Customise Consent Preferences

We use cookies to help you navigate efficiently and perform certain functions. You will find detailed information about all cookies under each consent category below.

The cookies that are categorised as "Necessary" are stored on your browser as they are essential for enabling the basic functionalities of the site. ... 

Always Active

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

No cookies to display.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

No cookies to display.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

No cookies to display.

Performance cookies are used to understand and analyse the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

No cookies to display.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customised advertisements based on the pages you visited previously and to analyse the effectiveness of the ad campaigns.

No cookies to display.

Shopping Cart
Total:

$0.00

Items:

0

Your cart is empty
Keep Shopping

Kafka’ya Selam Çakan Roman: ‘Kabir Böcekleri’

Kafka’ya Selam Çakan Roman: ‘Kabir Böcekleri’ – Nevzat Yılmaz yazdı.

Bir roman Kafka’nın işçiyken bir sabah büyük bir böceğe dönüşen uzun öyküsü ‘Dönüşüm’deki kahramanı Gregor Samsa’ya göndermeyle başlıyorsa; sıkı durun, arkanıza yaslanın, ‘Kabir Böcekleri’ni okumaya başlayın. Yazarın beyninde yarattığı dekor kurulmuş ancak okur onu kuşkusuz yazarın kurduğu gibi beyninde kurmamıştır. Olup biteni gerçeğin ötesinde niteleyenler çıkabilirse de ‘Suç ne? Suçlu kim?’ sorularına yanıt bulamadığımız günümüz dünyasında pencerelerimize perde çeken sistemin penceresinden görünenler daha hafif kalır romanın kurmaca dünyasından.

Hadi bir girelim Binbaşı Cezzar’ın sıra dışı dünyasına, yaşamın… Yedikule semtinde yetişen; babasından daha çok dayısından etkilenen, dayısını neredeyse tanrısallaştıran bir çocukluk yaşamıştır kahraman. Sonraki yıllardaki eğitimi, evliliği, evliliği beceremeyen her başarısız Türk erkeğinin yaşamında bolca karşılaştığı sıradan olayları çarpıcı, akıcı, merak ettirerek anlatıyor yazar Hüseyin Meşeli.

Önce yazarı eleştirerek başlayayım o zaman; 20 yılda birçok kez yeniden yeniden yazdığı bu romanı bu denli geciktirmesi bağışlanabilir değil. Allahtan roman “yaz artık beni” diye yazarı sıkıştırdı da… El yazısı ile başlayan yazma serüveni çağcıl yazma araçları ile sürüp gidecekti.

Yazarın elini güçlendiren ögelerin başında dindar kesimin terminolojisini bilmesi geliyor. Dindar kesimin karşında duran seküler kesimin de çürümüş yanlarının açık edilmesi toplu bir dizge eleştirisi olarak alınabilir. Düşsel yanlarının gerçeklikle bağı zayıf kalırsa öykü heba olabilir. Kabir Böcekleri’nde bağın güçlü olarak kurulduğunu, sürükleyici serüvenlerle okuru peşinden sürüklediğini söylememiz abartı olmasa gerek.

Romanlarda yazarın elini kolunu bağlayan bir olgu da kahramanlarına söylettiği sözlerdir. Sözgelimi, çok tartışmalı etnisite ya da cinsel yönelim üzerinden üst perdeden edilen sözlerin, serseri mayın gibi kime dokunacağını bilemeyiz. Yazarı aklayacak ya da sanık yapacak sözler değildir bunlar kuşkusuz. Hiç tanımadığınız yazarın yaşam görüşü, siyasal duruşu, cinsel yönelime bakışı öyledir diyemeyiz. Ancak soru imi kafanızda asılı kalır. Doğrusu bir görüş dile getiren kahramanın karşısına savları güçlü, ayağı yere basan diyaloglarla çıkmak iyidir.

