Çağdaş takı sanatçısı Işın Çaçur, ‘Esnek Ekran, Simulakra’ adını verdiği çalışmasında dijitalleşen dünya ve varoluş kavramı ilişkisini sorunsallaştırıyor.
Sanatçının üretimleri Giyilebilir Sanat başlığında değerlendirilirken, duvarlar, tüller ve beden, artık sanatçı için kendini ifade ettiği mekanlara dönüşüyor.
‘Esnek Ekran, Simulakra’ adlı çalışması, 2021 yılında Ayşe Takı Galerisi’ndeki ‘İnsanlığı(nı) Hatırla! / Recall Humanity!’ Çağdaş Takı Serisi sergisinde izleyici ile buluştu.
Tarihsel geçmişi 1960’lara dayanan Giyilebilir Sanat (Wearable Art); ‘imge ve düşüncelerin belirli formlara dönüştürülmesinde vücudu araç olarak kullanan bir ifade biçimidir. Giyilebilir Sanat, takı, el dokumaları, işlemeler ve otantik giysiler üzerinde başlıyor ve 1970’li yıllarda kimliğini buluyor.’*
Işın Çaçur Ve Giyilebilir Sanat
Sanatçı Işın Çaçur’un Giyilebilir Sanat’a evrilen sanat pratiğinde Caferağa Medresesi’ndeki ve özel olarak aldığı gümüş işleme ve kuyumculuk atölye derslerini ve Pera Güzel Sanatlar’da Görsel İletişim Tasarımı eğitimini görüyoruz. ‘Ray’silver’ markasını oluşturan ve atölyesini kuran sanatçı İstanbul Modern, Pera Müzesi ve İKSV için tasarımlar yaptı.
Ülkenin içinde bulunduğu kültürel koşullara ve dijital dünyada varoluş biçimlerine yönelttiği eleştirileri zaman içerisinde üretimlerine yansımaya başladı. Sanatçı için takı tasarımı artık sadece süsle(n)meye yönelik bir üretim değil, günümüz dünyasına yönelttiği eleştirilerine bir alan olarak ifade buldu. Sanatçının eleştirel tutumu ve kendini ifade etme ihtiyacı; pleksi, cam, ayna, boynuz, seramik,yarı değerli taşlar, dantel ile deneysel çalışmalara yönelirken, ortaya çıkan çalışmalar klasik mücevher tasarımı anlayışından uzaklaşarak geliştirdiği plastik bir dile, Giyilebilir Sanat’a evrildi. Son yıllarda toplumsal konuları odağına alan sanatçı, kadın kimliğinin eşitliği ve özgürlüğü adına eleştirilerinde kadın cinayetleri, töre ve namus kavramlarını ele aldı.

‘Esnek Ekran, Simulakra’ adlı çalışması ise; teknolojinin bireysel / toplumsal etkilerini sorguladığı ve bilinç, bedensellik, insani temas, ‘Var olmak’, sezgi, rastlantısallık, irade kavramları üzerine beyin jimnastiği yaptırdığı kişisel sergisi ‘İnsanlığı(nı) Hatırla!’da (2021) yer aldı. Sanatçı ‘Esnek Ekran, Simulakra’ çalışmasını şu şekilde ifade ediyor:
“Bizi içine çeken ekranlar, Jean Baudrillard’ın deyimiyle; ‘sanal alanı gerçeğin içine dağıtan şeffaf/esnek bir sınır’, ‘iki dünya arasında bir ‘arayüz’ adeta’.
Simülasyon çağındayız ve git gide daha çok ‘simulakra’ ile iletişimdeyiz: Yani, gerçeğin/ var olanın kendisiyle değil o gerçekliğin ya da algılanmak istenen görünümüyle.
Artık sadece bir çerçeve değil ekranlar! Dokunur dokunmaz etkileşime geçtiğimiz, diyalog haline girdiğimiz, hiçbir engelle karşılaşmadan içerisine gömülebildiğimiz ve ‘hayatımızı dijital kombinezon gibi üzerimize geçirdiğimiz alanlar.
“Fotoğraf, sinema ve resim sanatlarına özgü bir sahneyle bir bakış olayı varken; video ve bilgisayar ekranından yansıyan görüntüde McLuhan’ın daha önce söylediği gibi, bir tür içine gömülme, bir tür göbek bağı durumu, dokunsal bir karşılıklı etkileşim süreci söz konusudur.”
– Baudrillard
Ekran ile kurduğumuz bağ, salt izleme (bakış) değil artık. Görmenin yanı sıra dokunarak ve hissederek sanalın dünyasına iştirak edip onunla ‘koordineli bir bağ’ da kurmaya başladık. Teknoloji aynı üstel hızla ilerlemeye devam ederse yakın gelecekte kuracağımız temasın bu kadarla kalmayacağını tahmin etmekse zor değil.
