Ömrünü ‘sanatın kulu kölesiyim’ diyerek sanata adamış 90 yaşına rağmen üretmeye devam eden sanatçı Habib Gerez ile sanata ve edebiyata dair hoş bir sohbet yaptık.
Adnan Oktar’ın babası olduğuna dair iddialar da dahil tüm sorulara içtenlikle cevap verdi.
Hayatını sanata adamış bir ustadan hayata dair bir şeyler öğrenebileceğiniz bu röportajı hoş bir seda ile okuyacaksınız.
Oğuz Kemal Özkan / KitaptanSanattan.com
– Hayatınızı sanata, edebiyata ve hatta Türkçeye adamış birisisiniz. Hatta sizin sanatın kulu kölesi olacağınıza dair bir yemininiz var.Yüzlerce sergi, onlarca kitabınız ve almış olduğunuz ödülleriniz var. Kaç yıllık bir sanat hayatı?Ve bu süreçte yapamadım, yarım kaldı dediğiniz işler var mı?
Bütün hayatımı sanata vakfettim. Sanatın kulu, kölesiyim, böyle kölelik dostlar başına.Ben Kabataş’ta Faruk Nafiz Çamlıbel’in öğrencisiyim. 1952’de hece vezniyle yazdığım ilk şiir kitabım yayınlandı. Behçet Necatigil de hocamdı. Sonra resim çalışmalarıma 11 yıl boyunca Profesör Nurullah Berk ile beraber Tünelde ki atölyemizde başladım..
64 yıldır sanatın içindeyim. 25 yaşında ciddi olarak sanat çalışmalarına başladım. Şimdi 90 yaşındayım. Bu yıl 65 olacak.
Çalışmalarıma hala devam ediyorum. Sağ kalırsam 13. kitabı önümüzdeki yıl inşallah yayınlayacağım. Atölyemde devam eden resim çalışmalarım da var. Son nefesime kadar bu çalışmalar devam edecek.
-Resimlerinizde 4 döneminiz olduğunu söylüyorsunuz. Bu dönemler ve bu dönemleri belirleyen etkenler nelerdir?
İlk dönemimde boyaları tinerle inceltip akıtarak ebruyu anımsatan resimler yaptım. İkinci dönemim figuratif, ortografik resimlerdi. Üçüncü dönemimde ikisini mec ederek izlenimci türde ve soyut resimler yaptım. Dördüncü dönemde de o soyutların içine figürler, insan manzaraları koymaya başladım.
Dönemlerse çalışmalarımın kendi doğal akışı içerisinde kendiliğinden şekilleniyor. Bıçakla kesilmiş gibi değil, yol seni bir yerlere götürüyor.
– Türkçe’yi en arı, sade kullanan, dil güzelliğine sahip şairlerdensiniz. Türkçe öğretmenliği de yaptınız. Bu uslup resimlerinize de yansıyor mu?
Hümanist, didaktik ve felsefi şiirlerim var. Türkçeyi iyi kullanırım. Hatta Orhan Seyfi Orhon dilime hayran olduğunu Türk Dil Kurumu’nda olsaydım Habib Gerez’i ödüllendirirdim demişti.
Yabancılara Türkçe ve resim dersleri verdim. Dilde ki arılık resimlere de yansıyor dolayısıyla.
– Avram Galanti’nin yakın arkadaşısınız.
Avram Galanti ile aramızda yaş farkı vardı. Babam yaşındaydı. Fakat beni sevdi. Türk yahudileri hakkında kitap yazanlar yoktu. Galanti ile ilgili her hangi birisi bir şeyler yazacağı zaman bana geliyor. Çünkü bende fotoğrafları, bana yazdığı mektupları ve bana verdiği değerli bilgiler vardı.
– Bir de Adnan Oktar’ın oğlunuz olduğu iddiaları var.
Adnan Oktar 1956 yılında doğdu. Ben o zaman 1955’te Lüleburgaz’da yedek subaydım. Benimle hiç alakası yok. Annesi babası belli. Ona bir çamur atmak için yapılan bir şey. Bu iddiayı ortaya atan kişi Habib Gerez arap kökenli diyor. Ben arap kökenli değilim. Hahamdır, din adamıdır diyor. Benim dinle alakam yok. Oraj Poyraz adlı birisi bu iddiayı ortaya atan kişi. Sonra bir arkadaşımız kendisiyle konuştu. Habib Gerez’i bahane ederek niye böyle bir iftira atıyorsunuz diye sordu. O da özür diledi. Belki başka bir Habib Gerez vardır gibi saçma sapan şeyler söyleyerek kıvırdı.
– Bu ülkede sanata ve sanatçıya verilen değer hakkında ne düşünüyorsunuz?
