Şehir gezisi yerine polis karakolunda geçen saatler…
Bugün çıktığım uzakdoğu yolculuğunun transit istasyonu Ürdün’ün başkenti Amman’da 9 saatlik süreyi değerlendirip şehri gezmek istedim.
Daha önce internetten araştırdığım gibi havaalanından şehire transfer otobüsü var. Havaş ya da Havataş gibi. Onlardan birine binerek şehir merkezine gitmek istedim. Ancak merkeze gitmediği ve beni uygun bir yerde indireceğini, oradan da taksi ile devam etmem gerektiğini söyledi şoför. Bindiğim takside alışılagelmişin aksine sürücünün yanında bir de muavin vardı. 3-4 Dinar tutar dedikleri yol 9,5 Dinar tutmuştu. Ben 5 Dinardan fazla vermeyeceğini söyledim. Zaten hepi topu 30 Dinar almıştım yola çıkmadan. Havaalanı şehir merkezi arasındaki yol ve bir-iki ufak alışveriş için yetmeliydi bana göre. Havaalanından gelirken bildiğim otobüse 3 Dinar vermiştim. Cüzdanımda 20 Dinar banknotu ile otobüs şoförünün 10 Dinardan geri verdiği 5 ve 2 adet 1 Dinar kağıt paralar vardı. Sürücü 9,5 Dinar diye tutturunca 7 Dinar vereyim dedim. Nasıl olduysa razı oldu. Parayı vermem ile hemen 5 Dinarın yırtık ve eski olduğunu ve değiştirmem gerektiğini söyledi. Ben ne kadar otobüs şoförü verdi desem de ısrarcı oldu değiştirme konusunda. Lanet olsun deyip geri aldım ve 20 Dinarı verdim. Bu sefer bu 1 Dinar diye bana geri verdi. Ben yanlışlık mı oldu diye cüzdanımı karıştırırken o hadi 5 Dinarı ver diye bir anda razı oldu. Verdim ama ben hala 20 Dinarı aramaktaydım. Ona paramı aldığını ne yaptığını sorduğumda bağırarak beni kovdu.
İnerek hemen plakasını okudum içimden tekrarlayarak bir dükkana girdim. Kağıt kalem isteyip bir not kağıdına yazdım ve polis aradığımı söyledim. Beni hemen 100-150 metre mesafedeki polis karakoluna götürdüler. Polise olayı anlatmak pek kolay olmadı. Önce İngilizce bilen polis aradılar. O beni dinledi ve plaka nosundan hareketle bazı aramalarda bulundular. Bu ara birden fark ettim, konuştuğumuz odanın bir köşesinde küçük bir kafes onun içinde de pek tekin görünmeyen iki şahıs vardı. Daha sonra beş kişi daha getirilip bu kafese sokuldu. Telefon sigara saat gibi kişisel eşyaları çıkartılarak içeri sokuldular. Bir yandan da bir bağrışmaca benim anlamadığım. Sanırım gasp yada kavga vs olabilir. Ben beklemekteyim.
Bu ara bana taksi sunucusunun yakalandığı 10 dakikaya kadar karakolda olacağı söylendi. Daha önce görmediğim Karakol Komiseri gelerek kendini takdim etti. Bu duyarlılığım için bana teşekkür etti ve beni odasına aldı. Olayı tekrar dinleyerek zabıt tutturdu ve imzalattı. Bu ara muavin ve bir başka adam geldi. Tanıyıp tanımadığımı sordu Komiser. Ben muavini tanıdığımı diğerinin daha zayıf olduğunu söyledim. Oysa muavin kendisinin şoför olduğunu iddia ediyordu. Ben reddettim. Hemen haksız yere yürüttüklerini 20 Dinarı geri verdi. Daha sonra Komiser ve yazıcı ile hatıra fotoğrafı çekerek vedalaştık.
Komiser daha da ilgilendi. Aşağıya inerek polislere talimat verdi. Havaalanına geri döneceğim zaman bineceğim taksinin şoförünün GBT bilgilerini almayı ve onu uyarmalarını istedi. Bütün bunlar sanırım zaten kısıtlı olan zamanımın büyük bir kısmını yedi. Kalan sürede kapanmaya başlayan dükkânlara bakarak alışveriş sokaklarında dolaştım. Bizim dönere benzeyen çok lezzetli bir dürüm ve ardından hiç benzerini tatmadığım enfes bir künefe biraz olsun geceyi kurtardı. Havaalanına dönüşüm oldukça rahat oldu. Şimdi yarın beni güneş deniz ve güzel insanlar ülkesine götürecek uçağımı bekliyorum.
Not: Taksi haydutlarından kurtardığım para ile duty free shoptan 1,5 litre Arak (Arap Rakısı) aldım.
Tuğrul Çalış