyan birisinden farkı yok”

Sanat eğitimi ve piyasası üzerine bir konuşma gerçekleştiren ve otobüste ders anlatan profesör olarak da tanınan Aylin Seçkin ise sanat eğitimindeki en büyük eksikliklerden birisi olarak sanat eğitimi alan öğrencilere mezun olduktan sonra nasıl bir piyasaya gireceklerine dair yeterli bilgi verilmediğini ve her sene mezun olan 3 bin civarı sanatçı adayının şişirilmiş balon olan sanat piyasasında çok büyük zorluklarla karşılaştığını söyledi.

Sanat piyasası ve zevk sermayesi oturmamış bir ülkede devletin de yeterli insiyatifi almadığını vurgulayan Seçkin, mezun sanatçı adaylarının sanat hayatındaki durumlarının piyangodan büyük ikramiye çıkma ümidini taşıyan birisinin durumundan farklı olmadığını belirtti. Yine de özellikle büyük şehirlerde artarak devam eden sanat fuarlarının, bienallerin hem sanatçılar için bir alan olması hem de sokaktaki insanların sanatla buluşması adına önemli olduğunu söyledi.

Seçkin, özellikle genç sanatçılara verdiği tavsiyede kendi yollarında samimi bir şekilde ilerlerlerse doğru olanı üreteceklerini ve karşılığını göreceklerini belirterek sözlerini tamamladı.

Panel-söyleşi soru-cevap bölümü ile sonlandı.

Show Comments (0) Hide Comments (0)
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments