Bu fotoğraftaki adamın 1933’te Fenerbahçe açıklarındayken çocukları denize düştü, atladı suya, kurtardı ama zatürre oldu. Hastalık bırakmadı yakasını. 41 yaşında Keçiören’deki bu kiralık evde, kitapların arasında, cüzdanındaki beş lirasıyla, 5 Mart 1934 tarihinde son nefesini verdi. Ardında üç çocuk bıraktı. Karısı Zübeyre geçinemedi. Afet İnan’dan yardım istedi. Atatürk devreye girdi. Krediyle bir ev almalarını sağladı. Zübeyre evin bir odasına çekildi üç çocuğuyla, diğer odaları kiraya verdi, aldığı kirayla o evin taksitini ödedi.
23 Nisan 1933’tü. Çocuk Bayramı. Sabah kızlarının bayramını kutladı fotoğraftaki bu hasta adam. ‘Vatana millete hayırlı işler yapmalısınız’ dedi. Sonra kızlarına söylediklerini düzenledi ve Çankaya Köşkü’ne gitti. Atatürk’e kağıda aktardığı metni verdi. Reşit Galip’ti bu kişi, yani fotoğraftaki ölüm döşeğindeki adam. Kağıtta ne mi yazıyordu? ‘Öğrenci Andı’
Atatürk’e gönülden bağlıydı. 1893’te Rodos’ta doğdu. Hakimdi babası Hacı Mehmet. ‘Okusun’ dedi Reşit, en iyi okula gönderdi oğlunu. Jean Babtis Fransız Koleji’nde ana dili gibi Fransız öğrendi. Yazmaya çizmeye niyetlendi, lisede Ferdai Temmuz dergisini çıkardı. 1911’de Tıbbiye’yi kazandı, doktor oldu. Yine öğrenciyken Hakikat ve Mizahi Mektep dergilerini çıkardı. Türk Ocakları’nı Tıbbiyede öğrenci arkadaşlarıyla kurdu. Henüz okulu bitmemişken gönüllü olarak Balkan, 1.Dünya Savaşlarına katıldı. Savaştaki yaralı askerleri tedavi etti. Kurtuluş Savaşı’nda sıtmaya karşı bir formül geliştirdi. Tüm yurtta bu formül kullanılarak sıtma hastaları onun sayesinde tedavi edildi. Sonra Hilal-i Ahmer (Kızılay) Baştabibi oldu. Köylünün eğitimi, sağlığı, tedavi yöntemlerini araştırdı, bu hususta kitap yazdı. Kurtuluş Savaşı’nda köy köy gezdi halkı bilinçlendirdi, tedavi etti, okuma yazma öğretti. O yüzden “Köycü Reşit” dendi.
Atatürk 1923’te Mersin’e gittiğinde ilk kez gördü onu. Mersin Türk Ocağı Başkanı’ydı. Atatürk’ün dikkatini çekti. Atatürk onu Aydın mebusu yaptı. Gençti, dürüsttü. 5 sene Cenevre Beynelmilel Himaye-i Etfal (Çocuk Esirgeme Kurumu) Teşkilatı Merkezi İcra Heyeti üyeliğinde bulundu. Halkevlerinin kurulmasını sağladı. Yönetiminde yer aldı. Halkevleri, halkı bilinçlendirdi; sağlık, spor, kültür-sanat, eğitim kısaca bu kurum okul işlevi gördü. Türkiye’nin ilk kez arkeoloji dergisi olan “Türk Tarih Arkeolojisi” ve “Etnografya” adında dergilerini çıkardı.
Kurduğu Türk Ocağı Türk Tarihi Tetkik Heyeti, sonradan adı değişerek Türk Tarih Kurumu oldu.
Yabancı kelimelerin atılarak Türk dilinin sadeleştirilmesinde önemli görevlerde bulundu. Kitaplar bastırdı, Türkiye genelinde müze ve kütüphane kurulmasını sağladı.
Sözünü sakınmadı hiç korkmadı. Atatürk’ün de Harbiye’den hocası Milli Eğitim Bakanı Esat Sagay’ı eleştirdi. Atatürk “Sen nasıl böyle konuşursun” deyip Esat Bey’i korudu ve ardından Reşit, Atatürk’ü tenkit etti. Gazi kızdı “Burayı terk ediniz” diye çıkıştı. “Gitmem” dedi Reşit, “Siz milletin masasından beni kovamazsınız!” karşılığını verdi. Sonra ne mi oldu? Atatürk bu cesur adamı Milli Eğitim Bakanı yaptı. Eylül 32-Ağustos 33 arası Milli Eğitim Bakanı işte bu gençti. Yazar Tolga Aydoğan olarak kısaca sizlere özetlemek istediğim Reşit Galip’in hayatı oldukça ilginçtir. Bakanlığı döneminde İngilizceden Fen kitaplarını çevirtti, fen kitapları onun sayesinde okutuldu. Köy öğretmenleri yetiştirdi, köyde çalışacak öğretmenlerin uyum sağlaması için yaz kursları açtı. İşin incelenmesi için ABD’ye heyet gönderdi. Muallim Kitapları Serisi adıyla 15 ciltlik kitap hazırlayıp köy öğretmenlerine dağıttı.
Darülfünun hantaldı, reform gerekiyordu, kalite düşüktü. Bunun için Prof. Albert Malche çağırıldı. Malche, rapor hazırladı. ‘İyileştirme değil köklü reform yapılması şart’ dedi. Reşit Galip bu rapor doğrultusunda yaşlanmış hocalarını emekli etti, yerine Avrupa’nın en iyi profesörlerini İstanbul’a getirdi. Yeni fakülteler, yeni laboratuvarlar onun sayesinde açıldı. İstanbul Üniversitesi Türkiye’nin ilk üniversitesi ve dünyaca bilim insanlarının olduğu bir eğitim kurumuna dönüştü. Nazi zulmünden kaçan Einstein bile Atatürk’e mektup yazarak İstanbul Üniversitesi’nde çalışma isteğini bildirdi, bunların arkasında hep Reşit Galip vardı. İşten ayrılan ve maaşı yetersiz bulan hocalar Reşit Galip’i suçladı. Bazı hocalar protesto için istifa etmeye kalktı. Olay büyüdü, Atatürk’le İnkılap Tarihi Kürsünün başına kimin geçeceği konusunda fikir ayrılığına düştü, dayanamadı, zaten zatürreydi ve yıprandı, 13 Ağustos 33 görevi bıraktı.
35 makale, 11 Kitap yazdı, 1 kitabı da Fransızcadan çevirdi.
Günümüzde mesnetsiz yere yerden yere vurulan Reşit Galip bu ülke için büyük hizmetlerde bulundu. Atatürk’ü bile eleştirmekten çekinmeden doğruları dile getirdi. Bizlere eğitim, tarih ve sağlık alanında kıymetli bir miras bıraktı; elbette ki Öğrenci Andı’nı da…
Yazar Tolga Aydoğan
www.tolgaaydogan.com