‘Kabir Böcekleri’, Kafka’ya Selam Çakıyor

Suç örgütleri, suçlu, Gladio, Süper Nato; bunları kafamızdan silerek okumak gerekiyor ‘Kabir Böcekleri’ni. Yazarı sınırladığımız yerde özgür olan okurun da kimi sınırları aşmaması gerekiyor. ‘Kabir Böcekleri’, Kafka’ya selâm çakan, kendini kolay okutan bir kitap. Ben 2-3 günde okudum. Hem de İstanbul denen cangılda, Avrupa-Anadolu arasında toplu ulaşımda gidip gelerek! Yazarın iki yıllık çabası ortaya çıkan roman değerlendirildiğinde bence değmiş. Yeni romanlar var mı sırada diye de sormamak elde değil.

Düşselliğin gerçeklikle, yaşanan gerçeklikle harmanlandığı, tadında bırakılan kişiliklerle, sağımızda-solumuzda karşılaşabiliriz. İçimizden birileridir bunlar. Pansiyon, pansiyoncu kadın, pansiyon müşterileri, medya, medyaya körkütük inanan insanlar… Yaratılan hava ile toplum mühendisliği kavramı çok tanıdık. Siyasal erk, başını uzatan muhalefet romanda gerçeklik çizgisi üzerinde tekletmeden sürüklüyor bizi. Yazarın dünyasından bakıyoruz olaylara. Çok hızlı çekiyor içine bizi olaylar.

Okur olarak eleştirirken kendimize verdiğimiz yetki ile şunun altını çizelim; burada işin kolayına kaçtığımızı anımsatalım hemen. Ben yazsaydım giriş bölümünde olaylara daha bir bodoslama daldırırdım romanı. Yazar bunu yeğlememiş. Sona yakın kişi, karakter tahlillerinde azbiraz geç kalınmış geldi bana. Ben olsaydım romanın başlangıç bölümü arkasına geri dönüşlerle verirdim bu bölümü. Ancak unutmamalı, bu yazı da Hüseyin Meşeli’nin ‘Kabir Böcekleri’ olmasaydı yazılmazdı.

Fantastik, düşsel mi demeli bu romana; alışık olduğumuz romanlar dışında bir roman. Gaipten, ‘yok’ bir dünyadan alınan buyruklarla, mutlak gücü simgeleyen milletvekilinin ağabeyinden alınan gerçeğin üstünde buyrukla serüven dallanıyor. Olur mu demeyin, oluyor. Yaşanır mı demeyin, yaşanıyor. Düşsel gerçekliğin uzandığı bu alanda neler oluyor, neler… Yazar ustaca bir dokunuşla “anlarsınız ya o işte” diyor gibi.

Bu kitabı okuyunca değişik olaylar örgüsü olduğunu göreceksiniz. Farklı bakış açılarını sunan bu romanın sayfalarında hoşça zaman geçirecek, damağınızda tatmadığınız tatlar bırakacağına şahit olacaksınız. ‘Kabir Böcekleri’ tam da böyle bir roman.

Yazarın kulağını çekelim. ‘Kabir Böcekleri’ için 20 yıl beklemeye gerek yoktu. Belki biz haksızlık ediyoruzdur yazara. Mutfakta malzeme doğranmış, tuzu-yağı konmuş soğanla kavrulmuş pişmeye bırakılmıştır. Her şeyin bir zamanı var. Yaşamın da ölümün de. Güzel, deneysel bir roman olmuş okunması gereken.

Yazara bitirirken önerelim: Gündemde bu hikâyenin devamı ya da yeni roman çalışmaları var mı? Ne zaman çıkıyor?

Nevzat Yılmaz

Balaban'ın ardından... - Nevzat Yılmaz yazdı...

Show Comments (0) Hide Comments (0)
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest


0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Koço
4 ay önce

Tebrikler; Franz Kafka Türkiye’ye çok uyan çok önemli bir yazar. Book review de harika olmuş.
Ergin İnan’a da postaladım. Ergin hocanın Franz Kafka yazıtlar böcekler eserleri çok meşhurdur. Ne de olsa 2 ci ülkesi Berlin,,Toplaya toplaya bitiremiyorum.. 🙂