Kafka’ya Selam Çakan Roman: ‘Kabir Böcekleri’ – Nevzat Yılmaz yazdı.
Bir roman Kafka’nın işçiyken bir sabah büyük bir böceğe dönüşen uzun öyküsü ‘Dönüşüm’deki kahramanı Gregor Samsa’ya göndermeyle başlıyorsa; sıkı durun, arkanıza yaslanın, ‘Kabir Böcekleri’ni okumaya başlayın. Yazarın beyninde yarattığı dekor kurulmuş ancak okur onu kuşkusuz yazarın kurduğu gibi beyninde kurmamıştır. Olup biteni gerçeğin ötesinde niteleyenler çıkabilirse de ‘Suç ne? Suçlu kim?’ sorularına yanıt bulamadığımız günümüz dünyasında pencerelerimize perde çeken sistemin penceresinden görünenler daha hafif kalır romanın kurmaca dünyasından.
Hadi bir girelim Binbaşı Cezzar’ın sıra dışı dünyasına, yaşamın… Yedikule semtinde yetişen; babasından daha çok dayısından etkilenen, dayısını neredeyse tanrısallaştıran bir çocukluk yaşamıştır kahraman. Sonraki yıllardaki eğitimi, evliliği, evliliği beceremeyen her başarısız Türk erkeğinin yaşamında bolca karşılaştığı sıradan olayları çarpıcı, akıcı, merak ettirerek anlatıyor yazar Hüseyin Meşeli.
Önce yazarı eleştirerek başlayayım o zaman; 20 yılda birçok kez yeniden yeniden yazdığı bu romanı bu denli geciktirmesi bağışlanabilir değil. Allahtan roman “yaz artık beni” diye yazarı sıkıştırdı da… El yazısı ile başlayan yazma serüveni çağcıl yazma araçları ile sürüp gidecekti.
Yazarın elini güçlendiren ögelerin başında dindar kesimin terminolojisini bilmesi geliyor. Dindar kesimin karşında duran seküler kesimin de çürümüş yanlarının açık edilmesi toplu bir dizge eleştirisi olarak alınabilir. Düşsel yanlarının gerçeklikle bağı zayıf kalırsa öykü heba olabilir. Kabir Böcekleri’nde bağın güçlü olarak kurulduğunu, sürükleyici serüvenlerle okuru peşinden sürüklediğini söylememiz abartı olmasa gerek.
Romanlarda yazarın elini kolunu bağlayan bir olgu da kahramanlarına söylettiği sözlerdir. Sözgelimi, çok tartışmalı etnisite ya da cinsel yönelim üzerinden üst perdeden edilen sözlerin, serseri mayın gibi kime dokunacağını bilemeyiz. Yazarı aklayacak ya da sanık yapacak sözler değildir bunlar kuşkusuz. Hiç tanımadığınız yazarın yaşam görüşü, siyasal duruşu, cinsel yönelime bakışı öyledir diyemeyiz. Ancak soru imi kafanızda asılı kalır. Doğrusu bir görüş dile getiren kahramanın karşısına savları güçlü, ayağı yere basan diyaloglarla çıkmak iyidir.
‘Kabir Böcekleri’, Kafka’ya Selam Çakıyor
Suç örgütleri, suçlu, Gladio, Süper Nato; bunları kafamızdan silerek okumak gerekiyor ‘Kabir Böcekleri’ni. Yazarı sınırladığımız yerde özgür olan okurun da kimi sınırları aşmaması gerekiyor. ‘Kabir Böcekleri’, Kafka’ya selâm çakan, kendini kolay okutan bir kitap. Ben 2-3 günde okudum. Hem de İstanbul denen cangılda, Avrupa-Anadolu arasında toplu ulaşımda gidip gelerek! Yazarın iki yıllık çabası ortaya çıkan roman değerlendirildiğinde bence değmiş. Yeni romanlar var mı sırada diye de sormamak elde değil.
Düşselliğin gerçeklikle, yaşanan gerçeklikle harmanlandığı, tadında bırakılan kişiliklerle, sağımızda-solumuzda karşılaşabiliriz. İçimizden birileridir bunlar. Pansiyon, pansiyoncu kadın, pansiyon müşterileri, medya, medyaya körkütük inanan insanlar… Yaratılan hava ile toplum mühendisliği kavramı çok tanıdık. Siyasal erk, başını uzatan muhalefet romanda gerçeklik çizgisi üzerinde tekletmeden sürüklüyor bizi. Yazarın dünyasından bakıyoruz olaylara. Çok hızlı çekiyor içine bizi olaylar.
Okur olarak eleştirirken kendimize verdiğimiz yetki ile şunun altını çizelim; burada işin kolayına kaçtığımızı anımsatalım hemen. Ben yazsaydım giriş bölümünde olaylara daha bir bodoslama daldırırdım romanı. Yazar bunu yeğlememiş. Sona yakın kişi, karakter tahlillerinde azbiraz geç kalınmış geldi bana. Ben olsaydım romanın başlangıç bölümü arkasına geri dönüşlerle verirdim bu bölümü. Ancak unutmamalı, bu yazı da Hüseyin Meşeli’nin ‘Kabir Böcekleri’ olmasaydı yazılmazdı.
Fantastik, düşsel mi demeli bu romana; alışık olduğumuz romanlar dışında bir roman. Gaipten, ‘yok’ bir dünyadan alınan buyruklarla, mutlak gücü simgeleyen milletvekilinin ağabeyinden alınan gerçeğin üstünde buyrukla serüven dallanıyor. Olur mu demeyin, oluyor. Yaşanır mı demeyin, yaşanıyor. Düşsel gerçekliğin uzandığı bu alanda neler oluyor, neler… Yazar ustaca bir dokunuşla “anlarsınız ya o işte” diyor gibi.
Bu kitabı okuyunca değişik olaylar örgüsü olduğunu göreceksiniz. Farklı bakış açılarını sunan bu romanın sayfalarında hoşça zaman geçirecek, damağınızda tatmadığınız tatlar bırakacağına şahit olacaksınız. ‘Kabir Böcekleri’ tam da böyle bir roman.
Yazarın kulağını çekelim. ‘Kabir Böcekleri’ için 20 yıl beklemeye gerek yoktu. Belki biz haksızlık ediyoruzdur yazara. Mutfakta malzeme doğranmış, tuzu-yağı konmuş soğanla kavrulmuş pişmeye bırakılmıştır. Her şeyin bir zamanı var. Yaşamın da ölümün de. Güzel, deneysel bir roman olmuş okunması gereken.
Yazara bitirirken önerelim: Gündemde bu hikâyenin devamı ya da yeni roman çalışmaları var mı? Ne zaman çıkıyor?
Nevzat Yılmaz
Tebrikler; Franz Kafka Türkiye’ye çok uyan çok önemli bir yazar. Book review de harika olmuş.
Ergin İnan’a da postaladım. Ergin hocanın Franz Kafka yazıtlar böcekler eserleri çok meşhurdur. Ne de olsa 2 ci ülkesi Berlin,,Toplaya toplaya bitiremiyorum..