‘Bunu Herkes Yapabilir’ Denilen Soyut Resimlere Neden Servet Ödenir?

‘Bunu Herkes Yapabilir’ Denilen Soyut Resimlere Neden Servet Ödenir? – Mustafa Günen yazdı…

Hiç düşündünüz mü? Neden insanlar kendilerinin de boyayı serperek veya rastgele şekillerle kolayca yapabileceği soyut resimlere yüz binlerce, milyonlarca dolar öder?

İşte bu konuyu Washington Üniversitesinden Antropololog özellikle kültür ve sanatın evrimi konusunda birçok kitap yazmış ve çeşitli kurumlarda eğitim veren Prof. Ellen Dissanayake’ye sordum. Ertesi gün benim görüşümü doğrulayan çok uzun bir cevap aldım. Dolayısıyla bu yazışmanın ilgili bölümlerini kısa olarak aktaracağım.

Dear Ellen

Şunu araştırıyorum, insanlar rahatlıkla kendilerinin veya bir arkadaşının yapabileceği ya da çok çok düşük fiyata başka sanatçılara yaptırabilecekleri soyut resimlere neden yüz binlerce, milyonlarca dolar ödüyor? Bu davranışın evrimsel bir dayanağı olmalı.
Acaba İlkel dönemlerde sanatçının yaratıcı becerisine sahip biri olarak görülmesi, veya resmin büyüyle ilişkilendirilmesi olabilir mi?

Dear Mustafa

Bir “davranış” (insanların yaptığı bir şey) olarak baktığım sanat – güzellik ya da beceri gibi bir nitelik değil – evrimleşirken, avcı-toplayıcı yaşam tarzımız küreselleşme, kapitalizm, para ekonomisi, anlık iletişim vb. ile bugün yaşadığımızdan çok farklıydı. 

Bugün çok varlıklı insanların soyut tablolar, hatta bir muz ya da kendini parçalayan bir kağıt parçası gibi geçici sanat eserleri satın almasının çok ilginç bir evrimsel temeli olduğunu düşünmüyorum.  Her ne kadar bunlar, sıradan gerçekliği olağanüstü hale getirdikleri anlamında “sanat eserleri” olsa da, sanatın her zaman özgün veya kurallara aykırı, hatta (şok edici ve yeni olma dışında) yeteneksiz kabul edildiği bir “sanat dünyası” içinde yer alıyorlar. Bu bağlamda, insanların “en yeni şey” için ödeme yaptığı bir sanat piyasamız var diyebiliriz.

Tarihinin %99,99’unda “sanat” toplumsaldı, esas olarak insanların bedenlerini süsledikleri (onları gündelik olandan farklı kılan), şarkı söyleyip dans ettikleri (seslerini ve beden hareketlerini özel kılan), çevreyi özel kıldıkları vb. ritüel/dinsel törenlerin bir parçasıydı.   Bunu yaptıklarını söylüyorum çünkü belirsiz ya da önemli zamanlarda onlara “yardım edebilecek” doğaüstü ruhların – ölü atalar ya da şelalelerin, yağmurun, onları besleyen hayvanların ve bitkilerin ruhları – abartılı görünümleri ve davranışlarıyla ikna olmalarını ve sonra da onlara yardım etmelerini istiyorlardı.   Bu ayinler bolluk ve yokluk, hastalık ve sağlık, doğum, ergenlik, evlilik, savaşçılık ve ölüm gibi yaşam değişiklikleri arasındaki geçiş zamanlarında gerçekleşirdi.

Boyalı bir kano pruvası ya da süslü bir kalkan (güçlü hayvanların soyut tasarımlarıyla) büyülü ya da ilahi olarak kabul edilirdi, böylece suda hızlı uçabilir (kano) ya da kalkanı taşıyan adamı savaşta koruyabilirdi.  Bence sanat en başından beri büyülü güçle ilişkilendirilmiştir, ancak bir tahta parçasına muz çivileyen ve buna sanat diyen biri, satın alanın (ve sanatçı tarafından satılanın) kişisel prestije sahip  olması dışında, “büyülü bir güce” sahip değildir.

Herkesin katılım gösterdiği bir ortamda, günümüz toplumunda olduğu gibi, sanatçıların profesyonel, “dahi”, özellikle de “yaratıcı” vb. görüldüğü bir tabakalaşma yoktu.  Avcı-toplayıcı toplumlarda insanlar birinin diğerinden daha iyi bir şarkıcı, dansçı ya da oymacı olduğunu bilirdi.  Ancak bu, diğerlerinin bu şeyleri kendilerinin yapmamasına engel olmazdı.

En iyi dileklerimle.

Zaten altını çizerek vurguladığım gibi kısa olarak özetlersek; günümüzde yaygın olan akımların ortaya koyduğu çivilenmiş muzu sergilemek, ve ya rastlantısal veya sadece renk ve formlardan vs. oluşmuş, şaşırtıcı şok edici soyut yapıtların pek sanat kabul edilemeyeceğini belirtiyor. Sanat piyasasının bunlara olan ilgisinin yalnızca yeni bir şey olmaları, sahip olmanın kişisel prestij kabul edilmesi olarak nitelendiriyor. Tüm bu gibi yapıtların aslında insan zihninin sanat algısıyla yani gerçek sanatla pek bir ilişkisi olmadığını söylüyor.

Her neyse, bunları neden önemsiyor ve paylaşıyorum? Zira bugün özellikle ülkemizde moda, trend, reklam yöntemiyle hareket eden sanat camiası, yakın gelecekte negatif olarak çok şaşıracağı sonuçlarla karşılaşacaktır. Korkarım yapay zeka bu yakın geleceği birkaç yıla indirecektir, hazır olun.

Bu yazıyı paylaşmamın asıl nedeni, Prof. Ellen Dissanayake’nin benim fikrini destekleyen Bence sanat en başından beri büyülü güçle ilişkilendirilmiştir ifadesidir. Zira ben, yıllar önce yazdığım “Modern Sanat Evliyaları” isimli makalemde tam da bu konuyu işlemiştim. Ayrıntıları bu köşede yazmaktayım.

Mustafa Günen

Sanat Dehaları ve Tutarsızlıklar - Mustafa Günen yazdı... 1

0
Show Comments (0) Hide Comments (0)
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments