Adanın birinde ve kürenin geri kalan her yerinde miniminnacık zorba imparatorluğunu sürdürürken el yıkama, maske ve sosyal mesafenin yanına bir de dış mekânların olmazsa olmaz olduğu konusunda ortak görüş ortaya çıktığı günlerin birinde tarih yazmanın tarih yapmaktan zor olduğunu anımsadım.
Göbeği bol bir tepeden esen rüzgâr tarihi yeniden yazma konusunda ciddi bir gereklilik ortaya çıkarmıştır. Bu gerekliliğe elimizden geldiğince biz de bir el atalım. Hayatın her alanında gereksinimlerin ilk hareketi ortaya çıkardığını biliyoruz. Yine böyle bir gerekliliğin ortaya nasıl çıktığını postmodern bir tarzda inceleyelim. Bir tek çözülemeyen soru postmodernizmin hangi gereksinimden ortaya çıktığıdır orası da karıştırılmayacak çekmecedir. Kürenin kenarı mı, köşesi mi, merkezi mi çevresi mi olduğu konusunda anlaşamadığımız köşesinde Termodinamik ile arası hiç iyi olmayanların Alfa’sı saç kesiminden memnun olmadığı için esnaflar ve zanaatkârlar odasının berberlerini pruvaya almıştı. Bu yetmemiş o loncayı kapatmış ve problemin çözümü için o zamanlar aldıkları yüklüce bahşiş nedeniyle arasının iyi olduğu Güneş Sahillerinin Muhtarından yardım istemiştir. Güneş sahillerinden gelen işinin ehli uzmanlar berberlerin eğitimi için bir okul gerektiğine karar verdiler. Böylece de Mühendishane-i Berber-i Hümayun açılmış ve bu okulda bu uzmanlar ders vermeye başlamıştır. Bizim yeni yetme berberler bir türlü saçların arasındaki simetriyi tutturamadığından, saçların uzunluğunu hesaplayamadığından bu berberlere yeni dersler açılmıştır. O zamana kadar hiç görmedikleri İki Boyuta Üç Boyutu Sığdırma Sihirbazlığı Dersi bu derslerden biridir işte. Bir türlü elleri alışamadığından bizim esnafa yardım olsun diye bu işin sırrını öğretmişlerdir. Bu derslerde ilk defa orantı, anatomi, perspektif, modelden çalışma gibi yeni-çok yeni dersleri alan bizim berberler başarılarını ve başarılı saç kesimlerini görünce daha iyi olsunlar diye bir takım seçilmiş berberi romantizmin başkentine gönderip orada da eğitim almaları istenmiştir. Bu berberler en çok açık havada ve güneşi ışığı bol ortamlarda saç kesmeyi seçmiştir.
Bu sırada oradan buradan ortaya çıkan yontulmuş mermerler alfanın moralini bozduğu ve uykularına girdiği için kaldırın şunları gözüm görmesin deyince Neandertallerin en uyanığı bunların topunu alıp götürmüştür. Nasıl götürmüştür konusu aslında tarih yazımı konusunda acil cevap bekleyen konulardan biridir. Hangi yalandırma, dolandırma, aldandırma oyunları oynanmış kimlerin cebine kaç bilet parası girmiştir konusunu da hemen çekmeceye kaldırıyoruz. Bu romantik berberler kamera obscurayı da keşfettiklerinden fazlasıyla saç kesiminde bundan faydalanmayı da sevmişlerdir. O kadar başarılı saç kesmişlerdir ki bugün al-sat, almadan-sat, nasıl satarsan sat sevenler derneği bu barbar berberleri başlarının tacı yapmıştır. Bal tutanlar saaat-tım çekicini yalarlar. Bu berberlerin çocukları ve torunları da berberlikte karar kıldığı için loncaları bu berberleri barbar berberlerden farklı bir yerde görmeyi sever. Boynuz kulağı birkaç fersah geçtiği için boynuz kulak bağlantısı unutulup gitmiştir. Bunların en meşhurları atları kırpan ile duvar kenarında traş yapmayı seven berberlerdir. Tarihte üç boyuttan iki boyuta geçme konusunda gözden kaçan ne kadar çok detay var. Bu detaylar biraz daha deşilse insanoğlunun ilk günden beri bir şekilde traş olmaya devam ettiği ortaya çıkacaktır. İster merkezde olsun ister kenar da köşede Homo Sapiens bu konuda oldukça başarılıdır. Bu detayın yanına berberlerin büyük katkısını da ekledik duvarlarımız sokaklarımız meydanlarımız köy yollarımız köy meydanlarımız bir de köydeki berber dükkânlarında aynanın yanındaki boşluklarımız boş kalmasın. Gerisi kolay. Yırttık demektir.
Bülent Bakan