Resim alanında, şiir alanında 50 yıl öncesine nazaran iyi bir ilerleme var aslında. Fakat yeterli değil. Mesela 1976 yılında İtalya Milano’da ben bir sergi açtım. O zamanlarda 39 yıl önce İstanbul’da tek bir galeri vardı. Şimdi bu galeri sayısı 500’e ya varmıştır ya varmamıştır. İtalya’da 1976 yılında 10 bin galeri vardı. Aradaki farkı görüyorsunuz.
Bir toplumun yükselmesi için bilim ve sanat lazım. Bilim ve sanat bir kuşun kanatları gibidir. Bilim ve sanatla mücehhez olan bir toplum yukarılara gider sivrilir. Bizim toplumumuz iyi bir toplum ama tavuk gibidir. Kültür ve sanattan mahrumdur. İstanbul, Ankara, İzmir’e bakma. Anadolu’ya git okur yazar sayısı çok azdır ya da alfabeyi okuyabilene okur yazar diyorlar. Bir sanat kültürünün olması lazım. Bu nedenle bizim toplumumuz tavuk gibidir. Devlet büyükleri de bu halktan yararlanıyorlar, çeyrek altınlar, kömür vererek sömürüyor, altından yumurtalarını alıyor.
– Hayatı şiirlerinizde
Biraz ekmek, biraz su,
Biraz da sen,
Ötesi can sağlığı.. diye özetlemişsiniz.
Bir de öldükten sonra da ardınızda kahkahalar atılmasını istiyorsunuz.
Evet, benim hayat felsefemi özetleyen dizeler.
Öldüğüm gün dostlarım
Kurulsun evimde sofralar
Ve söylesin şarkılar
Tanıyanlar unutsun beni
Bir uzun yolculuk başladı desin
Avutsun kendilerini
İstemem ne kefen ne mezar
Ne de bir mezar taşı
Okunmasın dualar
Sadece
Bir anlık sükut
Ardından kahkahalar
Benim şiirlerimi okuduğum çıkmış 3 tane cd var. Şimdi dördüncüsünü hazırlıyorum 12. 13. kitaptan bazı şiirleri orada okuyacağım. Önümüzde ki sene 500. Yıl Vakfı adıma görkemli bir törenle müze ve sergi açacak. Burada yaşadığım yaklaşık değeri 10 trilyon olan müze evi de bu vakfa bağışlamıştım zaten. Ayrıca burada yaklaşık değeri yine 8-10 trilyon olan iki bin beş yüz tablo da var. Benden sonra burası Habib Gerez Sanat evi olarak yaşamaya devam edecek.
Şimdi atasözleri ile ilgili de şiirler yazıyorum. 13. kitap bununla ilgili olacak. Mesela onlardan bir tanesi ‘ayağını yorganına göre uzat’
Delik büyük yama küçük deme
Giderini gelirine uydur
Hesabını kitabını bil
Dengeli yaşamayı öğren
Kendi elindedir dengelemek
Harcamalarda gelirini aşma
Aşırı isteklerden sakın
Tutumluluk cimrilik değil
Harcamalarını zamanında yap
Zam anında değil
Her ucuz mala da itibar etme
Ucuzdur vardır illeti
Pahalıdır vardır hikmeti
Zamanını iyi kullan
Terazi tartıyla
Her şey vaktiyle olur
Herkes gönlünce çok şeyler ister
İsraf etme kanaatkar ol
Har vurup harman savurma
İşten artmaz işten artar
Ölçüsüzlüklerin kurbanı olma
Borcun katlanarak büyür
Unutma ne ekersen onu biçersin
Her şeyin azı karar çoğu zarardır
Her çok azdan olur
Her türlü şatafattan uzak dur
Mümkünse yarınını düşün
Gelirinin birazını bir kenara koy
Biriktirmekten sahip olunur
Atalarımız der ki
Damlaya damlaya göl olur
Ak akçe kara gün içindir
Sakla samanı gelir zamanı
Ayağa değmedik taş olmaz
Başa gelmedik olmaz
Bu nedenle
Biç organının ölçüsünü
Ayağını yorganına göre uzat
Uzatmayanlara da bir göz at..
– Çok güzel, merakla bekliyoruz yeni kitabınızı da. Son olarak Türkiye’de sanata sanatçıya yapılan baskı ve sansürler ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Cehaletten ileri gelen sorunlar. Evvela toplumun eğitilmesi lazım. İyi bir toplum, temiz insanlarız ama eğitilmemiş. İnsanımız eğitilirse zamanla bu sorunlar ortadan kalkacaktır. Eğitimli toplumlarda bu tarz sorunlar yaşanmaz.
-Çok teşekkürler bu güzel ve öğretici sohbet için.
Oğuz Kemal Özkan / KitaptanSanattan.com