Ekran bizi ‘gerçek yaşamın içinden tutarak adeta kendi içine davet ediyor.’ Böylece, ekran karşında etkin olan biz gibi görünsek de aslında sanal dünya git gide kodlu yapısıyla bizi bağlayıp sarmalıyor. Baudrillard’ın ‘istekli kölelik’ ya da ‘tekniğin egemenliği’ bağlamında değerlendirdiği bu durumda, ‘ekranı komuta ederken bir süre sonra kendimizi şeffaf geçirgenliğin içinde buluyoruz.’
Gerçek ile sanalın geçirgenliğinin arttığı anlara hoş geldiniz!
Teknik olarak kusursuzlaşan imge/görüntü sayesinde ekranda gördüğümüz ‘gerçek’ mi yoksa gerçeğinden daha orijinal durmaya çalışan ‘düblor görüntüsü’ mü fark edemez oluyoruz.
Görüntüler / imgeler -yani taklitler- üzerinden yaptığımız iletişimde, aslında ‘ona’ mı bakıyoruz yoksa ekrana mı? E.M.Forster’ın ‘Makine Duruyor’da söylediği gibi;
“Bu panelde sana benzer bir şey görüyorum ama seni görmüyorum.”
-E.M.Forster
Gerçek ve sanalın muğlaklaştığı, gerçek olandan git gide uzaklaştığımız zamanlar!
Baudrillard’ın imgenin hayal gücünden yoksunlaştırılmasının, onu imge olmaktan uzaklaştırdığı ve böylece sanal gerçekliği oluşturduğuna dair görüşlerine katılmamak mümkün değil:
“Yüksek çözünürlük denen şeye, başka değişle, imgenin yararsızca kusursuzlaştırılmasına her geçen gün biraz daha yaklaşıyoruz. Ama imge, gerçek zamanda üretile üretile, tam da bu sebepten imge olmaktan çıkmaktadır. Mutlak berraklığa, yüksek çözünürlüğe, imgenin gerçekçi kusursuzluğuna ne kadar yaklaşırsak, yanılsama gücü de o ölçüde kaybolmaktadır.”
– Baudrillard
Sanal dünyada, gerçek olana yaklaşmaya çalıştıkça -onu taklitte kusursuzlaştıkça, yetmeyip onu bozdukça- ve hatta orijinalini unutturan simülakra yaratarak gerçekten daha gerçek hale geldikçe aslında farkında olmadan aradaki sınırı ortadan kaldırmış oluyoruz.
Gerçekle olan bağımızı kaybetmemek için hatırlamakta fayda var;
“Simulakra, gerçek ötekinin yerini tutamaz”!
Işın Çaçur Kimdir?
1976 yılında Ankara’da doğdu. TED Ankara Kolej’inden mezun olduktan sonra İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması bölümünü üçüncülük derecesiyle tamamladı. Aynı üniversitede Peyzaj Planlaması üzerine yüksek lisans yaptı. Tasarıma yönelerek Pera Güzel Sanatlar’da Görsel İletişim Tasarımı eğitimi aldı. Caferağa Medresesi’nde ve özel olarak aldığı gümüş işleme ve kuyumculuk atölye derslerinin ardından kendini daha özgür ifade edebilmek adına kendi markasını ve atölyesini kurdu. Çaçur, başta İstanbul Modern, Pera Müzesi, İKSV, Hisart Müzesi, Kültür Bakanlığı gibi önde gelen birçok sanat ve kültür kurumuna özel koleksiyonlar hazırladı. Danteli gümüş takıya dönüştürdüğü işleri Design WeekTukey 2017’de Trend Alanı’na seçilerek sergilendi. Lületaşı ile kuyumculuk tekniklerini harmanladığı obje tasarımı Eskişehir Valiliği’nin düzenlediği yarışmada finale kalarak müzenin daimî sergilenecek eserleri arasına girdi. 2019’da Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle müze mağazaları için düzenlenen ‘Anadolu’nun Kadın Gücü’ tasarım yarışmasında birincilik ödülünü aldı. ‘I Care Us / Bizi Önemsiyorum’ Agora Sanat Köyü Sanatçıevi Programı’na (Çanakkale, 2022) katıldı. 12. Love 360 Fest’ (İstanbul, 2020) gibi Uluslararası karma sergilerde yer alan sanatçı, sanat ve tasarım çalışmaları ile atölye derslerini İstanbul’da sürdürmektedir.
https://www.ray-silver.com/
@rayssilver
rayssilver@gmail.com
*Safiye SARI, Giyilebilir Sanat Ve Beden Sanatında Dijital Tekstil Tasarım Uygulamaları, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, Sayı 38, Erzurum, 2017, 69-85