Farklı tekniklerle çalışan üç sanatçının güncel temalar üzerinden sundukları görsel hikâyelerden oluşan “Storyteller” isimli sergi, Anna Laudel Contemporary’de açıldı. Sergide, Almanya’dan Ruth Biller “VisaVis” ve Jan Kuck “History is Now” ve Türkiye’den Serkan Küçüközcü “Daydreaming” başlıkları altında insanın ortak hikayesini anlatıyor; ‘Yaşam Hikayesi’
Yer değiştirme ve karşılaşmalar; toplumsal, tarihsel referanslar ve ironi; iç dünya ve kişisel tarih anlatılarını bir çatı altında buluşturan “Storyteller”, sanatçıların içinde yaşadıkları toplum ve koşullarda kendi görsel alanlarını nasıl inşa ettikleri ve nasıl bir hikâye bütününün parçaları olduklarını izleyicilerle paylaşıyor.
Sanatçı Jan Kuck, “History is Now” başlığı altında topladığı işlerinde çimento, ayna, neon ışıklar, tahta, cam gibi farklı malzemeler kullanırken işlerin estetik boyutunun yanı sıra, tarihsel ve güncel referanslarla birlikte kültürel ve toplumsal göndermeler yapıyor. Sanatçının işlerinde, genellikle zıtlık üzerinden yansıyan bir ironi hakim. Kuck, geleneksel bir halıyı alıp modern ışıklarla bezeyerek, hem kadınların tekstil işinde tarih boyunca karşılaştıkları eşitsizlikleri, emek sömürüsünü ve ağır çalışma koşullarını gösteriyor hem de günümüzde üretimin ve bilgi aktarımının ışık hızında gerçekleştiğine dair mesajlar veriyor. Sanatçı, çağdaş dünyanın hızla değişen temalarını geçmişten günümüze bağlayarak hikâyeleştiriyor.
Sanatçı Ruth Biller, “VisaVis” temasıyla, “Neden buradayım?” sorusundan yola çıkarak, dijitalleşen, bir yerden bir yere sürekli göçlere sahne olan, hızlanan dünyamızda yaşam alanları arasındaki yer değiştirmeye odaklanıyor. Sanatçı, VisaVis ifadesi ile bu hızlı değişim içindeki karşılaşmaların hayatlarımızda yarattığı etkileri sorguluyor ve resimlerindeki doğa temalarını kaçış noktaları, hatta sosyal ilişkilerin de ötesinde, insan ve mekân arasındaki hassas sistemlerin sembolleri olarak kullanıyor. “Visa” kelimesi ile günümüzde ülkeler arası diyalogların “vize” prosedürü üzerinden gerçekleşmesine de ironiyle dokunan sanatçı, gerek doğa gerek yer değiştirme üzerinden yaratılan mekânsal komşuluklara da değinerek, 15. İstanbul Bienali’nin “İyi Bir Komşu” temasına eş zamanlı bir gönderme yapıyor.
“Daydreaming” temasıyla hikâye anlatımına dahil olan sanatçı Serkan Küçüközcü resimlerinde, günlük yaşamda aşina olunan nesneleri, devasa büyüklükte, ıssız ve bilinmeyen mekânlara yerleştiriyor. Bu canlı renklerin dünyası, tanıdık olmayan sahnelerde insanın mekân ve nesne algısıyla oynuyor. İnsandan yoksun bırakılmış bu gerçeküstü ama bir yandan tanıdık gelen görseller, kişinin tarih boyunca aradığı aidiyet duygusunu sorguluyor. Sanatçı bu sorgulamalarında, insanı herhangi bir zaman ve mekâna ait olmaktan kurtarıyor, nesneleri bağımsızlaştırıyor ve insanın çalınan çocukluğunu, oyuncaklarını, elma şekerini, lolipopunu, atlı karıncasını kendisiyle birlikte doğaya yerleştiriyor ve bunu yaparken insanın hep yeniden üretebileceği hikâyelerin kapısını aralıyor.
Sizin de kendi hikayelerinizi bulabileceğiniz ve yenilerini yaratabileceğiniz “Storyteller” sergisini 9 Kasım-27 Aralık 2017 tarihleri arasında Anna Laudel Contemporary’de ziyaret edebilirsiniz.
Anna Laudel Contemporary
Bankalar Caddesi 10 Karaköy, Beyoğlu-İstanbul
Giriş ücretsizdir.