Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

‘Türkiye’de Sanat Eğitimi ve Genç Sanatçıların Beklentileri’ konuşuldu!

Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı’nın 37. DYO Sanat Ödülleri ve sergisi kapsamında düzenlediği ‘Türkiye’de Sanat Eğitimi ve Genç Sanatçıların Beklentileri’ konulu paneli Galata Rum Okulu Salonu’nda gerçekleşti.

Panelin oturum başkanlığını Denizhan Özer yaparken konuşmacılar Prof. Tülin Onat ve Sanatçı Ekrem Kahraman idi. Denizhan Özer’in giriş konuşması ile başlayan panelde Türkiye’de sanat eğitiminin durumu ve genç sanatçıların beklentileri üzerine konuşuldu.

Denizhan Özer yaptığı giriş konuşmasında; çocuk yaşta başlayan eğitimin ve çocuk yaşta karşılaşılan imgelerin önemine değinirken sanatın gelişmesi adına üç önemli sac ayağına vurgu yaptı: ‘Devlet, yerel yönetimler ve özel sektör’ Bu yapılardan sanata ve sanatçıya yeterli desteğin verilmediğinin altını çizdi. Pek çok sergiler açan birisi olarak artık iyi yetişmiş öğrencilerle çok az karşılaştığını ve Türkiye’de adeta sanat eğitiminden vazgeçildiğini söyledi. Bu noktada ‘ülkemizde sanat nasıl gelişir?’ diye düşündüğü zaman ‘Cumhuriyet’in Kuruluş Ayarları’na geri dönmekten başka çare göremediğini de sözlerine ekledi.

Prof. Tülin Onat, Mustafa Kemal Atatürk‘ün ‘Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.’ sözlerini hatırlatarak konuşmasına başladı. Filozofların dediği gibi insanı hayvandan ayıran tek farkın sanat olduğunu, sanatın sadece estetik bir olay değil insanları birleştiren, bilinçlendiren bir faktör olduğunu vurguladı. Sanatsal bilgi ve görgünün yok edilmesi ile toplumsal seviyenin düşeceğini belirten Onat, sanatın gücünü ilahi olandan ve doğadan aldığı için egemenler-siyasiler tarafından korkulan bir şey olduğunu, sanatçının egemen-siyasal gücün bir gün değişeceğini ya da sonlanacağını, ilahi gücün, doğanın gücünün hep süreceğini bildiğini bu yüzden üretimlerine bu anlamda devam etmesi gerektiğini söyledi.

Sanat eğitimine de değinen Prof. Tulin Onat, çocuk yaşta başlayan sanat eğitiminin, çocukların özgüvenini geliştirdiğini ve diğer derslerdeki başarılarını da arttırdığını belirtti. Çocuk yaşlarda başlayıp yaşlılığa kadar devam eden travmaların, psikolojik rahatsızlıkların sanat ile tedavi edilebildiğinin altını çizdi. Bu yüzden sanat eğitimi derslerinin arttırılmasının önemini vurguladı.

Onat, üniversiteden mezun olan gençlerin, destek görecekleri, sergi açacakları kurum ve mekanların yokluğunu da dile getirdi. Özel galerilerin ‘star sanatçı’ arayışı ile sergiler açmalarına, ücret talep etmelerine, satış garantisi istemelerine de dem vuran Onat, yeni mezun olan gençlerin bu şartları yerine getirmesinin mümkün olmadığını söyledi. Yine de bu alanlarda yer bulamayan gençlerin kendi alanlarını yaratmaya çalıştıklarını ve bunda da başarılı olduklarını gördüğünde mutlu olduğunu belirtti.

Sözlerine Atatürk’ün sözü ile başlayan Prof Onat yine Atatürk’ün sözüyle sonlandırdı: ”Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir”

Konuşmacılardan Ekrem Kahraman ise sözlerine sanat yapacakların eğitiminde ilkokuldan itibaren ilk önce bir izleyici olarak entelektüel bir yaklaşım ve algı oluşturulması gerektiğini söyleyerek başladı. Üniversiteden mezun olan gençlerin, kendilerini sanatçı olarak gördüklerini ancak hayatın gerçekleri ile yüzleşip piyasa şartlarında sanatçı olarak görülmedikleri zaman hakkı yenilmiş hissettiklerini bu yüzden ‘para-sanat ilişkisi’, ‘para için mi resim yapacağız?’, ‘resim yapıp para mı kazanacağız?’, ‘resim yapacağız da elbet bir gün kazanacağız mı?’ gibi konuların üniversitelerde felsefi zeminde konuşulup tartışılması gerektiğini vurguladı.

Çağdaş sanat kavramına da değinen Kahraman, çağdaş sanatın tarihinin felsefe ve sosyoloji zemininden koparılmasının önce çağdaş sanata zarar verdiğini belirtti. ‘Bundan sonra tuval resmi yapılmaz’ diyenlerin yanıldığını, sanatçı olmak isteyenlerin öncelikle sanat tarihinin süreçlerini, yapıtlarını ve sanatçılarını bilmek zorunda olduğunu söyledi.

Ekrem Kahraman, Türkiye’de her alanda olduğu gibi üniversitede sanat eğitimi alıp mezun olanların da beklentilerinin karşılanamadığını ve hayal kırıklıklarına uğradığını ama birer sanatçı adayı olarak da hayalperest olmaya mecbur olduklarını hatırlattı. Toplumun sanat yapan gençlere ihtiyacı ve onlardan beklentileri olduğunu da belirten Kahraman, gençlerin sadece yeteneğe değil aşka, sadece işe değil ütopyaya da dayalı bir anlayışa ihtiyacı olduğunu böyle bir anlayış hakim olursa karşılıklı beklentilerin gerçekleşebileceği ümidini verdi.

Panel, soru-cevap bölümü ile sonlandı.

Comments are closed